Tek bir konu üzerinde yazmak pek tarzım değil. Bu hafta köşe yazımı yazmadan evvel çok düşündüm. Neyle neyi bağlayabilirim..
Yapamadım.
Çok geç tanıdığım ve dolayısıyla yeterince feyz alamadığım Hanri Yaşovadan söz ederken yanına başka bir konu bağdaştıramazdım. Yaşova ile tanışıklığımızı, sinemada verilen
on dakika araya benzetirim. O kısa zaman diliminde neler neler yapılır. Ya hemen büfeye uzanırsınız, ya birkaç tanıdığa rastlar, ayak üstü sohbete dalarsınız, ya da eğer tiryaki iseniz, sigaranızı içmek için belli bir köşede nikotin grubu ile yoğunlaşırsınız. Yaşova ile hem sigara içer, hem sohbet eder, hem de kahkahalar atarak filmin ikinci yarısına yetişmeyi hep başarırdık. Belki komik ama, ilerleyen zamanlarda da, dostluğumuz hep
on dakikalara sığdı. Çok sık olmasa da Şaloma geldiğinde, rica minnet bir kahve içer, söyleyeceğini söyler, sonra da: İşiniz vardır, engel olmayalım derdi.
Ustaca kullandığı mizah anlayışı,
Hanri Yaşovaya güven duymam için yeterli bir etkendi.
Yaşova, Judeo-Espanyol sayfamızda kaleme aldığı makalelerde de kendini yansıtırdı. Yazı yazmayı da hobi olarak yaptığı için, disiplinlerarası çalışmaz, ve keyfi zamanlamayı yeğlerdi. Keşke sıkıştırsaydım, şimdi elimde daha çok malzeme olurdu. Güncel bir konuyu en filozof şekilde irdelemek meziyetlerinden biriydi. Hanri Yaşovayı -siz- diye hitap etmekten vazgeçirmem kolay olmadı.
Genç kızlık soyadımı öğrendiğinde kahkahalarla, babamla olan bir-iki anısını dile getirmişti. Bu konuşmaları da Adada elde bisikletle yürürken yaptık.
Kumsalda oturup kayığı, balığı ve rakıyı sevmeyen insan azdır. Hanri Yaşova üçünden de bol bol nasibini aldı. Hem de hep yanında sevdikleriyle paylaşarak. Ya ailesi, ya dostlarıyla.
Bildiğim kadar, en sevdiği yemek, güzel bir sohbet eşliğinde yenilendi.
***
Yazıma on dakika ara ile başlamıştım. Film, herkese nasip olmayan bir hümanist ile yaşanan sevgi dolu günler ve kulaklarda Hanri Yaşovanın kahkahası ile devam ediyor.
* * *
Yakın arkadaşı Albert Kazezden ödünç aldığım
1948 İstanbul Amerikan Koleji -ki o dönemde üniversite dengiydi- Mezuniyet Yıllığında Hanri Yaşova için yazılanlardan birkaç cümle iletmek istiyorum.
Hayat felsefesi: Yaşam, herkesin üzerine mümkün olduğunca çok mutlu sözcük sığdırması gereken beyaz bir sayfadır..
Sevdikleri: Gülmek ve ıslık çalmak, güvenilir bir dost, iyi bir içki ve tabii ki güzel kızlar.
Sevmedikleri: Karamsar insanlar...
* * *
İnsanlar çok değişmiyor; kolay kolay da unutulmuyor. Hele bir hümanist hiç...