Teknoloji ve biz?

Pınar DERKAZEZ Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Time dergisi, her sene sonunda olduğu gibi, senenin en yaratıcı ve teknolojik ürün ve servislerini seçti.  Listenin içinde yaşantımıza yenilik katabilecek çeşitli ürünler ve buluşlar var.  Fakat, neredeyse hemen hepsi mevcut ürünlerin ve fikirlerin kapsamlarını genişleten veya bunları değişik formatlarda sunan ürünler oldu.  15 sene önce cep telefonu, ve yaklaşık 3 sene önce iPod’un yarattığı etkiye ulaşabilen, rakip firmalara “bizim de yapmamız lazım” dedirten senenin tek buluşu YouTube gibi gözüküyor. 
Yine de Time dergisi, 2006’yı buluşlar ve teknolojik gelişmeler alanında uzun senelerden sonra çok iyi bir yıl olarak ilan etti. Çeşitli alanlarda teknolojinin ucuzlaması ve yaygınlaşması ile yeni ürün ve servisler ortaya çıktı.  Örneğin, dijital kameralar son 7 senedir hayatımızda yer alıyor.  Ancak, YouTube 7 sene önce ortaya çıksaydı, bu kadar popüler olmasına hem internet teknolojisi hem de kullanıcı sayısı bakımından imkan olmayacaktı. 
Bir diğer örnek, dijital fotoğraf makinaları ile taşınabilir RAM gibi dosya depolama araçlarının yaygınlaşmasıdır.  Böylelikle fotoğraf dükkanlarının yerini artık cep telefonundan veya CD’den anında baskı yapabilen makinalar almaya başladı.  Fotoğrafçılar, teknolojiden pek anlamayan orta yaş ve üzeri kişilere RAM’den CD’ye kopyalama veya baskı alma gibi temel hizmetleri vermeye çalışıyorlar.  Genç kesim ise kendi işini kendisi hallediyor.
* * *
Geçmişten günümüze teknolojik bir yolculuk yapalım. İlk bilgisayarım olan Sinclair Spectrum ile 8 yaşımda tanıştığımda sahte karne hazırlamak dışında pek birşey yapamıyordum.  Sahte karne hazırlarken bir yazıcıya ihtiyacım olması gibi küçük bir detayı unutmam dışında çok iyi bir tasarım yaratmıştım.  Sinclair kullanan arkadaşım ile tanesi 1000 dolar civarında olan modem satın alıp chat yapabileceğimizin planlarını kuruyorduk.  Ancak, bu fikir ailelerimizden çok rağbet göremedi ve chat yapabilmek için 10 seneden fazla beklemek zorunda kaldık.  O senelerde halen unutulmayan efsaneler olan Amiga ve Commodore 64 oyunları her çocuğun hayallerini süslerdi. 
Aksesuarlarda ise ilkokul yıllarının kronometreli ve araba yarışı oyunlu Casio saatlerin yerini, her sene değiştirilen Swatch saatler almıştı.  İş hayatına atıldığımda ise ilk cep telefonumu almıştım.  Bu günden sonra yanımda taşımam gereken aksesuar sayısı hızla artışa geçti.  Cep telefonuna ek olarak iPod, PDA ve blackberry, seyahat sırasında ise dijital kamera. 
Yeni teknolojiler sayesinde bu cihaz çeşitliliği hızla azalacak. Örneğin, çok sevdiğim iPod’um pek yakında yerini aynı özelliklere sahip yeni cep telefonuna bırakacak ve evimizin kullanılmayan teknolojiler müzesinde yerini alacak.  Bu müzenin bir sonraki adayı ise dijital fotoğram makinem.  Teknolojideki değişim hızı sebebi ile müzeye yaptığım katkı sıklığı her 3 seneden 1 seneye inmeye başladı.   
Son ihtiyacım, Türkiye’de yaşayan bizler için önümüzdeki bir sene içinde kullanımı çok sınırlı olacak GPS sistemi.  Türkiye’de şehirlerin yollarındaki değişme hızına teknoloji yetişemediğinden dolayı GPS sistemleri henüz yaşantımıza giremedi.  Fakat, dünyanın büyük şehirlerinin neredeyse tamamını kapsamaya başlayan GPS’ler artık arabalardan sonra ceplere de girmeye başlıyor.  Örneğin, seyahat sırasında harita ve şehir kitapları taşımak yerine bu bilgileri içinde bulunduracak ve yön bilgisini de verebilecek küçük GPS cihazları olabilecek.
* * *
Tüm bu cihazlar yüksek ihtimalle 1DŽ sene içinde tek bir cihazın içinde sunulmaya başlanacağından satın almadan önce biraz beklemekte fayda var.  Tek bir cep telefonu içinde PDA, yüksek çözünürlüklü kamera, müzik ve radyo dinleme, oyunlar, GPS, internet, televizyon özellikleri olacağını hayal etmek zor değil.  Bu özelliklerin ne kadarına ihtiyacımız olduğu da bir muamma, fakat “Almışken en iyisini ve yenisini alalım” psikolojisi var oldukça bu teknolojilerin ev bütçelerindeki payı artmaya devam edecek.