Bu salı sabahı İsrail basını, okurlarını yer verdiği iyi haberlerle şaşırttı. Basın, manşetten İsrailin ekonomik kalkınma hızının 6.6ya ulaştığı haberine yer verdi. İsrail %7 kalkınma hızına sahip Çine yaklaşırken, Batı Avrupada % 3.8 ile İspanya, %2.3 ile İngiltere; %1 ile ABDyi geride bıraktı.
Geçen yıla oranla ülke vatandaşlarının yaşam düzeyi 8.7 oranında yükseldi, otomobil satışları %76 arttı. Yorumcular, kalkınma hızının sürdürülmesi, halkın tüm kesimlerinin bundan faydalanmasının sağlanması ve enflasyona yol açmaması gereğini ileri sürüyorlar.
Nisan ayı enflasyonu 0.9a varırken, sanayi ihracatı % 9 yatırımlarda %16ya tatmin edici.
Olmert -Bush görüşmesinin gündemi
Ekonomik alandaki iyi haberler Olmertin önümüzdeki hafta Washington ziyaretinde olumlu bir hava yaratacak. Bu kez İsrailin Washingtondan ekonomik alanda bir beklentisi yok. Doğal olarak Olmert planlarını iki yıl içinde uygulayabilirse 60ᇚ bin yerleşimci evlerini terk etmek zorunda kaldığında bunun giderlerini tek başına karşılamak zorunda kalmayacak. Ancak İsrail başbakanı şimdi bu sorundan söz etmeyecek. Bu ziyaretin amacı daha çok bir tanışma niteliğini taşıyor. Olmert, Bush- Şaron arasındaki karşılıklı güvene dayanan ilişkilerin aynını kurmak çabasında.
Bush ve çalışma arkadaşları, Olmerte planlarını açıklama olanağı tanıyacaklar, yeni başbakandan bazı konuları aydınlatmasını isteyecekler. Ancak her iki taraf da birbirlerini daha iyi kavramak isteyecek; özellikle Olmert, ABDnin Hamas ve Mahmud Abbasa karşı politikasını anlamaya çalışacak. Hamasa maddi yardım yapılmaması konusunda her iki taraf hemfikir. Ancak 165 bin devlet memurunun maaşları nasıl ödenecek? Gazzedeki hastane ve sağlık konularında çalışanlara ücret verilecek de, öğretmenlere verilmeyecek mi? Yapılan araştırmalara göre 1 milyon Filistinli bu memurların maaşından faydalanıyor. Bu maddi destekten mahrum kalırlarsa durumları daha da güçleşecek. İsrail bu konuda ABDden ne yapılması gerektiği konusunda görüşünü almak istiyor. Zira Avrupa, İsrailin her ay Filistinliler namına aldığı gümrük vergilerinin 50 milyon Dolarlık karşılığının Filistin halkının gereksinimleri için kullanılmasını istiyor. ABDnin bu konuda görüşleri ne?
Ayrıca Mahmud Abbas sorunu da gündem konusu. Son zamanlarda ABD, başkanlığa bağlı güvenlik güçlerinin Gazze giriş ve çıkış noktalarında güvenliği sağlaması için gizlice FÖY başkanına yardım ediyor.
Sınırlar nasıl tespit edilecek?
İsrail, Abbas ile yeni sınırların tespiti hakkında görüşmeli mi? Bundan hergün söz eden Abbas ile İsrail ceza evlerinde bulunan El Fetih ve Hamas ileri gelenleri aynı görüşü paylaşıyorlar. Bu görüşe göre Abbas, İsrail ile barış görüşmeleri başlatmalı ve sonuçlarını Filistin halkının referanduma sunmalı.
Genel kanıya göre Olmert, Abbas ile yapılacak barış konuşmalarına pek önem vermiyor. Çünkü, Abbasın 1967 sınırları konusunda ısrarcı olacağını biliyor. Oysa Olmert, büyük yerleşim birimlerinin İsrail sınırları dahilinde kalmasında kararlı. Bunu da ancak tek yönlü ilhaklarla gerçekleştirebilir. Olmert, İsrail- Filistin arasında konuşmaların bir neticeye varmayacağını ispat etmek için Abbas ile konuşmaları başlatabilir ama bu konuşmaları bir sonuca ulaştırmaz. İsrail başbakanı girişeceği tek yönlü hareketlere hazırlanıyor.
Oysa İsrailde bulunan ABnin büyükelçileri : "AB, ancak iki tarafın açtığı konuşmalardan sonra varılacak bir anlaşmayı tüzel olarak kabul edebilir. Tek yönlü çizilen sınırlar, bir devletin daimi sınırları olarak kabul edilmeyecektir" uyarısında bulundular.
AB böyle düşünürken, ABD farklı düşünebilir mi? ABD de alacağın kararın yasal olmasına özen gösterecek. Onlar, Filistinlileri ikna ederek uzlaştırıcı formüller arayacaklar, ama Filistinlilerin kabul etmediği sınırları daimi sınırlar olarak saymayacaklar.
Bunun için Olmertin tek yönlü olarak tespit edeceği daimi sınırlar, Şaronun planladığı uzun vadeli geçici anlaşmaya benzeyecek. Deneyim geçici anlaşmaların çok uzun zaman sürdüğünü gösteriyor. Fransızların dediği gibi; " sadece geçici olan süregelebilir".Ama uzun vadeli böyle bir anlaşma, İsrail- Filistin anlaşmazlığının sonu anlamına gelmez. Oysa İsrail böyle bir sonun beklentisi içinde. Böyle bir son olmadığı sürece, bölgeye dinginlik gelmeyecek.
İsrail başbakanın Washingtondaki görüşmelerde tüm bu sorulara yanıt bulamayacağı belli. Zaten daha önce de söylediğim gibi bu ziyaretin başlıca amacı, iki devlet adamı arasında kişisel bir temas ve anlayış ortamı kurmak, böylece başlamakta olan diyalog sürecini kolaylaştırmak.
İran sorunu da tartışılacak
Bu iki devlet adamı ister istemez çok ciddi bir konu üzerinde uzun durmak zorunda kalacaklar; İranın nükleer güce sahip olmak için gösterdiği çabalar. İsrail için ciddi bir tehdit oluşturan bu konuyu Olmert sadece Beyaz Saraydaki görüşmelerinde değil Kongredeki söylevinde, ve kongre üyeleriyle yapacağı konuşmalarında dile getirecek.
Alınan bazı duyumlara göre Başkan Bush, İran sorununu kendinden sonra gelecek başkana bırakmak istemeyecek ve önümüzdeki iki yıl içinde bu soruna bir çözüm arayacak. İsrailin şimdilik bu konuda yapabileceği tek şey: Bush yönetimini yüreklendirmek.