İsrailliler bu hafta iki gelişmeyi kaygıyla izlediler: Nasrallahın Lübnan halkını hükümeti protestoya çağırması ve İsrail- Filistin ateşkesinin hassas durumu.
İsrail, Sinyora hükümetine elinden geldiği kadar yardım etmek istiyordu. Ancak herkes nasıl olursa olsun bu yardımın Sinyora hükümetine yarardan çok zarar getireceğinin de bilincinde. Bunun için İsrail Lübnanda yaşananları izlemekten başka bir şey yapacak durumda değil. Oysa Hizbullah planları uygularsa , son Lübnan Savaşından sonra yapılan anlaşmalar uygulanamayacak ve Lübnan İranın kontrolünde bir ülke olacak. Bu olasılık İsrail için bir felaket olarak niteleniyor.
Böyle bir gelişme kısa bir sürede olmayabilir, çünkü bu günkü bunalım bir uzlaşma ile bitebilir. Bu uzlaşmadan Hizbullah bu güne oranla daha güçlü çıkacak. Bu da İranın Lübnanı kontrolü yolunda yeni bir adım olacak. Lübnandaki Şiilerin ve İranın zamanı var, zira demografi onların lehine.
Lubraninin İran analizi
Bu hafta Haaretz gazetesinde çıkan bir söyleşi İsrailde bir çok kişinin gözlerinin açılmasına neden oldu. Seksen yaşına rağmen hala Savunma Bakanın özel danışması olan Uri Lubrani, İsrailde Şii sorunlarıyla ilgili bir teşkilatın başında, İran ve Şiiler hakkında da uzman. Şaron döneminde 6,5 yıl İsrailin Tahrandaki temsilcisiydi ve bu güne dek Şiiler ve İranla ilgili çalışmalarını sürdürdü. Lubraninin İranlılar hakkında, dikkat çekici ve ürkütücü görüşleri var.
Haaretzdeki yazıda Lubrani: İrandaki uzun kalışım süresince İranlıları daha iyi anlamayı öğrendim. Bir filin sabrına sahipler. Halı dokuyan bir ulus, bir halı dokumak bir yıl alır. Aynı zamanda üç hamle ötesini görebilen iyi birer satranç oyuncusudurlar. Araplar ve Yahudiler gibi, bir an önce tatmin edici sonuçlar almak için sabırsız davranış içinde değiller. Birinci Lübnan Savaşında bile ne kadar kararlı bir tutuma sahip olduklarını görmüştüm.O sırada Lübnanda bir İslam Cumhuriyetinin kurulması çabasındaydılar ve hala bunun gerçekleşmesini görmek için bekleyecek sabra sahipler.Bana göre de başarmak üzereler ve Lübnanın demografik yapısı onlara destek oluyor dedi.
İran rejimini durdurmak için alınacak önlem yok mu? İsrail Savunma Güçlerinin İranın önümüzdeki on yıl içinde nükleer bomba yapabileceğine inandığı bu dönemde ABDnin İrandan önce davranmaya niyeti yok. Lubraninin bu konuda başka bir önerisi var:
Dünyanın, propaganda, psikolojik savaş, rejim karşıtı kuruluşlara maddi yardım gibi elindeki her yöntemi kullanarak İran rejimini değiştirmek üzere harekete geçmesi lazım. Halihazırda İran dışında yaşayan ve rejimin değişmesini arzulayan 4 milyon kişi olduğu gibi İranda yaşayan birçok kişi de aynı fikirde. İranda bir yandan petrolden kaynaklanan büyük zenginlik varken, öte yandan da hayret edilecek boyutta fakirlik, büyük oranlarda işsizlik ve %20lere tırmanan enflasyon yaşanıyor. İran toplumu her ne kadar dinine derinden bağlılık yaşasa da, dinin üzerlerinde baskı kurmasından yana değil. Özetleyecek olursak İranda değişim zamanı gelmiştir ve içerde gösterilen çabayı somut bir şekilde desteklemek gerekmektedir. Fakat sürdürülecek bu kampanyada İsrail mutlaka arka planda kalmalıdır. Her ne olursa olsun İranın nükleer bomba elde etmesini önlemek için tek çözümün askeri bir müdahale olmadığını düşünüyorum.Unutmamalıyız ki böyle bir karar İranlıları birleştirir.Oysa biz tam tersinin olması çabasındayız diyor.
Ateşkes ne durumda
Geçtiğimiz hafta Gazze bölgesinde İsrail- Filistin arasında bir ateşkes anlaşmasına varıldığını gördük. Bu anlaşmanın adım adım bir çok olumlu sonuca yol açacağı umut ediliyordu. Öyle ki eninde sonunda Olmert ile Mahmud Abbas arasında İsrailin komşusu olacak bir Filistin Devletinin kurulmasına yönelik konuşmalar başlayacaktı.
Ancak bu umutlar hala gerçekleşmedi ve ateşkes Gazze bölgesinden başlayarak bütün Batı Şeriada uygulanamadı. Bazı Filistin örgütleri memnuniyetsizliklerinin ifadesi olarak , her gün birkaç Kassam roketini Sderota ve civarına atıyorlar. Bu salı sabahına kadar, atılan 17 Kassam roketi can kaybına ve hasara neden olmadı.
İsrail güvenlik güçleri ateşkesin Batı Şeriada uygulanamamasının nedenini şöyle açıklıyorlar: Nablus, Cenin ve Tul Karem gibi Batı Şeria kentlerinde faal olan bazı radikal örgütler var ve intihar saldırıları hazırlığındalar. İsrail baskı uygulasaydı, tutuklamalar yapsaydı, ölü ve yaralanmalara neden olan çatışmalar yaşanacaktı.
Bu nedenle Batı Şeriada tam bir ateşkes uygulanamıyor. Olmert, Dışişleri Bakanı Tsipi Livninin desteği ile Batı Şeriada ılımlı ve ölçülü bir politika uyguluyor. Gazze bölgesinden bir hafta içinde 17 Kassam roketi atılmasına İsrail hiçbir tepki vermedi. Netanyahu ve diğer sağ kesim politikacılarının eleştirilerine Olmert, şu yanıtı verdi: Kasım ayına oranla, atılan roket sayısında %90lık bir azalma var. Bu çok önemli bir gelişme. Misilleme olarak ateş açsaydık ne olacaktı? Roketlerin atılmasını engelleyebilir miydik? Deneyim aksini gösteriyor. Bu nedenle roketlere tepki göstermeme kararı aldık. Bu karar, atılan roketlerin sayısını giderek azaltacak.
Zaten tam bir ateşkese varmak için, FÖYde Ulusal Birlik Hükümetinin kurulması, tutukluların özgür bırakılması gibi bir çok koşulların yerine getirilmesi gerekiyor. Şimdilik bundan çok uzağız, azla yetinmek zorundayız.
İsrail ekonomisinde gelişmeler
Uzun seneler İsrailliler ordularından gurur duyarlarken ekonomik durumlarını hep eleştirirlerdi. Oysa günümüzde tam tersi yaşanıyor.
Günümüzde İsrail halkı özellikle Baş Denetçi tarafından yayınlanan rapordan sonra orduyu eleştiriyor. Rapora göre ordudaki yüksek rütbeli subayların performansının istenilen seviyede olmamasının nedeni kötü eğitim verilmesi. Albay ve daha yüksek rütbeli subayların savaş yönetimi ile ilgili yüksek seviyedeki kursları geçemediği, söz konusu subayların iş idaresi konusundaki kurslara gitmeyi tercih ettikleri açıklandı.
Belki de Lübnan Savaşına rağmen, ekonomi alanındaki bu ilgi sonucu İsrail ekonomisi yıl sonuna geldiğimiz bu günlerde şaşırtıcı sonuçlar gösteriyor. Şekel son derece kuvvet kazandı ve bundan 3 sene önce 5 şekel olan 1 dolar günümüzde sadece 4,23 şekel ediyor. Ama en şaşırtıcı olanı İsrail tarihinde ilk kez bütçe artı gösteriyor. Mal ve hizmet ihracatı 1,5 milyar Doları aştı. İsraildeki yatırımlar 20 milyar Doları geçmiş durumda. Lübnan Savaşı bitiminden bu yana İsrail borsası %23 artış gösterdi. Her ne kadar işsiz oranı hala %8,3 gibi yüksek bir rakam ise de %10,7 olan 3 sene öncesine göre düşüş gösterdi.Birçok ekonomiste göre böyle bir gelişmenin nedeni ekonomide yapılan reformlar ve liberal ekonomi uygulamasıdır.
Sinirlioğlu İsrailden ayrılıyor
4,5 yıllık görev süresini tamamlayan Türkiyenin İsrail Büyükelçisi Feridun Sinirlioğlu, bu hafta Perşembe akşamı Kfar Shmaryahudaki konutunda İsrailde kazandığı dostlarına veda edecek.
Büyükelçi Sinirlioğlu, zaman zaman zor dönemlerde ülkesini İsrailde başarıyla temsil etti. Kendisinin görevde bulunduğu süreçte iki ülkede de iktidarlar değişti, bazı anlaşmazlıklar yaşandı. Ama öyle görünüyor ki, tüm güçlüklere çözümler bulundu ve iki devletin ilişkileri daha da pekiştirildi.
Bu sonuçta Sinirlioğlunun kuşkusuz önemli bir rolü var. Deneyimli bir diplomat olan Büyükelçi, sıcak kişiliğiyle kendini sevdirdi.
Ayrıca Şalom Gazetesinin sadık bir okuru olan Büyükelçi Sinirlioğlu gazeteyi okurken çok şey öğreniyorum diyor.