İsrailin tepkisi
İsrailde hiç kimse İngiltere Başbakanı Tony Blairin dostluğundan ve iyi niyetinden şüphe duymuyor. Ancak Blair, hem İsraili hem de Filistinlileri tatmin edebilecek bir çözüm bulabilir mi? Bunun çok zor olmasının nedeni son aylarda bölgede yaşanan gelişmeler.
Bilindiği gibi Kadima Partisi seçime giderken bir program yapmıştı; İsrail gerektiğinde tek yönlü olarak Kuzey Batı Şerianın büyük bir kısmını tahliye edecek, bir çok köy ve kasabayı boşaltacak ve inşa ettiği Güvenlik Duvarının arkasına çekilecekti.
Bu program bir çok imkan yaratabilirdi. Ancak İsrailliler, bundan 6 yıl önce Lübnandan ve bir yıl önce Gazzeden tek yönlü çekilmelerinden sonra düş kırıklığına uğradılar.
Filistinliler, Gazzenin ekonomik ve sosyal sorunlarını çözmek yerine Kassam Roketleri üretip, Sderot kentine ve etrafındaki kibutzlara saldırılar düzenlemeyi ve birbirleriyle dalaşmayı tercih ettiler.
Güney Lübnanda ise; İsrailin umut ettiği gibi kontrolü Lübnan ordusu ele geçiremedi, bu görev Hizbullaha verildi. Hizbullah da İsraile karşı bu süreci savaş hazırlığıyla geçirdi. Sonuç ortada
Durum böyle olunca, İsrail kamuoyu yeni bir tekyönlü çekilmeye karşı çıktı. Olmert programında açıkladığı kısmi çekilmenin artık uygulanamayacağını açıkça ifade etti. Başbakan Yardımcısı Şimon Peres ise, yeni bir çekilmeden söz etmek için en az 10 yılın geçmesi gerektiğini söyledi. O zamana dek İsrail, yeni yerleşim merkezleri kurmayacak, ama elinde kalmasını istediği büyük yerleşim birimlerinde inşaatlara devam edecek. Böylece ABDlilerin tüm protestolarına karşın, Kudüs yakınındaki iki büyük yerleşimde 700 dairenin inşa edileceği ilan edildi.
Ayrıca Olmert koalisyonu sağa doğru genişletmeyi düşünüyor. Oysa sağcılar hiçbir topraktan vazgeçmek istemiyorlar. Bu hava içinde İsrailin çekilmesini içeren bir program bu günlerde kolay kolay kabul edilemez. İsrailde bu hava yaşanırken, bir yandan Suudi Arabistan ve Ürdün Kralı, diğer yandan kurulmakta olan yeni El Fetih ve Hamas Ulusal Birlik hükümeti böyle bir programdan söz ediyor. Bu gibi planlarda İsrailin 1967 sınırına dönmesi öngörülüyor. Suudi Arabistanın programı, bundan iki yıl önce İsrail halkının %41 tarafından önerilmişti. Ancak Lübnan Savaşının yarattığı şokun atlatılmasından sonra, ortaya atılan tüm programların ciddi bir şekilde incelenmesi mümkün olacak.
Filistin Ulusal Birlik Hükümeti
İsrail basını bu salı günü şimdi kurulmakta olan Filistin Ulusal Birlik hükümetine geniş yer verdi.
Haberlerde Hamas kuşkusuz bazı ödünlerde bulunacak deniliyor, ama bu ödünler yeterli mi? onların sayesinde ambargolar tamamen kaldırılacak mı? İsrail- Filistin diplomatik görüşmeleri başlayacak mı? bunu söylemek için henüz çok erken.
Bilindiği gibi Hamas üç koşulu kabul etmek zorunda: İsraili tanımalı; şiddetten vazgeçmeli ve imzalanan İsrail- Filistin anlaşmalarını kabul etmeli.
Oysa Hamas bu üç koşulu tümüyle kabul etmedi. Örneğin İsraili tanımıyor, ancak : bölgemizde mevcut olan siyasi gerçeği tanıyoruz ifadesini kullanıyor. Bu ifade kuşkusuz bir olumlu bir gelişme ama yeterli değil.
Şiddet konusuna gelince, İsraile karşı saldırılara son vereceğini, Kassam Roketleri atmayacağını açıklarken, Batı Şeriada İsraile karşı saldırılarına devam etme hakkını korumak istiyor.
İsrail- Filistin arasında geçmişte imzalanan anlaşmalara gelince, Hamas sadece FÖY çıkarlarına hizmet eden anlaşmaları kabul edecek. Böyle şartlı bir kabul tabi ki yeterli değil.
Filistinliler Gilad Şalitin serbest bırakılması karşılığında bir çok Filistinli tutuklunun, Hamas parlamento üyelerinin ve hükümet üyelerinin özgürlüğüne kavuşturulmasını istiyor. Zaten İsrail bu kişileri olası bir takas amacıyla tutuklamıştı. Üç gün içinde üç Filistinli bakanın ve 18 parlamento üyesinin serbest bırakılabileceği açıklandı.
Yorumculara göre Hamas böyle bir anlaşmayı, ambargonun kaldırılması ve kamuoyu yoklamalarında ortaya çıkan düşüşünü durdurmak için kabul ediyor.
Herzliada teröre karşı konferans
11 Eylül günü Herzliada terör karşıtı uluslar arası bir konferans düzenlendi. ABDdeki terör saldırısından beri aynı tarihte ve aynı yerde birkaç yıldır düzenlenen bu konferans tüm dünyada büyük önem kazandı. Bu yıl kırk ülkeden konuyla ilgili uzmanlar konferansa katıldı.
Uluslar arası terörizme karşı mücadelenin durumunu özetlemek istersek, motivasyon açısından başarılı olunduğu söylenemez. Tam aksine Batı Şeriada büyüyüp orada eğitim gören gençlerin radikal uçlara doğru kaydığını görüyoruz. Bu gerçeğe karşı, bir takım ekonomik ve sosyopsikolojik önemler almak gerekir.
Terör saldırılarını önlemede önemli bir ilerleme kaydedildi. Güvenlik birimleri arasındaki işbirliği iyi sonuçlar verdi.