Türkiye ekonomisi riskli bir döneme giriyor. Yurtiçindeki ekonomik ve siyasi problemler bir yana dünya piyasalarından da çok olumlu haberler alamıyoruz. İyi haber ise, yabancı firmaların Türkiyede büyüme ve yatırım isteklerinden herhangi birşey kaybetmemiş olmaları... Ancak, borsadaki hareketler ve döviz kurlarındaki belirsizliklerden dolayı şirket satınalma pazarlıklarında taraflar zorlanacak gibi...
* * *
Günümüzde Türkiyenin çeşitli sektörlerinde uluslararası şirketler ya da yatırımcılar tarafından ortaklık ve satınalma pazarlıkları yapılıyor. Bu çalışmaların son 2Dž senede yoğunlaşmasının en temel nedenleri ülkenin 10 sene öncesine kıyasla ekonomik ve yapısal olarak çok daha düşük riskler taşıması ve yatırımların yönlenebileceği Avrupa Birliğine aday ülkeler gibi alternatiflerin sayısının azalmış olması. Türkiyenin çeşitli çekicilikleri var: Bir zamanlar çocuk olan nüfusun para kazanmaya ve tüketime başlaması, halkın gelir düzeyinin yükseliyor ve ekonominin büyüyor olması, Avrupa Birliği süreci ve Türkiyenin Orta-Doğu ve Eski Sovyetler Birliği ülkelerine geçişte bir basamak olarak kullanılabilir olması gibi...
Türkiyenin makro özellikleri bir yana, sektör ve şirketlerin de çekiciliklerinin olması gerekiyor. Şirketin bulunduğu sektörün büyüyor olması, yatırımcının daha önceden bu sektörde deneyiminin olması, şirketin yerel pazar tecrübesi, ayakta kalabilmek için yatırım yapma ihtiyacı ve sektörde iyi bir marka ve imaja sahip olması önemli faktörler. Tabii her parayı bastıran istediğine ulaşamayabilir. Yatımcı şirketin de kendisini sevdirmesi gerekiyor. Araştırma geliştirme ve know-how desteği, yabancı pazarlara açılabilme, global insan kaynakları politikaları, çalışanlar için kariyer olanakları, belirli yatırımları destekleme garantisi sağlaması ikna sürecini hızlandırabilir.
* * *
Gündemi en son meşgul eden haberler perakende ve bankacılık sektörlerinde duyuluyor.
Perakendede Boyner ve Beymen Mağazalarına dünyanın en büyük yatırım şirketlerinden Kravis Roberts & Co L.P (KKR) ortak olmak istiyor. Boyner, yabancı yatırımcılar için ağız sulandıran özelliklere sahip. Şirketin güçlü bir marka ve imajı var ve deneyimli bir yönetim kadrosuna sahip. Son senelerde sürekli zarar açıklamasına karşın, "Çarşı" markasını ve imajını değiştirmiş olması, mağazaları yenilemesi, "Boyner" müşteri kartı uygulamasını başlatması ile operasyonel karlılığını ve satışlarını artırmayı başarabildi.
Boyner, önümüzdeki 5 sene için büyük yatırım atağına hazırlanıyor. Bu, biraz büyüme isteği biraz da sektördeki zorunluluktan kaynaklanıyor. Türkiyenin çeşitli noktalarında inşaası süren alışveriş merkezlerinin her birinin içinde yer alma isteği 3000 metrekare büyüklüğündeki mağazalar için yüksek yatırım maliyeti gerektirir. Bu yatırımların karşılanması ve şirket finansallarının düzeltilmesi için Boyner, 32 milyon YTLlik nakit ile sermayesinin %55 artırılmasını hedeflenmişti. Bu arada KKRın ilgilenmesi Boyner için ikramiye oldu. Anlaşma olumlu sonuçlanırsa, hem yeni mağaza yatırımları için uluslararası bir yatırım şirketinin desteği alınmış olacak, hem de şirket daha güçlü bir finansal yapıya kavuşabilecek.
Bankacılık sektöründe de satılık olmayan banka yok gibi. Denizbank şu anda teklifleri toplamaya hazırlanıyor, Halkbank pek yakında satışa çıkarılıyor. Rabobank ile nişanlanan fakat evlenemeden ayrılan Şekerbank yeni bir ortak arayışında. Akbank stratejik ortaklık peşinde, Citibank ise Türkiyede perakende bankacılığında büyümek istiyor.
Bütün bu gelişmeler güzel ancak, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yakınlaştığını da unutmamak gerekir. Bu sürecin ilk etkileri, dünyadaki genel ekonomik krizin ve danıştaya saldırı olayının da desteği ile geçtiğimiz haftalarda piyasalara yansıdı. Borsanın ve YTLnin değer kaybetmesi ile satışta olan şirketlerin piyasa değerleri azaldı. Piyasadaki çalkantının şirket evliliklerinde etkilerini ise önümüzdeki günlerde çıkacak haberlerde görme şansını yakalayacağız...