Kahkaha aynalari

Avram VENTURA Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Şimdi de mutlaka vardır, sanırım ben onlardan çok uzak kaldım. Nedense çocukluğumda gittiğim lunaparklarda yer alan Kahkaha Aynalarını anımsıyorum. Farklı yapılardaki bu aynalar, bedenimizi öyle şekillerde gösterirdi ki, karşısına geçip baktıkça, halimize gülerdik: Kiminde aşırı şişman görünürdük, kiminde ince uzun, kiminde kısacık boylu, kiminde çarpık... Aynanın türlü şekilde bedenimizi çarpıtması yetmez, onlara bakarken yüz anlatımlarımızı, duruşumuzu değiştirir, bu arada kendimize güldüğümüz kadar, birlikte olduğumuz arkadaşlara takılarak ödediğimiz paranın karşılığını almaya çalışırdık.
Uzun zaman oluyor bu aynaları görmeyeli. Gerçi onlara yolum düşse, bunlar için para verip kendime güler miyim, o ayrı bir konu; ama gençliğimde, hiçbir şey düşünmeden, gülünçlüğüme sakınmadan bakar, çarpık görüntülerimle eğlenebilirdim. Belirli bir yaşın üstünde kimselerin o koridorlarda neden olmadığını, ancak şimdi anlayabiliyorum. Kendimize gülmenin de bir yaşı olabilir mi?..
Düz aynalara gelince...
Onlardan, herkes gibi hiçbir şekilde uzak kalamıyorum. Her sabah yüzümü yıkadığım, sakal traşı olduğum andan başlayarak, gün boyu aynalarla yakınlığım sürüyor. Süslenmek anlamında olmasa da, banyomu kuşatan, tüm lavabo ve dekorasyonlarda yer alan her tür aynadan kaçınmam olanaksız. Ne yana dönsem bir bakışımı yakalıyor, zaman zaman da sorguluyorlar.
Abdülkadir Budak, Aynam Benim şiirinin ilk bölümünde şöyle diyor:
"Yitip giden bir şeyleri usulca anımsatan / Sakal traşı olurken baktığım ayna / Kravatımı bağlarken sabah işe gitmeden / Akşam iş dönüşü baktığım ayna / Geçenlerde beni sarsan güzel bir söz söyledi / ‘Kördür alışkanlığın gözleri’ dedi"
Zamanlarının büyük bir çoğunluğunu aynaların karşısında geçirenlerin umudu, onlar kendilerini nasıl görüyorlarsa, başkalarının da onları aynı gözle görmeleridir, sanırım. Ne yazık ki aynaya bakan kadar, aynadan bize bakan yine kendi gözlerimiz!
Hilmi Yavuz’dan da iki dize okusak mı?..
"biz Aşk’ız...-kendimize! Ve o aynaydı bunca
Bencil! sâdece kendini gösteriyor... -bakınca!.."
Bu yakın ilişkime karşın, bunların, kahkaha aynalarından en önemli farkları şu: Hüzünlenmeme, düşünmeme etmen olmalarına karşın, bu güne değin bu aynalara bakıp da güldüğümü hiç anımsamıyorum. Hoş, karşılarına geçip bilinçdışı gülmeye başlasam, gören aklımdan kuşku duymaz mı?
Şu sözcükler geliyor dilimin ucuna:
Güldüren aynalardan, düşündüren aynalara...
Biri beni şekilden şekle sokarken, diğeri ise dile getirmeye olsun korktuğum kimi gerçekleri yüzüme vurup, hiç sakınmadan sorgulayabiliyor...
Düşündürüyor...
Ama uzun yıllardır, bir aynanın karşısına geçip gülmüyorum!