İsrail Devlet Başkanı Katsav 2003 yılında Türkiyeye gelmişti. Bu salı günü ise Türkiye Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, iadeyi ziyarette bulunmak üzere İsraile gitti. Bu süreç içinde bölgede yaşanan gelişmeler, Sezer ziyaretine ayrı bir önem kazandırıyor. Bilindiği gibi Hamas, Filistin seçimlerini kazandı ve bir delegasyonu Ankaraya gelerek bazı temaslarda bulundu. Ankaradaki temaslardan olumlu bir sonuç çıkmadı. Hamas temsilcileri, Türkiye hükümeti ileri gelenlerinin öğütlerini dinlemeyerek, İsrailin varlığını tanımamaya devam etti. Böylece Filistin halkını, acınacak bir duruma soktular.
İsrailin Dışişleri Bakanı Tzipi Livninin geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiği Türkiye ziyareti sırasında yaptığı temaslardan, Filistin sorununa ilişkin iki ülke arasında görüş ayrılığı olduğu ortaya çıkıyor. Ancak bu fikir ayrılıkları iki ülke arasında sağlam bir temele dayanan dostluk ilişkilerini zedelemiyor. Buna rağmen İsrail kamuoyunda, Hamasın Ankara ziyaretinin yarattığı olumsuz etki halen devam ediyor. Sezerin İsraili ziyareti ve özellikle Mahmud Abbas ile görüşecek olmasına rağmen Hamas ile hiçbir temasta bulunmayı reddetmesi bu olumsuz etkileri tümüyle sileceğe benziyor.
Olmert- Mübarek görüşmesi
İsrail Başbakanı Ehud Olmertin Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek ile Şarm El- Şeyhde görüşmesinin ardından, yaptıkları ortak basın toplantısından, bu iki devlet adamının ilk görüşmesinin çok olumlu geçtiği anlaşılıyor. İsrail ile Mısır arasında bir çok konuda, işbirliğine gidilmesi olası görünüyor.
Olmert, basın toplantısında Mübarekin barış sürecini ilerletmek için diplomatik alanda oynadığı rolü vurgulayarak: " bölgemizdeki barışın anahtarı Başkan Mübarekin elindedir" dedi. Olmert bölgedeki barışın ilerlemesinde etkin bir diğer devlet adamı olarak gördüğü Ürdün Kralı Abdullah ile de önümüzdeki günlerde görüşmeye hazırlanıyor. İsrail başbakanı daha sonra Mahmut Abbas ile de ilk temasını kuracak.
Yeni kurulan İsrail hükümetinin Mahmud Abbasa karşı tutumu, son zamanlarda olumlu yönde değişti.
Hamas, Filistin seçimlerini kazandıktan sonra Olmert ve Livni, Abbasın barış konuşmalarında "yetkin" olamayacağını dile getirmişlerdi. Bunu vurgulamak için de, barış görüşmelerinin başlatılmasının anlamı olmadığını, Hamas hükümetiyle de görüşülemeyeceği ileri sürerek "barışa partner yok" açıklamasını yapmışlardı. Durum böyle olunca İsrail, Batı Şeriadan tek yönlü olarak çekilme ve daimi sınırları tespit etme yoluna gideceğini ifade etmişti.
Ama son zamanlarda Abbasın akıllıca önlemler alması ve Hamas hükümetine ültimatom çekmesi bu durumu değiştirdi. Bilindiği gibi Abbasın Hamasa ültimatomu şöyleydi: ya İsrail cezaevlerinde bulunan Marwan Bargutti gibi etkin tutuklular barış planını kabul edecek, ya da barış planı Filistin halkının referandumuna sunulacak. Yapılan tüm kamuoyu yoklamaları Filistin halkının %80inin planı kabul etmeye hazır olduğunu ortaya koyuyor.
Bu durumda artık hiç kimse Abbasın " yetkin" olmadığını ileri süremez, bir çok zaafı olmasına rağmen siyasi alanda deneyimli bir devlet adamı. Bu nedenle ABD, Avrupa, Mübarek gibi bazı Arap ülkeleri liderleri onu destekliyor. Bush ve Mübarek ile görüşmelerinden sonra Olmertin, Abbasın " yetkin" olmadığını ileri sürmesi mümkün değildi. Onunla ciddi müzakerelere başlaması gerekiyordu. Olmert, Kral Abdullah ile de görüştükten sonra, müzakerelere sağlam bir zemin hazırlamış olacak.
Ayrıca son günlerde El Fetih bünyesinde fikir ayrılıklarının azalması Abbası güçlendirdi.
Yazıyı kaleme aldığım gün, FÖY başkanının Hamasa verdiği ültimatomun 10 günlük süresi tamamlanmak üzere. Şimdi ne olacak? Söylemek zor.
Abbas planını öyle yada böyle uygulayabilirse, İsrail ile gerçek barış müzakerelerine başlayabilir. Ama bu müzakerelerden olumlu bir sonuç çıkabilir mi? İsrailde olumlu bir sonuç alınabilineceğine inanların sayısı pek az. Çünkü Olmert, Abbasın talep ettiği gibi Batı Şerianın tamamından çekilmeyi kabul etmeyecek. Ama iki taraf arasındaki uçurumun eskisi kadar derin olmadığı söylenebilir.
Geçen süreç içinde İsrail halkı çok deneyim sahibi oldu " Büyük İsrail" taraftarları azınlığa düştü. Bu görüşte olanları yerleşim birimlerinden koparmak zor da olsa, artık mümkün. Filistinliler de karşılıklı çatışmaların süregeldiği son yıllardan ders aldılar ise , iki ulus arasında açılan uçurumu kapatmaya gayret gösterecekler. Belki de Hamas yönetimi altında yaşamak- buna yaşamak denilebilirse- FÖY halkına bir şeyler öğretecek.
Sıcak dalgası ve elektrik kısıntısı
İsrailde bir yandan sıcak hava dalgası, diğer yandan elektrik kısıntıları hayatı zora sokuyor. Klimalar çalışamıyor, asansörler katlar arasında kalıyor, hastanelerde hayati önem taşıyan cihazlar duruyor vs
Bu kesintiler sadece elektrik santrallerinin yoğunluğu kaldıramamasından kaynaklanmıyor; elektrik şirketlerinde çalışanlar bazı önemler alıyorlar. Onlar tekelci bir tutumla aldıkları yüksek ücretlerin ve bedava elektriğe sahip olmanın devamını sağlamak istiyor, eski Maliye Bakanı Netanyahunun hazırladığı reform paketinin uygulamasına engel olmaya çalışıyorlar. Bu amaçlarına da, sıcak günlerde elektriği keserek ulaşıyorlar. İsrail medyası durumu manşetten " rezalet ve skandal" başlıklarıyla verdi.
Çevre Bakanlığı kısa bir süre önce Tel- Avivde bulunan ve mazotla çalışan Reading Santralini çevre kirliliği yarattığı gerekçesiyle kapatmıştı. Bakan haklıydı ama bu günlerde bir santrali kapatmak pek de akıl karı değil. Bakanlık kısa bir süre için de olsa bu santrali yeniden açmaya karar verdi.