Türkiye ve İsrailin siyaset anlamında kaderi zaman zaman kesişir. Biz de her seferinde bu kesişmeyi bu köşeye taşırız. Bu aralar gündemimizde yine böyle bir kesişme hikayesi var, cumhurbaşkanlığı seçimleri.
Tabi burada mesele sadece iki ülkenin de cumhurbaşkanını 2007 yılı içinde seçiyor olması değil. Sonuçta Türkiyede de İsrailde de cumhurbaşkanları yedi yılda bir seçiliyor ve bir kere tarihler denk geldi mi, ilelebet seçimlerin aynı yıl olması gayet normal. Bunu bir "kesişme" haberi olarak bu köşede ele alınmasına filan da gerek yok.
Oysa işin benzeşen yönleri sadece iki ülkede de seçimlerin aynı yıl içinde olacak olması değil, iki seçimin de kendi toplumlarında benzer tartışmaları beraberinde getirmesi.
Henüz dikkatinizi çekmemiş olabilir ama gelecek yıl temmuz ayında yapılacak İsrail Devlet başkanlığı seçimleri laik-dinci tartışmasına kilitlenmiş durumda. Cumhurbaşkanlığının yetkileri açısından İsrail ile Türkiye arasında fazla bir fark yok, ancak yine aynı Türkiyede olduğu gibi İsrailde de devlet başkanlığı koltuğunun temsil ettiği değerler çok derin.
Gelecek yılki seçimlerde İsrailin dokuzuncu devlet başkanı seçilecek. Bu koltukta son altı yıldır Katsav oturuyor. Katsava kadar koltuğa oturan altı devlet başkanından altısı da İşçi Partisinden. Katsav bu geleneği bozarak bu koltuğa Likud üyesi olarak gelen ilk isim.
Aslında altı yıl önce yapılan seçimlerde de İşçi Partisi geleneğinin bozulacağını kimse beklemiyordu. Koltuğa gelmesine kesin gözüyle bakılan İşçi Partisinin adayı Şimon Peres, son anda birkaç milletvekilinin kararını Katsav yönünde değiştirmesiyle, hiç beklemediği bir yenilgi almıştı. Ve devlet başkanlığı koltuğunda devam eden İşçi Partisi geleneği böylece sona ermişti.
Peres gelecek yıl yapılacak seçimlerde bu göreve bir kez daha aday. İlk anketlere bakılırsa da halkın en çok desteklediği isim. Ama bir gerçeği unutmamak lazım. İsrailde devlet başkanı yedi görev yılı için seçiliyor ve Peres şu anda 83 yaşında. Göreve geldiğinde 84 olacak ve 91 yaşına kadar görev başında kalması gerekiyor. Buradan edindiğimiz izlenim mecliste Peresi desteklemesini bekeleyeceğiniz isimlerin, yaş nedeniyle farklı alternatifler üzerinde de durdukları.
Genel seçimlerde eriyen Likud Partisinin adayı, şu an için meclis sözcüsü Rivlin gibi gözüküyor. Ancak yine farklı anketlere bakıldığında halkın Rivlin ismine çok da sıcak bakmadığı, ancak %8Nj gibi bir oranın bu ismi desteklediği görülüyor.
Seçim yarışında ismi geçenler arasında, İşçi Partisinden Binyamin Ben-Eliezer var. Bakan olarak yeni hükümette görev alan Ben-Eliezer için de ciddi bir destek olmadığını anketler gösteriyor.
Şu ana kadar sıraladığımız isimlerden hiçbiri şimdilik ipi göğüsleyecekmiş gibi durmuyor. İşte böyle bir ortamda ortaya atılan bir isim İsrail içinde son yıllarda iyice kızışan laik-dinci tartışmasını bir kez daha alevlendiriyor. İsrailin eski hahambaşılarından İsrael Meir Lau, şüphesiz bu seçimin en çok konuşulan ismi olacak.
Aynı zamanda bir Holokost kurtulanı olan Lau, İsrailin en popüler din adamı. Anlatılanlara göre ülkenin tüm önemli düğün ve cenazelerinde kendisini görmek mümkün. Toplum üzerinde güçlü bir etkisi var ve geniş kitleler tarafından sözü dinlenen bir isim. Zaman içinde kendi televizyon programı olmuş, yazdığı kitap en çok satanlar listesinde en üst sırada yer almış bir isim. Ancak bunlar bir kenara koyduğunuzda o bir din adamı. Bir din adamının yerine getirmesi gereken kuralları uyguluyor ve söylendiğine göre seçimler yaklaştıkça bu kurallara uyma konusundaki hassasiyeti artıyor.
Dolayısıyla İsrail meclisi gelecek yıl bir hahamın da içinde yer alacağı devlet başkanlığı seçimlerinde sadece bir isme karar vermeyecek. Dini inançları nedeniyle kadınların elini sıkmayan bir ismin, kendi ülkelerini en üst seviyede temsil edip edemeyeceğine karar verecek.
Şimdi siz de neden Türkiye ve İsrailin zaman zaman birbirine ne kadar çok benzediği konusunda ikna oldunuz mu?