Bazı kavramların doğru ve yararlı olduğunu bilirsiniz. Ama gene de insanların sabahın bir vakti kalkıp yürüyüş yapmaktan ne zevk aldıklarını bir türlü anlayamazsınız. Anlayamamama karşın, her akşam, eşime, bu sabah kimlerle karşılaştın diye sormaktan da vazgeçemiyorum. Zira Büyükadada sabah yürüyüşü yapan sporseverler birbirlerini selamlayıp, geçerken, zaman içerisinde tanış oldular.
Gene bir sabah yürüyüşünde Oral Çalışlar eşime: Haftaya buluşuyoruz, Tilda Hanıma iletin demiş. Çok sevindim. O. Çalışlar, geçtiğimiz yaz, mükemmel bir organizasyonla Adalı gazetecileri Su Sporları Kulübünde bir araya getirmiş, katılan herkes bunun gelenekselleşmesini istemişti.
Oral Bey, sözünü tuttu. Bu yaz da herkesi tek tek arayıp biraraya getirdi. Gerçi, herkes hazıra konmayı sever ama, Çalışların insanları rahat ettiren doğal bir ev sahibi yeteneği olduğunu da söylemeliyim.
* * *
Böylelikle geçtiğimiz hafta içinde balıktan anlayan her Adalının uğrak yeri olan Lidoda Sait Beyin -bize- ayırdığı genişçe bir alanda masaya dağıldık. Çok farklı yaş gruplarının bir arada oluşu ayrı bir renklilikti. Necmi Tanyolaçın genç meslekdaşı, Kınalıdan koşa koşa gelen, geçmiş dönem Spor Yazarları Derneği Başkanı ve halen Spor Eleştirmeni Onur Belgeye takılması kahkahalarla devam etti.
Necmi Tanyolaçın eşi Nilüfer Tanyolaç, hak/hukuk anlayışında ödün vermeyen eski Adalı bir hanımefendi; sohbetine doyamadım.
Bu senenin Adaya taşınan sürpriz transferleri ise Elif Şafak ve Referans Gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni olan eşi Eyüp Candı.
Diğer gazetecilerden ise, Burgazadadan Etyen Mahçupyan, Kınalıadadan Hırant Dink ve ve Rakela Dink Büyükadadan Altan Öymen ve Eşi; İpek Çalışlar; Nuriye Akman; Nadire Mater ve eşi Tayfun ilk aklıma gelenler. Tüm arkadaşları birarada görmek istiyorsanız, Adalının gelecek sayısını alın.
Beşiktaş maçı için koşarak İnönü Stadyumunda giden Rıdvan Akarın yanısıra Meri ve Robert Schild Bozcaadada olduklarından katılamadılar.
* * *
Lidoda, siyaset mizah gibi havada uçuştu. Minik minik gazete kulisleri yapıldı. Ama kimseyi kırmadan, incitmeden.
O gece kadehler birkaç kez kalktı. En anlamlısı ise, kitapları çok satanlar arasında olan iki kadın yazar: İpek Çalışlar ve hem kitabı, hem de bebek bekleyen anne adayı Elif Şafak içindi.
Doğrusu gecenin tatlı geçmesinde, her zamanki gibi bembeyaz giysisiyle Ahçıbaşı Abidin Ustanın da payı büyüktü.
* * *
Mutlu/mesut eve döndükten sonra oluşan sorulara yanıtlar aradım. Günlük gazetelerde yazan bir köşe yazarıyla, haftalık yayınlanan bir cemaat gazetesinde yazan bir köşe yazarı, farklı kulvarlara rağmen, aynı oranda başarılı olabilir miydi? Aslında bu soruyu kendime soruyordum. Hiçbir zaman yüksek tirajlı gazetelerin bir kadın yazarı olmayacağım. Zira hedefim o değil; sadece kendimi aşmak için savaş verebilirim. Amaa, İpek Çalışlar gibi bir roman yazarı olmayı da çok isterim. Bir ucundan başlayabilsem..
* * *
Bugün ve gelecekte, Şalomda yazan tüm gençlere dileğim; hedefiniz neyse, oraya koşun. Ama asla başkasının kötü bir kopyası olmayın.