İsrailde yeni dönemin ne gibi yeni dengeler üzerinde yükselmeye başladığını kestirmek zor. İsrailin kuruluşunun 58inci yılı geride kaldı. Ülke 59dan gün almaya başladığı ilk günlerde, yeni hükümet de neredeyse kuruldu. Hayırlı, uğurlu olsun.
Yeni dönemin en belirleyici yönü ve muhtemelen geçmiş dönemlerden en büyük farkı, bugün kurulan hükümeti şekillendiren seçimlerin hiç bir partiye meclisi domine etme ayrıcalığı vermemiş olması. Kimilerine göre bu kaygan bir zemin oluşturuyor. Bana göre ise bu durum büyük bir potansiyel yaratıyor. Çocuğu ölü doğurmak isteyenler yeni İsrail yönetimine "tabanı olmayan hükümet" yakıştırması yapadursunlar, biz gayet gönül rahatlığıyla "tabanı İsrail olan hükümet" diyerek, hep hayali kurulsa da pratik anlamda hiçbir zaman gerçekleştirilememiş ulusal birlik hükümetinin bu hafta itibariyle kurulmuş olabileceğine dair umut taşıyabiliriz.
İsrail merkezini temsil ettiğine dair herkesin hemfikir olduğu Kadima soluna İşçi Partisi, sağına Şası alarak yola çıkıyor. Kimse bir diğerinden çok üstün değil, kimsenin tabanı diğerlerinden daha küçük değil. Başarı sağlanabilir, ama öncelikle bu hükümetin bu hassas dönemde, bir ulusal birlik hükümetinden beklenenleri verebileceğine dair inancı çok hızlı bir şekilde genelde yaratması lazım. Bu da Olmertin liderlik kariyerinin en zor ve çetrefilli döneminin ilk bir yıl olması sonucunu doğuruyor.
İşçi Partisi de Şas da köklü partiler. Normal şartlarda yıllar içinde tabanlarına verilmiş önemli sözleri, vaadleri var. Bu anlamda Kadima, daha genç ve önceliklerini daha net bir şekilde belirlemiş bir parti olarak daha rahat gözüküyor. İşte tam da bu nedenle koalisyonun büyük ortağı Kadimaya düşen görev, partinin üzerinde yükseldiği tek hedef olan, "İsrailin güvenli sınırlar içinde yaşamına bir Yahudi devleti olarak devam etmesi" ilkesini, yeni İsrail yönetiminin tek önceliği olarak koalisyonun diğer ortaklarına benimsetilmesi.
Yani İşçi Partisi, sosyal devlet anlamında hedeflerini bir süre ertelemek zorunda. Şas da yerleşim bölgelerinden aldığı oyları kendisine borç bilmeyecek ve gerekenin yapılması için elini taşın altına sokacak. Bu şekilde, ortak bir idealin etrafında birleşerek İsrail, yerleşim bölgelerini boşatmaya devam edecek ve Filistin tarafına en az zararı verecek şekilde güvenlik duvarını tamamlayacak.
Bunları yaparken dünya ile olan ilişkiler konusunda kat edilmesi gereken yollar var. Gazzenin boşaltılması ile tamamlanan tek taraflı çekilme stratejisinin ilk dönemi, şu anda Batı Şeria ve Kudüs gibi sorunlu bölgeler ile karşılaştırıldığında çocuk oyuncağıydı. Ama bundan sonra atılacak adımların hesabı daha ağır olacak. Dolayısıyla İsrailin şu ana kadar fazla ihtiyaç duymadığı dünya kamuoyunun desteği artık şart. Henüz netleşmese de yeni kabinede, özellikle Kadimanın ağır topları Livni, Peres ve Mofaza verilen görevler yabancı yönetimlerle ilişkileri güçlendirme yönünde önemli bir misyon taşıyor. Belli ki yeni hükümet de gelinen noktada yabancı yönetimlerin desteğinin ne denli önemli olduğunun farkında.
Şu anda 67 milletvekili ile 120 kişilik mecliste çoğunluğu sağlamayı başaran yeni yönetim, koalisyona sağdan Tora Yahudiliği, soldan Meretzı katarak "ulusal birlik" durumunu biraz daha büyütebilir.
Yeni hükümet ve koalisyonun ortakları ilk günden itibaren büyük bir sınav vermeye başladı. İlk günlerde her şeyin pamuk ipliği üzerinde görünmesi son derece normal. Şüpheli gözler, Peretzin koalisyonda yer alacak İşçi Partili bakanları kendisinin belirlesi yönündeki yetkiyi parti genel kurulundan çok küçük bir oy farkı ile almış olmasını, önemli bir parti içi muhalefetin göstergesi ve dolayısıyla yeni koalisyonun sonuna dair hazin bir ipucu olarak değerlendirebilir. Ama yola yeni çıkarken, böyle virajların zar zor da olsa alınmış olması bile arabanın yola sokulabileceğine dair umut veriyor.