İnternet, sonsuz bir bilgi kaynağı, belki de yirminci yüzyılın en büyük buluşu. İnternet aynı zamanda her türlü yalanın, dezenformasyonun, cinsel sapkınlığın, uluslararası terörün ve suç aleminin de beslenme ve yayılma kaynağı. Son aylarda ortaya çıkarılan çocuk pornosu şebekesi bunun en büyük göstergesi... ve tabi Hrant Dink'in katilinin şu sözleri "İnternetten Türklüğe hakaret ettiğini okudum."
Günümüzde herşey internetten sevgi de, nefret de....
Genelkurmay Başkanlığı seçiminden, Lübnan savaşına kadar her konuda yalanlarla bezenmiş binlerce düşmanlık saçan e-posta sanal alemde elden ele, gözden göze geziniyor... kirli beyinler, kapı kapı dolaşsalar dahi yıllar boyu erişemeyecekleri kadar çok insana bir tek e-posta aracılığıyla zehirlerini saçabiliyorlar.
İnternet günümüzde geniş kitlelere ulaşabilmenin en ucuz ve en etkili yolu. En büyük özelliği ise durdurulamaz olması. Burada kapatılan bir site, yurt dışında farklı kanunlar uygulanan bir ülkeden açılabiliyor, terör örgütlerinin propaganda filmleri sanal alemden milyonlara ulaşıyor.
Ülkemizde, telif hakları nedeniyle İnternet üzerinden şiir yayınlanması dahi yasaklanabilirken, nefret siteleri yalan yanlış bilgilerle düşmanlık saçmaya, hedef göstermeye devam ediyorlar... Tüm bunlarla mücadele etmediğimiz, beyin yıkanmasına dur demediğimiz için işlerin bu noktaya gelmesinde hepimizin payı var.
Ne demişti Hrant Dink ki vatan haini ilan edildi?
Diaspora Ermenilerine 1915 olayları için "...soykırım kelimesini telaffuz etmeyin, daha yumuşak muhalefet yürütün... enerjinizi Türkiye'yle uğraşmak yerine Ermenistan'ı kalkındırmak için kullanın!"
Ne yapmıştı ki vatan haini oldu?
Yine Dink'i "Türkiye'nin rehinesi" olarak tanımlayan diaspora temsilcilerine "Ben Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşıyım. Böyle algılarım ve böyle davranırım. Dışardakiler içerdekilerin hamileri kesilirlerse, o zaman Türk devleti ve toplumu da azınlıkları dışardakilerin uzantıları olarak görür. Bu yaklaşımınızı şiddetle reddediyorum..."
Ermeni diasporası ile propaganda savaşında Türkiye belki de en büyük kozunu kaybetti.
Tüm sorumlular cezalandırılmadan alnımızdan bu leke silinmeyecek....
Nerede kaldı hoşgörü, çok kültürlülük, şefkat, merhamet, bağışlayıcılık? Nerede kaldı Anadolu mozaiği, bu toprakların zenginliği?
Üç kurşunla dünya aleme gösterdik ayrımcılığı nefreti... yine korku, yine azgın aşırı uçlar kazandı, yine ulusça zan altında kaldık.
Bu ayrımcılık bizi nereye götürecek? Etnik temelli milliyetçiliğin üzerinden politika gütmenin Irak'ı, Yugoslavya'yı ne hale getirdiğini görmek bize ders olmuyor mu?
Bu ülkeye ait olmak için burada doğmuş olmak, bu ülkeyi seviyor ve burada yaşıyor olmak, dürüst olmak, vergisini vermek, "Ne mutlu Türküm diyene" demek yetmiyor mu?
Yüce Atatürk'ün kurduğu laik cumhuriyet, demokrasi mücadelesinde bir evladını daha şehit verdi, başımız sağ olsun,
Hepimize ders olsun,
Artık bu son olsun!