Yeni İsrail Hükümetinin dışa açık iki ismi var; Başbakan Olmert ve Dışişleri Bakanı Livni. Kritik durumlarda bu iki isme kabinenin en deneyimli ismi Şimon Peresin de katılması beklense de, kendisi şimdilik geri planda kalıyor.
Ama ilk iki isim, işe yeni başlamanın da verdiği dinamizmle neredeyse durmaksızın dünyayı geziyorlar.
İşte program. Olmert dış gezilere Amerikadan başladı. Livni, Mısırın Şarm El-Şeyh kentinde bir zirveye katıldı, şu anda Ankarada. Olmert gelecek Pazar günü Mısıra giderek Mübarek ile görüşecek.
Olmert daha sonra sırasıyla İngiltere, Fransa ve Almanyaya gidecek. Bu ziyaretlerin arasında büyük ihtimalle Ürdün Kralı Abdullah ile de görüşecek. Olmert ancak tüm bu ziyaretleri tamamladığında Filistin Lideri Abbas ile bir araya gelecek. Bu da en erken temmuz ortası demek.
Bu süre içinde Livninin de oturmayacağı çok açık. Olmertten farklı olarak, İsrail dışişleri bakanının Mısırda olduğu gibi Abbas ile bir araya gelerek gelişmeleri değerlendirmek için daha fazla fırsat yakalayacağa benziyor.
Peki bu yoğunluğun ve arkası kesilmeyen yurtdışı ziyaretlerin nedeni ne? Elimizdeki haberlerden şöyle bir noktaya varıyoruz. Yeni hükümetin şu ana kadar yaptığı ve yakın gelecekte yapacağı ziyaretlerin tek bir ana gündem maddesi var; Batı Şeriadan tek taraflı çekilme. Basına yansıyan kısım İranın nükleer programı olsa da, görüşmelerde tartışılan gündemin büyük bölümünü Olmertin tek taraflı çekilme planının oluşturduğuna eminim.
Yine basından okuduğumuz kadarıyla İsrail, yaptığı görüşmelerde planına beklediği desteği alamıyor. Amerika da, Türkiye de, Mısır da karşılıklı görüşme ve müzakere ile sınırların belirlenmesi gerektiğine inanıyor ve bunu İsrail heyetine bildiriyor. Bundan sonra yapılacak ziyaretlerde de İsrail tarafı farklı bir cevap ile karşılaşmayacaktır. Aslında kendilerinin de böyle bir cevap, dünya kamuoyundan böyl bir onay beklediklerini de sanmıyorum.
Bu yoğun tempodan, satır aralarını birleştirerek çıkardığım, şu anki hareketliliğin 6NJ ay sonrası için ciddi bir hazırlık olduğu. "İki ülke" olasılığının tehlikeye düşmemesi için İsrailin öngördüğü süre 6NJ ay, bundan sonrasına sarkarsa farklı dengelerin etkinlik kazanacağını ve dönüşü olmayan bir noktaya geleceklerini belirtiyorlar.
Bir yandan Filistin tarafına bir süre kısıtlaması getirerek, kendilerine çeki düzen vermeleri ve tek bir politika altında birleşmeleri için tanının sürenin sınırı belirlenirken, bir yandan da dünya kamuoyu gelecekte olabilecekler konusunda bilgilendiriliyor.
Batı Şeriadan çekilme, Gazzeden çekilme kadar kolay değil. Güvenlik Duvarı şu anda tartışmalı bölgelere ulaştı. Bundan sonra duvarın ilerlemesi çok daha çetin bir hal alacak. İsrailin çekilmesi de Gazzeden çekilemeye benzemeyecek. Bu sefer içeride yerleşimcilerle verdiği uğraşa, duvarın yanlış tarafında kalacak Filistinliler de eklenecek.
Karşılıklı müzakereler ve sınırların İsrail ve Filistinlilerin ortak iradesi ile çizilmesi elbette uzun vadede bölge huzuru için çok önemli; ancak gerçekçi olmak gerekirse şu an için bu sadece güzel bir hayal.. Henüz karşınızda İsraili haritadan silme evresinden 67 sınırlarını kabul etmeye yarım ağız evet demiş bir Filistin hükümeti varsa, İsrailin oturup Kudüsun paylaşımı konusunda müzakere edilebileceğine ben ihtimal vermiyorum. Keşke olsa ama çok zor.
O yüzden İsrail şu anda dünyaya tek taraflı çekilmenin nedenlerini anlatacak, 6lj ay boyunca muhatabını müzakere masasına oturmak için her yolu denediği konusunda dünyayı ikna edecek ve bu sürecin ardından Batı Şeriadan tek taraflı çekilme başlayacak.
Bakalım işler o zaman nasıl bir hal alacak?