Dalya oldukça üzgündür o gün. Kolay değil. Tam on altı senedir oturduğu her tarafını özene bezene süslediği evinden ayrılmaktadır. Kendi kendine: "Kiracılık zor iş! Ben bu eve ne çok emek verdim. Hatıralarımla dolu sevgimle besleyip hayat verdiğim yuvamdan gidiyorum. Ev satılmış. Keşke yeterli parayı denkleştirip biz alabilseydik. Ben artık hiçbir evde huzur bulamam. Çok mutsuzum çok" der. Suskun ve bitkindir.
Yeni evlerine doğru yol alırlar yanlarına umuıtsuzluklarını eve asık suratlarını alarak.
Bu geldikleri ev hem daha ters bir yerde hem de daha küçüktür. Yüzlerini ekşite ekşite eve doluşurlar.
Hammallar eşyaları bırakıp gittikten sonra hepsi birer sandalyeye oturur. Bir an kapının çaldığını fark ederler.
Gelen kadın: "Merhaba, hoş geldiniz! Ben kapı komşunuz Dorayım. Birşey lazım mı diye sormaya geldim. Bir ihtiyacınız varsa lütfen çekinmeyin" diye belirtip gider.
Biraz sonra tekrar kapı çalınır. Gelen kadın: "Selam! Ben alt komşunuz Rebekayım. Hayırlı olsun. Yorgunsunuzdur. Gelin birlikte bir kahve içelim. Sonra biz de yardıma geliriz. Birlikte evi düzenleriz" der, o kadar ısrar eder ki Dalya ve ailesi istemeye istemeye Rebekanın evine giderler.
İçeri girince hepsinin içlerini bir huzur kaplar: Rebekanın çocukları Dalyanınkilerle yaşıttır. Çocuklar hemen onları içeri alırlar. Odalara dağılırlar. Rebeka ve eşi onlara türlü ikramlarda bulunur. Tatlı bir sohbet dolanır odada. Kapıları hiç durmadan çalar. Gelenlerin hepsi yeni komşularıdır. Hepsi onlarla tanışmaya gelmişlerdir.
Rebeka: "Bu apartman sekiz dairelidir. Biz yirmi yıldır burada oturuyoruz. Mükemmel bir komşuluk yaşıyoruz. Sabah kahvelerimiz meşhurdur. Birlikte pazara gideriz. Birlikte çocuklarımızı büyütürüz. Sizin oturduğunuz evde yaşlı dul bir kadın yaşardı. Oğlu onu yanına aldı çünkü çok yaşlanmıştı. Amerikaya gitti. Hep korktuk. Kim gelecek bu eve diye telaşlandık. Gördük ki Allah gönlümüze göre insanlar göndermiş" diye açıklar.
Dalyanın kocası ile Rebebanın kocası tavla oynamaya başlarlar. Söyleşi o kadar güzeldir ki saatler su gibi akıp geçer.
Ardından tüm kadınlar Dalyanın evine giderler. Hepsi el verir. Birkaç saat içinde eşyalar yerlerine yerleştirilir. Dalya hepsine teşekkür eder.
Hayatları bir anda değişmiştir. Hepsinin yeni arkadaşları vardır. Dalya her sabah erkenden kalkıp işlerini bitirip sabah kahvelerine katılır. Kahkaha, neşe bir aradadır. Çocuklar eve girmek istemezler. Hepsi apartmandaki arkadaşlarındandır. Dalyanın aklı onlarda kalmaz. Kocası da Rebekanın kocasıyla çok samimi olur. Hepsinin keyfine diyecek yoktur.
Sırada Dalyanın oğlunun bar mitsvası vardır. Dalya düşüncelidir. Derdini komşularına anlatır: "Biz dört kardeşiz ama ben burada yapayalnızım. Hayat şartları hepimizi ayırdı. Yaprak dökümü misali her birimiz başka ülkelerde yaşıyoruz. Annem ve babam çok yoksuldular. Bizler yoklukta büyüdük. Kardeşlerim yeni imkanlar bulmak için uzaklara gitti. Bense burada evlendim. Kıt kanaat geçiniyoruz işte. Ailemden uzaktayım. Kocam ise tek çocuk. Burada fazla ailemiz yok. Anlayacağınız bar mitsva törenine çağıracak misafir sayımız çok az. En iyisi sadece tefilin töreni yapmak" diye açıklar.
Tefilin töreni sonrası Rebeka bir bahaneyle Dalyaları apartmanın çatısına çıkarır. Burası kocamın bir alandır. Her taraf süslenmiştir. Tüm komşuları, dost ve akrabaları buraya doluşmuşlardır. Komşuları onlara sürpriz parti düzenlenmişlerdir. Her taraf rengarenktir. Yemeklerle donatılmış uzun bir masa vardır. Menora töreni bile hazırlanmıştır. Dalya gözlerine inanamaz. Burada sevgi vardır. Herkes içtendir. Hepsi etrafta pervane oluyordur. Bu duygu seline kaptırır kendini. Gözyaşlarını tutamaz. Bedeni sevinçten titriyordur. "Allahım bana bu günü yaşattığın için teşekkürler. En büyük zenginlik buymuş. İnsanın, sevenleriyle birlikte ömrünü geçirmesiymiş. Senelerce kendimi kandırmışım ben. Mutluluk buymuş. Ne para ne ev ne de maddiyat değilmiş. Bir insanın, başkaları tarafından sevildiğini bilmek, bu huzuru yüreğinde tatmakmış. Ne çok sevenim var. Bu insanlar, beni mutlu etmek için günlerdir çalışıyorlarmış. Gizlice tüm tanıdıklarımı davet etmişler. Yemekler pişirmişler. Her tarafı süslemişler. Benim için, ailem için yapmışlar. Ben ne kadar şanslıymışım ki böyle iyi insanların arasına katılmışım. Ne mutlu bana ki artık bir sürü dostum var" diye söylenir.
Kocası da çok hislenmiştir. İkisi de çocuklar gibi ağlar. Komşularına sarılır. Rebeka: "Hayat ne ki! Bugün buradayız. Yarın nerede olacağız kim bilir! Neden insanlarda bu hız! Hepsi yarış halinde, gösteriş peşinde. Sahte arkadaşlıklarla dolu bu dünyada neyi paylaşamıyorlar bu insanlar! Halbuki hayat verince, paylaşınca güzel. Sevgiyle açılmayacak kapı yoktur. Biz burada bu sihri yaşıyoruz. Sihirli bir dünya yarattık bu apartmanda. Bu çağa aykırı kaldık. Bırak insanlar birbirlerini yesinler. Birbirlerinin kuyularını kazsınlar. Biz onlardan uzak kalalım. Ayrı bir dünya yaratalım sevgiyle. Gerçek mutluluğu biz doyasıya tadalım. Bu dostluğumuzun hep yaşaması dileğiyle. Seni ve aileni çok seviyoruz" diye açıklar.
Dalya uzun süredir bu cümleyi kimseden duymamıştır: "Bizi seviyorsunuz. Teşekkürler. Herşey için müteşekkiriz. Biz de sizi çok ama çok seviyoruz. Sevgi sarhoşluğu çok hoş bir duygu. İnsanı manen besliyor. Uzun yıllardır hiç bu kadar mutlu olmamıştım. Allah birlikteliğimizi bozmasın" deyince herkes "Amen!" diye bağırır.
Bu eski püskü çatıda neşe, kahkaha, birliktelik salına salına raks ediyor ve hepsini mest ediyordur. Hepsinin gözleri parıldıyordur. Çocuklar şendir. Büyükler de çocuklar gibi şendir. Mutluluk da bu değil midir?
Not: Bu duyguları ben de bizzat yaşayanlardanım. Hayatımda ilk kez beni gerçekten sevdiklerine inandığım dostlarım var. Bana sürpriz doğum günü partisi hazırlayıp tüm dostlarımı oraya davet eden canım arkadaşlarıma müteşekkirim. İnanın bana satın aldığım hiçbir eşya, mal, mülk bana o gün yaşadığım tatlı heyecanı yaşattırtamamıştı. Sarhoş oldum sevinçte mutluluktan, sevilmekten, parıldayan gözlerden mest oldum. Buradan benim de onlara bir çift lafım var. Basit ama sihirli: Sizi çok seviyorum, canım dostlarım. Bana bu güzel duyguları tattırdığınız için sonsuz teşekkürler. İyi ki varsınız ve benim yanıbaşımdasınz.