İsrail kamuoyu özellikle İranın ilk atom bombasına sahip olabileceği tarih ve Gazzede çıkabilecek bir iç savaş riski konularında son günlerde olduğundan çok daha rahat görünüyor. Buna karşın İsrailde hükümet ortakları arasında, özellikle ordunun bütçeden kendine büyük bir pay istemesi ve sosyal programlar için paranın azalacağı konusunda gerilim yaşanıyor. Aynı zamanda İsrailin Suriyenin görüşme tekliflerine nasıl cevap vermesi gerektiği konusunda da büyük tartışmalar yaşanıyor.
İranın atom çalışmaları
İranın nükleer silaha sahip olma yolundaki çalışmalarını yakından takip etmekle görevli Mossad Başkanı Meir Dagan Knessetin Savunma Komitesine sunduğu yarı yıl raporunda: Eğer yeni engellerle karşılaşmazsa, İran 2009da nükleer silaha sahip olabilecek. Bu tarihten sonra artık İrana engel olmak için geri dönüşü olmayan noktaya varmış oluruz dedi.
İranda yapılan seçimlerin ilk sonuçlarına göre ılımlı kesim adayları, Cumhurbaşkanı Ahmedinecadın desteklediği adaylardan iki misli oy aldılar. Bu da İsrailde olduğu gibi dünyanın her yerinden insanların, dış kaynaklı bir askeri operasyon yerine İran halkının sağduyusunun nükleer bir faciayı engelleyebileceği inancında olduğunu gösteriyor.
Gazzede güç kavgası
Gazzede sükuneti sağlamak ve rakip tarafların silahlı çatışmalarına son vermek için yapılan çabalar çok başarılı olmuyor. Sadece bu salı sabahı olan çatışma sonucu 5 kişi öldürülürken,18 kişi de yaralandı. Ancak El-Fetih misilleme olarak 11 Hamas esirini öldüreceğini açıklayınca, Hamas tanınmış bir kişiyi, Ebu Zaidayı serbest bıraktı .Bu arada Mahmut Abbasın Gazzeye giderek, Başbakan Haniye ile görüşmesi ve uzlaşması bekleniyor. Abbas hala başbakanlık ve parlamento seçimlerinin yenilenmesini istiyor ancak bunun gerçekleşmesi şüpheli görünüyor. Çünkü Hamas seçimleri protesto edeceğini açıkladı ve Hamas olmadan gerçekleşecek bir seçimin anlamı olmaz. Ayrıca Abbasın henüz 9 ay önce seçilmiş bir parlementoyu feshetmek için geçerli kanuni bir sebebi yok.
Uzlaşarak varılacak politik liderlerden değil de teknokratlardan oluşmuş bir Birlik Hükümetinin kurulması en iyi çözüm gibi görünüyor. Ama Abbas şimdikinden daha fazla taviz vermeye hazır mı? Hamas Tahranın mali, politik ve askeri yardımlarından güç alırken, Mahmut Abbas Batıya güveniyor. İngiliz Başbakanı Tony Blair, Abbasla Ramallahta yaptığı görüşmede Batının yardım edeceği sözünü verdi.
Hamasın elinde tutuklu olan İsrailli askerlerin iadesi karşılığında serbest bırakılacak Filistinli tutukluların listesini oluşturmak üzere kuracak ortak komitenin alacağı sonuçlar Abbas için büyük önem taşıyor. Bu da bir derece Abbasın Filistinliler arasında popüler olmasını sağlıyor. Ancak Hamasın iddiasına göre eğer Şalit kaçırılmasaydı, İsrailliler Filistinli tutukluların serbest bırakılmasına yanaşmayacaklardı. Hamasa göre İsraille başa çıkmanın tek yolunun Abbasın dediği gibi sabır isteyen görüşmeler yürütmek değil, silahlı çatışma ve şiddet olduğunu kanıtlıyor.
Çoğu gözlemciye göre Batı, Abbası kurtarmak için çok geç kaldı. Çünkü o Filistinlilerin gözünde beceriksiz ve zayıf bir lider oldu. Buna rağmen Batının elinde İran desteği alan Haniyenin karşısına çıkaracak, Abbastan başka bir isim yok. İsrail de şimdiye kadar yaptığının daha iyisini yapıp Abbası desteklemek zorunda.
Bunun yanı sıra şu anda İsrail kamuoyunun aklını Suriyenin barış konusunda gerçek bir dialog başlatma yolundaki önerisi kurcalıyor.
Suriye tartışmaları
Bu yazıyı kaleme aldığım sırada Suriye Cumhurbaşkanı Esadın Suriye ordusunu yeni ve modern silahlarla donatmak için Moskovaya gittiği konusunda rivayetler vardı. Bu anlaşmanın maliyetinin büyük bir bölümü İran tarafından sağlanacak.
El Arabiye radyosuna göre Almanların aracılığı ile Suriye, İsraille şartsız görüşmeye hazır olduğunu söyledi. Radyodan verilen habere göre Alman yetkililer Esad Şamda bulunan Hamas temsilcilerine, Gazzede şiddet uygulanmamasını söyleyecek Aynı zamanda İrandan Hizbullaha verilmek üzere yollanan silahların, Suriye üzerinden geçmesine son verileceği de belirtildi.
Şunu söylemeliyiz ki; İsrail Başbakanlık Ofisi Suriyeden böyle bir mesaj geldiğini inkar ediyor. Ancak Suriye dışişleri bakanının şartsız görüşme ile ilgili konuşmalarını unutmamak gerekiyor. En önemli nokta, Suriyenin bu konuda istekli olduğunu ve iyi niyetini kanıtlaması olacak. Suriyeliler bunu sadece sözde bırakmayarak, eyleme dönüştürürlerse İsrail görüşmelerin başlamasına itiraz edemeyecek. Ama bu bilgi Esadın Moskovaya silah almaya gitmesiyle çelişiyor. Ama aslında değil. Belki de Golan Tepelerini barışçıl yollardan geri almak istiyorum ama başka bir çözüm yoksa askeri baskı uygularım ve bunun için hazırlık yapıyorum mesajı veriyor.
Bütün bu olaylar Mossad Başkanı Meir Daganın, Esadın Lübnan Savaşından sonra değiştiği konusundaki açıklamalarını onaylıyor.
Esad şimdi İsraile daha az ihtiyatlı yaklaşıyor ve İsrail ile karşı karşıya gelerek risk almaya hazır. İran ve Hizbullah ile olan ilişkileri sayesinde kendini güvende hissederken, Senyora hükümetini devirme çalışmalarını yoğunlaştırdı.
Eğer böyleyse Suriye, İsraile İran silahlarının Hizbullaha geçişini engelleyeceği sözünü nasıl verecek? Ve eğer söz verecekse de bunu tutacak mı? Şüpheli görünüyor. Bu nedenle Olmertin olumsuz tutumunu anlamak mümkün. Hem bugünkü şartlarda Suriye ile görüşmesini istemeyen Bush yönetimini huzursuz etmek istemiyor, hem de Esadın sözlerine inanmıyor. Olmert şimdilik haklı olsa da hem Esad ile görüşmeye sıcak bakan hem de Golda Meirin 1971 de Sedatın Gunnar Jarring tarafından iletilen görüşme teklifini reddetmesini hatırlatan kişilere direnebilecek mi?
Mısır, eğer İsrail Sinada 1967 sınırlarına dönmeyi kabul ederse barış görüşmelerine başlamaya hazır. Oysa Meir Dagan İsrailin 1967 sınırlarına dönmeyeceğini, Yom Kippur Savaşının sonunda binlerce kişinin ölümü ve yaralanması sonucu elde edilen toprağı geri verilmeyeceğini söyledi.
Büyük Türk-İsrail Projesi
Türkiyeden İsraile su satma projesi maliyet nedenleri ile suya düştü. O zamandan beri Türkiye-İsrail ilişkilerinde büyük bir proje eksik. Şimdi öğrendiğimize göre ilerlemiş durumda olan yeni bir büyük proje gerçekleşiyor. Bilindiği gibi Hazar Denizi bölgesinde üretilen petrol Ceyhana borularla getirilecek ve oradan da tankerlerle Aşkelona sevk edilecek. Aşkelon ile Kızıldeniz üzerinde bir liman olan Eilat limanına gönderilecek ve buradan da Hindistan gibi petrol ihtiyacı olan Uzakdoğu ülkelerine yollanacak. Doğal olarak İsrailde bu petrolden faydalanacak. Aşkelon- Eilat boru hattının kapasitesi yılda 70 milyon ton civarında.Gerçekten büyük olan bu proje ikili ilişkilere 2.5 milyar Dolarlık yeni bir boyut kazandıracak.