Bu hafta bölgemizde yaşananlar intifadanın en kötü en kanlı günlerini anımsattı. Tel-Aviv Hayfa yolunda gerçekleşen tren kazasında beş kişi ölürken, bir çok kişi yaralandı.
Bunun dışında siyasi alanda bazı olumlu gelişmeler yaşandı. İsrail Başbakanı Olmertin hazırladığı yeni planın eskisinin yerini alacağı hem dünya kamuoyundan, hem de Filistinlilerden tarafından kabul göreceği umut ediliyor.
Olmertin yeni planı
Bilindiği gibi Başbakan Olmertin Tek Yönlü Çekilme Planı seçim propagandalarında en büyük silahıydı. Bu plan sayesinde Kadima Partisi, Knessetin en büyük partisi konumuna geldi. Seçmenlerin büyük kısmı, bu planın fikir babasının Ariel Şaron olduğunu biliyor ve bu kişiye güven duyuyorlardı. Ancak Olmert ve Dışişleri Bakanı Livni, yaptıkları ilk temaslardan sonra bu planın ne batı, ne Araplar ne de Filistinliler arasında desteklenmediğinin bilincine vardılar. ABD Başkanı Bush da, plana çekimser bir tavır sergiledi. Zira planı gerçekçi bulmadı, olası bir anlaşmaya İsrail- Filistin arasında gerçekleşecek müzakereler sonucunda varılması taraftarı. Ayrıca, "Dörtlü"nün üyeleri, İsrailin planının daha önce taraflar tarafından kabul edilen Yol Haritası Planına uyumlu olmasını istiyorlardı. Böylece, bu yeni planın uygulanması daha kolay olacak, Hamasın muhalefeti bertaraf edilecek, Olmert ile FÖY Başkanı Mahmud Abbas arasında bir anlaşma imzalanabilecek.
Bu Salı günü Haaretz Gazetesinde ilk kez açığa çıkarılan yeni plana göre; İsrail, FÖY liderine şu teklifi götürecek: "şimdiden Gazzenin ve Batı Şerianın %90ını kapsayan geçici bir Filistin devleti konusunda anlaşalım. İsrail ile bu Filistin devleti sınırları inşaatı süren Güvenlik Duvarının yolunu takip etsin. Ayrıca İsrail, Ürdün Ovasının sadece güvenlik kontrolünü elinde tutsun."
Bu plan, Yol Haritası Planının ikinci evresine uyumlu. Böylece, İsrailliler ve Filistinliler, söz konusu planın birinci evresini atlıyorlar. Planın birinci evresinde, terör örgütlerinin silahsızlandırılması koşulu yer alıyordu. Bu koşulu gerçekleştirmek mümkün olamadığından, barış süreci ilerletilemiyordu. Bu nedenle İsrail, şimdilik bu koşuldan vazgeçip doğrudan doğruya ikinci evrede ilerlemeyi tercih ediyor.
Dışişleri Bakanı Tzipi Livni, bu konudaki görüşlerini Haaretz Gazetesine şöyle açıkladı: " Hamasın Filistin hükümetinin başında olduğu bu günkü durumda Abbas, İsrail ile daimi bir anlaşma yapabilecek yetkin kişi değil. Ancak kendisiyle Yol Haritası Planının bazı bölümlerinin uygulanması hakkında anlaşmalara varabiliriz."
Ayrıca, Yol Haritası Planının ikinci evresinde, açıkça " geçici sınırlar içinde özerk bir Filistin devletinden" söz ediliyor. Bu geçici sınırlar içinde bulunan devlet, söz konusu plana göre "daimi bir İsrail- Filistin barış anlaşması"na yol açacaktır. Böylece taraflar, Batı Şerianın %90ı üzerinde anlaşarak, kalıcı bir barış anlaşmasına doğru önemli bir adım atmış olacaklar. İsrail, bu yönde düşünüyor. Ya Filistinliler? Daha doğrusu Mahmud Abbas ne düşünüyor? Zira Hamas, İsrail ile hiçbir anlaşmaya varmak istemiyor.
Mahmud Abbas, Hamasın iktidara gelmesinden önce geçici sınırlar içinde kurulacak bir devlete karşı çıkarak: " biz, geçici bir devlet üzerine değil, doğrudan doğruya iki devletin kalıcı sınırları üzerine müzakerelere başlayalım" demişti. Belli ki Abbas, Fransızların dediği gibi " İl nya que le provisoire qui dure" ( sadece geçici olan kalıcı olabilir) gerçeğinden tedirgin oluyor. Ama gerçekçi olmak gerekir. Bu günkü koşullar altında kalıcı sınırları belirlemek olanaksız. Geçici sınırlar üzerinde anlaşmak bir şartla daha kolay olabilir; bu sınırlar gerçekten geçici olursa.
İşte bunu kavrayan ABnin İsraildeki Elçisi Mark Otte, Abbasın endişelerini azaltmak üzere: " AB ve doğal olarak ABD şimdi varılacak olan geçici sınırların kalıcı sınırlara dönüşmeyeceği garantisini versinler" fikrini ortaya attı. Bakalım Abbas, İsrailin sağ kesimi özellikle Kadima Partisi bünyesinde bulunan sağcılar bu fikre ne diyecek?
Doğal olarak bu yeni plan, bir çok engelle karşılaşabilir, ama İsrail- Filistin çözümsüzlüğüne bir çare arayan hangi plan engellerle karşılaşmaz ki?
İlk bakışta bu yeni planın uygulanmasının olanaksız olmadığını söyleyebiliriz. Bu da iyimser olmak için küçük de olsa bir ışık yakıyor.
Çatışmalar kızıştı
Bu günlerde bir yandan Kassam Roketleri Sderot üzerine yağarken, diğer yandan Gazzenin plajlarında bir çok kişi hayatını kaybetti.
Yazıyı kaleme aldığım sırada İsrailli General Meir Kalifinin başkanlığında bir komite konuyla ilgili bulguları araştırarak savunma bakanlığına bu gece bir rapor sunacak. Bu nedenle henüz bu konuyla ilgili spekülasyon yapmak istemiyorum. Bilindiği gibi İsrail ordusu tarafından yapılan araştırmalar, genelde şüpheyle karşılanıyor ve eleştirilere maruz kalıyor. Ama gerçek şu ki; bazı delilleri de göz ardı edemeyiz. Konuyla ilgili bir çok soru işareti var.
Geçtiğimiz Cuma günü yaşananları açıklayacak bulgulara, önümüzdeki hafta yer vermeye çalışacağım. Bu korkunç olayın sebebi her ne olursa olsun, İsrailliler ve Filistinliler tekrarlanmasına engel olmak için ellerinden geleni yapmalılar.