Gazze Şeridinde Filistin Özerk Yönetimi Başkanı Mahmud Abbasa bağlı El-Fetih üyelerinden oluşan güvenlik güçleri ile Hamas hükümetine bağlı militanlar arasında süren çatışmalarda bir haftada yarıya yakını sivil olmak üzere yüzden fazla kişi hayatını kaybetti.
İlk bakışta Filistinde güç/iktidar savaşı olarak değerlendirilebilecek bu durum aslında Hamas ve El-Fetih arasındaki derin ideolojik ayrılıkların sokaklara yansıması.
1958de kurulan Filistin Kurtuluş Hareketi / El-Fetih Örgütü birçok siyasi grubu çatısı altında birleştiren ve sosyalist kökenleri güçlü, laik bir oluşum. Mısır'daki Müslüman Kardeşler Örgütünün Filistin kanadı olarak 1987 yılında kurulan İslami Direniş Hareketi - Hamas ise, Akdeniz ile Ürdün Nehri arasında İslami bir devlet kurmayı hedefleyen (tüzüğünün 32. maddesinde ırkçı Yahudi düşmanlığının temel taşı Siyon Protokollerine dahi atıfta bulunacak kadar radikal bir ideolojiye sahip) aşırı dinci bir örgüt.
Biri altmışların sosyalizm rüzgârlarından etkilenmiş laik tabanlı, diğeri ise radikal islam öğretisinin bir uzantısı bu iki kamp arasında yaşanan çatışmanın asıl nedeni nasıl bir Filistin devleti kurulacak? sorusu etrafında daha iyi anlaşılabilir.
İktidardaki birinci yılını tamamlayan Hamas Hükümeti, İsraili tanımaması ve FÖY ile İsrail arasında yapılan anlaşmaları kabul etmemesi nedeniyle Arap ülkelerinin dahi ekonomik ambargosuna maruz kaldı. İktidara geldiği Ocak 2006dan beri Filistin halkının maddi, manevi zorluklarını hafifletmeyi başaramayan İsmail Haniye yönetimi, yüzünü ideolojik olarak yakın bulduğu İrana çevirdi.
Hamasın İranla olan yakın ilişkisi yalnızca reelpolitiğin bir sonucu değil, Hamas liderleri İranı kurmayı planladıkları Filistin İslam Devleti için de bir model olarak görüyorlar. Arap yarımadasının en eğitimli ve belki de demokrasi kültürünün en çok kök saldığı Filistin halkı, Filistin Yönetiminin içinde bulunduğu yolsuzluk batağından kurtulmak için oy verdiği Hamasın ideolojisine kuşkuyla yaklaşıyor. Palestinian Center for Policy and Survey Research adlı düşünce kuruluşunun yaptığı son kamuoyu yoklamalarına göre Filistinlilerin büyük çoğunluğu Hamasın bir yıllık performansından memnun değil ve erken seçimlere sıcak bakıyor.
Ekonomik ambargo nedeniyle aylarca ödenemeyen memur maaşları, ardı arkası kesilmeyen yolsuzluklar ve en son Filistinlilerin platonik aşkı Saddamın idam haberinin İran Hükümeti tarafından resmi kutlamalarla karşılanması Hamasın arkasındaki halk desteğinin zayıflamasına neden oldu. Bağımsız kaynaklarca doğrulanmasa da, El-Fetih Hamasın kalesi Gazze İslami Üniversitesine yaptığı baskında 7 İranlı askeri uzmanın yakalandığını duyurması iki kamp arasındaki propaganda savaşı bakımından anlamlı.
Diğer taraftan Hamas militanları El Fetih güçlerinden sayıca daha az olmalarına rağmen daha iyi eğitimli ve daha yüksek motivasyonla çarpıştıkları için yaşanan 'mini' iç savaşta "Gazze Prensi" Muhammed Dahlan'ın komutasındaki El-Fetih güçlerine karşı üstünlük sağlamış görünüyorlar.
Salı günü Mekke'de yapılan görüşmelere ev sahipliği yapan Suudi Arabistan, İsmail Haniye ve Mahmud Abbas'ı eşit partnerler olarak konumlandırdı. Suudi Kralı Abdullah bu hamle ile hem Haması İsraille yapılan anlaşmalara saygı göstermesi için ikna edip hem de İranın Ortadoğu üzerinde son yıllarda artan etkisini zayıflatarak iki kuş birden vurmak istiyor. Arap saçına dönen bu durumdan tek çıkış yolu teknokrat bakanların yöneteceği bir Ulusal Birlik Hükümeti kurmak. Taraflar ateşle oynamayı bırakıp Haniye liderliğinde bir hükümet üzerinde uzlaşsa dahi ideolojik ayrılıkların derinliği kurulacak koalisyonun bir seçim hükümeti olmaktan öteye gidemeyeceğinin sinyallerini veriyor.