Gazetecilik şansım yaver gitti, küçük bir ameliyat sonucu süregelen nekahat dönemim İsrail politikasında önemli gelişmelerin yaşandığı günde sona erdi.
İsrail Başbakanı Ehud Olmert bir imkansızı başararak, birbirinden çok farklı görüşlere sahip solcu İşçi Partisi ile çoğunluğu Rus mültecilerinin oluşturduğu aşırı sağcı İsrael Beitenu (Evimiz İsrail Partisini) aynı hükümette işbirliği yapmaya ikna etti. İsrael Beitenu Partisinin kurucusu ve başkanı olan Avigdor Lieberman çok yetenekli ve programlı bir kişi.Ama bunun yanısıra birçok konuda özellikle Filistinlilerin de dikkatini çeken ırkçı söylemlere sahip.
Liebermanın görevi
Bu günlerde Olmert 120 üyelik mecliste, 78 gibi bir çoğunluğa sahip ve gözlemcilere göre en az bir yıl daha iktidarda kalacak. Bu da İsrail gündemi için uzunca bir süre oluyor. Lieberman yeni koalisyona Başbakan yardımcılığı ve Stratejik Tehditlerden Sorumlu Bakan görevine getirmesi şartı ile katılmayı kabul etti. Lieberman, kendisi için yaratılan bu görevde en çok İrandan gelebilecek stratejik tehlikelerin üstünde duracak.
Bu görev oldukça önemli görünüyor.Ama gerçekten önemli mi?
İran tehlikesi askeri bir sorun ve buna ya ordu müdahele eder ya da diplomatik çareler aranır. Gerek Savunma Bakanı Amir Peretz, gerekse Dışişleri Bakanı Tsipi Livni, Liebermanın bu konuda müdahelesine izin vermeyeceklerini belirttiler.
Bu şartlarda Liebermanın görevi ne olacak? Belki işbirliği ve stratejik konularda bilgi alışverişi olabilecek.
Bundan 5 yıl önce hükümette bakan olarak görev alan Lieberman, Tahranın bombalanması gerektiğini ileri sürmüştü. Onun bu sözlerini hatırlayanlar özellikle The New York Times Liebermanı bu olumsuz düşüncelerinden ötürü tehlikeli olarak nitelendiriyorlar.
Lieberman ise son 5 yılda durumun değiştiğini, artık İsrailin güç gösterisine kalkışmadan önce beklemesi gerektiğini söylüyor. Ama aynı zamanda Olmertin İsrailin İran nükleer güce sahip olana kadar bekleme lüksüne sahip değil sözlerini de onaylıyor.
Herkes tarafından Maraton Adam diye adlandırılan Liebermanın, değişik öneriler getireceği bekleniyor. Hedefi ileride başbakanlık koltuğuna oturmak olan İsrael Beitenu partisi lideri ilk adımı kendisine verilen görevle atmış oldu.
Geçmişte Lieberman, Netanyahunun başkanlık yolundaki ilk zaferini almasında önemli rol oynamıştı. Ama bu günlerde Netanyahu ile arası açıldı. Niyeti Likud Partisini zayıflatarak, kendi partisinin güçlenmesini sağlamak. Bu nedenle Olmert hükümetinin ömrünü uzatmak için elinden geleni yapıyor.
İşçi Partisi risk alamadı
Bütün bunlar Olmertin Lieberman ile koalisyon yapma amacını açıklıyor. Aynı zamanda İşçi Partisinin de lehte oy kullanmasının nedeni hükümetin düşmesi ve yeniden seçimlere gitme riskini göze alamayışı. İşçi Partisinde sadece bir kişi ideolojik nedenlerden ötürü Lieberman gibi ırkçı düşüncelere sahip biri ile aynı mecliste yer almayı reddetti. Bu nedenle Ofir Pines-Paz Kültür ve Spor Bakanlığı görevinden istifa etti. Böylece Pines-Paz hükümetin önemli kararlar alan prestijli güvenlik kabinesi üyeliğini de terketmiş oldu. Amir Peretze şiddetli eleştiriler yönelten Ofir Pines-Paz , Mayıs 2007de gerçekleşecek İşçi Partisi başkanlığı seçimlerine adaylığını koyacağını söyleyerek meydan okudu.
Pines-Paz, partinin genç üyeleri arasında oldukça pöpüler bir kişilik ama Peretzi yenebilecek şansa sahip mi? bunu şimdiden söylemek mümkün değil. Zaten Peretze karşı adaylığını koyacak tek kişi o olmayacak. Halihazırda emekli Amiral ve Şin-Bet üyesi, aynı zamanda hararetli bir barış eylemcisi olan Ami Ayalon, ayrıca Ben Gurion Üniversitesinde başarılı ekonomist Braverman diğer başkan adayları. Tabii Mayıs 2007ye kadar her şey değişebilir.
İsrail politikasında, vekillerin makamlarına sıkı sıkıya sarıldıkları bir ortamda sadece ideolojik nedenlerle bir bakanın istifa edişi çok ender görülen bir olay.
Aynı gün Devlet Başkanı Moşe Katsav Yargıtayın kararını reddederek, görevinden istifa etmedi. Katsav Yargıtayın kendisine ne yapması gerektiğini söyleme hakkına sahip olmadığını iddia ederek, kararlarını kabul etmedi. Görünen şu ki kanun da onun lehinde.
Yitshak Rabinin ölüm yıldönümüne rast gelen bugünlerde Rabinin katili Yigal Amirin eşi ile görüşmesine izni verildi. Hapiste evlenen Amirin, çocuk sahibi olabileceği açıklandı. Kısa vadede Amire merhamet gösterilip serbest bırakılması olasılığının da gündeme getirilebileceği endişesi var. Ona ömür boyu hapis cezası verilirken bir gün affedilebileceği akla gelmedi çünkü İsrail yasalarına göre böyle bir hak yok. Anlaşılıyor ki İsrailliler, İsrail - Filistin ilişkilerinin kilitlenmesine neden olan bu politik cinayetin sonuçlarının ciddiyetinin farkında değil.
Komisyon sorumluları araştırıyor
İsrail- Filistin ilişkilerinden bahsedilirken Olmert, Knessette Savunma ve Dışişleri komisyonlarında yaptığı konuşmada durumun böyle çözülmez hale gelişinin nedeni İsrail değil, Filistin teröristlerinin durmak bilmeyen çatışmalarıdır dedi. Son bir ay içinde 300 teröristin öldüğünü belirten Olmert, sınırı açacağını ve durumu düzeltmek için başka adımlar da atacağını açıkladı. Ama aynı zamanda silahların kaçakçılığının engellenmesi için gerekli girişimlerde bulunulacağını söyledi.
Öte yandan Gilad Şalitin birçok Filistinli tutuklunun serbest bırakılması şartı ile iadesi doğrultusunda çabalar devam ediyor.
ABD, Mahmut Abbasın başkanlığını desteklerken; Suriyeyi, Lübnana müdahale ve Hizbullahı destekleme konusunda uyarıyor. Bu da İsrail halkını Lübnan Savaşı hakkında düşünmeye yönlendiriyor. Savaşta yapılan hataların sorumlusunun henüz kimler olduğu belli değil. Belki Genelkurmay başkanı olabilir, ama kendisi suçlamaları ve sorumluluğu kabul etmiyor. Winograd Soruşturma Komisyonu gizlilikle çalışarak önümüzdeki günlerde sorumluların kimler olduğunu açıkça ortaya koyabilecek.