Haaretz`in mansetinin düsündürdükleri

Erol Güney Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

İsrail’in en ciddi gazetesi Haaretz’in, en iyi bilgi akışı olan muhabirlerinden  biri olan Akiva Eldar’ın  geçtiğimiz salı  manşete taşıdığı haber  İsrail’de bir bomba etkisi yarattı.
Baş sayfada İsrail ve Suriye temsilcilerinin aralarında gizli bir anlaşmaya vardıkları  başlıklı haberi yayınlandı. İki yıldır devam etmekte olan temaslar  süresince Esad ve Şaron  gelişmeler hakkında bilgilendirilmişlerdi, şimdi varılan sonuç Olmert hükümetine bildirildi.

Türkiye’nin rolü
Gazetede yazılı ayrıntılar gayet ikna edici görünüyordu. Suriye Cumhurbaşkanı Esad 2004’te Türkiye’ye yaptığı ziyarette Türkiye Başbakanı Erdoğan’dan, İsrail ile aralarındaki iyi ilişkileri kullanarak  Suriye - İsrail arasındaki görüşmelerin üstündeki pası kaldırmasını istemişti. Söz konusu ziyaret sırasında  İsrail dışişleri bakanlığının  Türkiye-İsrail ilişkilerinin gelişmesinde olumlu bir rolü olan eski Türkiye ile ilişkilerden sorumlu  Alon Liel de tesadüfen Suriye delegesi ile aynı otelde kalmaktaydı. Liel aynı zamanda Türkiye’nin İsrail Büyükelçisi ile iyi ilişkiler içinde olan tecrübeli bir diplomat.
Ankara’dan talimat alan Türkiye’nin İsrail Büyükelçisi Sinirlioğlu, Liel’den Şaron’un ofisine hassas antenler koyarak Suriye ile gizli temaslar için bir İsraillinin tayin edilip edilmediğini öğrenmesini  istedi.
 Böylece Türkiye’nin bu görüşmelerde arabuluculuk yapması sağlanacaktı. Şaron’un ofisinden Liel’e yapılan açıklamada  Türkiye’nin,  Suriye’nin ne söyleyeceğini dinleyebileceği ancak   görüşmelere müdahale edemeyeceği söylendi. İsrail’in bu konudaki gerekçesi; ABD’nin dahi  Suriye- İsrail   ilişkilerine karışma hakkı olmadığıydı. 
Bu şartlar altında Türkiye’nin yapacağı çok fazla bir şey olamazdı. 2004 yılının sonunda Sinirlioğlu, Liel’e üzüntüyle Türk kanalının bir açmaza girdiğini açıkladı.

Liel-Aronson- Süleyman üçlüsü
Ancak Liel bu arada, biri  Washington’daki Ortadoğu Barış  Örgütü’nden Geoffrey Aronson, diğeri ise  yine Washington’da yaşayan, Esad ile hemşeri olan ve Şam ile çok iyi bağlantılara sahip iş adamı İbrahim Süleyman’ı arabulucu olarak tuttu. İbrahim Süleyman,  halen Suriye’de kalıp İsrail’e göç etmek isteyen  Yahudilere yolu açtı.
Liel, Süleyman ve Aronson üçlüsünün gayretleri devam etti. 2004 Eylül’ünde gereken bütçe ve yeri sağlayacak bir Avrupa başkentinde İsrail ve Suriye’nin Dışişleri Bakanlığına mensup yetkililerle görüştüler. 2004 sonbaharından bu yana  Avrupalı arabulucuların yanı sıra, kimlikleri gizli iki İsraillinin de katıldığı yedi toplantı yapıldı. Liel, her toplantı sonrasında   İsrail Dışişleri Bakanlığı’na tam bir rapor sundu.
Avrupalı arabulucu ve Süleyman,  İsrail Dışişleri Bakanlığı yetkililerine Suriye’de esen havayı aktardılar. Suriye Başbakan Yardımcısı Faruk Ashara ve Dışişleri Bakanı Wallid Mualem ile görüşmeleri sonucu, Ashara’nın radikal İslam’ı bir tehdit olarak gördüğünü ve durdurmanın tek yolunun barışı sağlamak olduğunu söylediğini bildirdiler.
Suriyeliler aynı zamanda, bir kaç yıl içinde petrol rezervlerini kaybedeceklerini ve yabancı yatırımcılara gereksinim duyduklarını,yatırımcıların ise bölgede barış sağlanmadıkça gelmekten çekineceklerini ifade ettiler.
Ama barışı sağlamak için bile olsa Suriye  4 Haziran sınırlarına dönüş kararından vazgeçmeyecek. Sadece boşaltma için gerekli süreyi vermekte esnek davranacak. İsrailliler bu süre için 15 yıl düşünürken, Suriye ise 5 yıl süre veriyor. Su ile ilgili protokol, güvenlik bölgeleri, İsrailli ziyaretçilere açık bir barış parkı gibi birçok ayrıntıda anlaştılar.Aynı zamanda diplomatik ilişkiler de normale dönecek.
Diplomatik lisan ile yazılı son karar 29 Ağustos 2005’te imzalandı.  Karar 2006 Ağustos’undaki görüşmede  çok az değişime uğradı. Son toplantıda Suriye gizli görüşmelerde elinden gelen herşeyi yaptığını ve bakan seviyesinde bir temsilcisi ile  üst seviyede bir görevlinin görüşmesi ve toplantıya ABD Ortadoğu  Sorumlu Genel Sekreterinin de katılması gerektiğini söyledi. İsrailliler bunu kabul etmeyince bu hikaye 9 ay önce sona erdi.

Aslında anlaşma yok
Haaretz’te haberin  yayınlanmasından  sonra Liel, yönetilen bir soruyu,   her iki tarafın da haberdar olduğu ancak görüşmeye katılanların İsrail’in resmi temsilcileri olmadığı şeklinde yanıtladı.
Özetlemek gerekirse Haaretz’in manşeti  çok önemli bir konuda tenkit edilebilir. Başlıkta söylendiği gibi gizli bir anlaşma sağlanmamıştır. Zira görüşmeye katılanların resmi bir sıfatı yoktu ve İsrail hükümetini temsil etmiyordu. Ayrıca İsrail halkının büyük bir çoğunluğu henüz Golan’ı boşaltma fikrine hazır değil. Bu nedenle birkaç sene içinde boşaltma sağlanmazsa Suriye ile barış olmayacak.

Rice’ın ziyareti
Rice’in Kudüs ve Ramallah ziyaretinin önemli bir sonucu oldu. Condoleezza Rice üç hafta içinde tekrar bölgeye gelerek Olmert ve Mahmud Abbas ile bir toplantıya başkanlık yapacak. Söz konusu toplantıda Filistinlilerin yaşamını kolaylaştıracak önlemler  ve öncelik taşıyan problemlerin neler olduğu tartışılacak. Konuşmaların Olmert ile Mahmud Abbas arasında ikili olarak sürdürüleceği, Rice’ın sık sık belki de her ay gelip bazı problemleri çözmede yardımcı olacağına karar verildi.
Şimdilerde çok önemli bir gelişme yaşanıyor. Rice, sadece Dışişleri Bakanı olarak görevi gereği hareket etmiyor. Başkanlık döneminin son iki yılında bu anlaşmayı sağlamak onun için kişisel bir misyon halini aldı. Bu iki senelik sürede,  Yol Haritası Planı’nda belirtildiği gibi geçici sınırlara sahip  bir Filistin devleti kurmayı hedefliyor.Yol Haritası Planı’nın kabul görmesi konusunda çok ısrarlı, zira her iki tarafın da onayladığı bir belge niteliğini taşıyor. Ancak burada büyük bir engelle karşı karşıya. FÖY lideri Abbas geçici sınırların, kesin sınıra dönüşmeyeceğini düşünerek buna razı olmuyor. Plana göre kesin sınırlar, terörizmin sona ermesinden önce tartışılamıyor. Ama Filistin hükümetinin kendisi, Hamas terörünü onaylarken terörizm nasıl bitebilir? Tabii Filistin’de bir Birlik Hükümeti ihtimali de var.  Olmert; “İsrail’in varlığını asla kabul etmeyeceğini söyleyen Hamaslı başbakan varken hiçbir şey mümkün olamaz” görüşünü tekrarladı.
Arkadaş ve birbirlerinin desteği olan ABD  Dışişleri Bakanı Rice ve İsrail Dışişleri Bakanı Livni  ortak  bir çözüm geliştiriyorlar; terör bitmeden kesin sınırlar konusunda anlaşma sağlanamaz ama, en azından nasıl olması gerektiği tartışılabilir. Böylece Filistinliler geçici sınırların daimi kalmayacağını bilecekler. O zaman  kendilerine zorluk yaşatacak Hamas yerine, yeni ufuklar açacak El-Fetih’i destekleyecekler.
Tabii ki terör örgütleri,  barışçıl bir çözüme ulaşılmaması için ellerinden geleni yapacaklar. Bu nedenle Rice ile Livni’nin ve Olmert ile Abbas’ın çabalarının  somut bir sonucu olup olmayacağı  belirsiz. Başarmaları sadece kendileri için değil, bütün bölge için çok önemli. Ortadoğu’daki ılımlı ülkeler Filistin cephesinde bir gelişme olmazsa radikallerle başa  çıkamayacaklarını söylediler.