8 Mayıs Pazartesi akşamı, İsrail Konsolosluğunun Conraddaki Yom haAtsmaut resepsiyonundan mutlu ve huzurlu bir ruh haliyle çıkıp Ortaköy kokoreççiye gitmiştim ki Ceniciğimden ilginç bir telefon aldım: "Arkadaşlığımızın bozulmasını istemiyorum ama sana Lehem Yeruşalmi (Yeruşalayim Ekmeği) verebilir miyim?" Arkadaşlığımızı etkileyebilecek bu Lehem Yeruşalminin ne olduğunu tabii ki çok merak ettim. Etmez olaydım!
Evime kadar getirilen Lehem Yeruşalmi mayasını annemle birlikte plastik, büyük bir kaba koyarken nasıl bir "bela"yla karşı karşıya olduğumuzdan habersizdik elbette. Gerçi annem bir yerlerden duymuş ama maya artık bizim evimize de bulaşmış, dolayısıyla iş işten geçmişti.
2. gün mayaya bir bardak un, bir bardak süt, bir bardak da şeker ekleyip karıştırdık ve kapalı bir yere koyduk. 3. gün sadece karıştırdık. 4. gün de 2. günün tekrarıydı. Bütün bunları, Lehem Yeruşalmi ile birlikte gelen pişirme talimatında yazılan yönergeler doğrultusunda yaptık. Ve geldik 5. güne! O güne kadarki talimatlar zaten kolaydı; "bela" olabilecek bir durum yoktu. Ama 5. günde, mayayı 4 eşit parçaya ayırdık. Bir parçayı talimatlar doğrultusunda pişirerek kek yaptık. (Tabii ki annem yaptı ve dileği de o tuttu) Diğer 3 parçayı, 3 ayrı kavanoza koyduk. Ve bela anı geldi. Bu 3 parçanın her birini bir kişiye vermek gerekiyordu ki bu kısır döngü devam etsin. Asıl sorun da şu ki, Lehem Yeruşalmi sadece 1 kere pişirilebiliyordu. 2Dž yakın arkadaşıma danışıp yalnızca birinden kabul cevabı alınca iş başa düştü. Bütün akşamımı Avrupa yakasında oturan ve Lehem Yeruşalmi pişirmeyen ya da duymayan 2 kişi bulmaya adadım. Sonunda tabii ki buldum bulmasına ama bulana kadar telefonda yaşadığım "traji-ironik" konuşmaları duymak şarttı!
Aslında Lehem Yeruşalmiyi Yahudi birinin pişirmesi ve sadece Yahudi olanlara dağıtması gerekiyor. Ama insan çaresiz kalınca
Benim gibi, okuldaki en yakın arkadaşını "Fahri Yahudi" ilan ederek ona verebiliyor. Kaldı elimde son bir parça maya. Hangi "kurban"a?
Telefon rehberimi baştan sona taradım. Bir kısmı, sanki hissetmiş gibi açmadı. Büyük bir kısım ise "bana geldi canım sağol yine de" deyip kıs kıs gülerek şans diledi. Kimisi kendi Lehem Yeruşalmi anılarını paylaştı. Kimisi, daha geçen hafta yaptığını söyleyip laf arasında "hahaha yemezler canım! Bir kere sökeriz o numarayı!" mesajı vermeye çalıştı. Bir lisede matematik öğretmenliği yapan bir yakınım ise "aaa bana geliyor o" cevabı verdi. "Yapma yaa, ben hemen şimdi getirsem olmaz mı?" desem de nafile. "Asıl ilginç olan ne biliyor musun? Okuldan bir Müslüman dostan geliyor bana!" cevabını aldım. Demek ki arkadaşını "Fahri Yahudi" ilan eden tek çaresiz ben değilmişim!
Sonunda nişanlımın pratik zekası sayesinde, burnumun dibindeki Dostlar Sitesinde oturan bir arkadaşımıza son Lehem Yeruşalmi mayamı "emrivaki" usulüyle kakaladım ve misyonumu tamamladım. Kendisi dışarıda olduğu için güvenliğe bırakmam daha da acımasız bir emrivakiydi sanırım. Ertesi gün görüştüğümüzde ilk yorumu "mayayı ilk gördüğümde birkaç küfür saydırdım açıkçası ama yapacak bir şey yoktu sonuçta, ben istedim ve hak ettim!" oldu.
Acaba kavanozlarımız şu anda kimleri evinde