İsrailde geçtiğimiz hafta iki olay gündeme oturdu; Hamas ve El Fetih arasında yaşanan kanlı çatışmalar, Tsahalin sonuçları ne olursa olsun müdahale etmesi gereğini ortaya koydu. Ayrıca İsrail toplumunda, kadınlar ve erkekler arasında yeni şartların oluşumu ve bunun Haim Ramonun ahlaksız davranışı nedeniyle yargılanmasındaki etkileri konuşuldu.
Ramon Adalet Bakanı iken, orduda teğmenlik görevinde bulunan genç bir kız, ona kur yaptıktan sonra öpmekle suçlandı. Ramon buna hakkı olduğunu düşündüyse de genç kızın şikayet etmesinden sonra mesleğini belkide sonsuza dek mahvetti. Bu onun için büyük bir hata oldu.Tabii ki işlenen suç ve cezanın oranı arasında çok büyük fark vardı.. Karar halk arasında tartışma konusu olmaya devam ediyor.Ramon verdiği öpücükten ziyade kendini mahkemede savunuş biçimden dolayı kınanıyor. Kızın flörtçü karakterinin kendisini baştan çıkardığını söyleyen Ramon, olayın sorumluluğunu üstünden atmak istiyor. Başsavcıya göre, sadece özür dileseydi davanın akışı bambaşka olurdu.
Gazzede durumlar
Bu satırları yazarken durumun iyiye doğru değişmesini ümit ettiğimiz, Gazzedeki durumları değerlendirelim. Her iki kanadın temsilcileri Suudi Arabistan Kralı Abdullah ile birlikte Mekkede görüşecekler. İslamın en kutsal saydığı bir yerde buluşuyor olmaları ve Hamas liderinin birleşme konusunda ciddi anlaşmayı sağlamak için söz vermiş olması artık anlaşmanın gerçekleşeceği izlenimini veriyor. Ne kadar zaman için? Tabii bu belirsiz.
Hamas ve El-Fetih çarpışmalarında çoğu sivil 50 kişi öldü ve 100den fazla kişi yaralandı. Hamas, bir senelik iktidarında uygulanan ekonomik ve diplomatik ambargolara rağmen teslim olmadı. Filistin halkı arasında popülerliğini biraz kaybetmiş olsa da askeri gücünü arttırdı. Şimdilerde 10 bin kişilik iyi silahlanmış bir orduya sahip Bunların dört bini Hamas akeri kanadı İzzettin El Kassam mensubu iken, altı bini ise idari polis gücü olarak görev alıyor. Buna karşılık FÖY Başkanı Mahmud Abbasın askeri gücü, sayıca çok daha fazla ama iyi eğitilmemiş silahlandırılmamış ve cephanesi az durumda. Hamas ise bölgeye Gazze üstünden gece görüşünü sağlayan aletler gibi modern gereçler kaçırmayı sağladı. Askerleri sadece milli değil, dini duygularla da kuvvetli bir şekilde motive ediliyorlar.
Son çatışmalarda Hamas, El-Fetihin bazı bölgelerini ele geçirdi ama Dahlanın güçlü müdahelesi ile önemli kaleler korunabildi. El- Fetih Batı Şeriada ki varlığını sürdürüyor. Öyle görünüyor ki hiç riske girmek istemedikleri gibi ortalığı kan gölüne getirmedikçe kimse güç kullanarak kazanmayacak. Çatışmaların sürmesi sonucu halkın ve daha sonra da dünyanın her iki tarafa da güveninin kaybolacağını biliyorlar. Bir Filistin gazetesinde Artık dünya Filistinlilerin bir devlet olmaya hakları olduğunu anladı ibaresi yer alıyor.
Durum böyleyken her iki tarafta Mekkede artık bir anlaşmaya varmaları gerektiğini düşünüyorlar. Suriyede yaşayan Hamasın asıl lideri Meşal; Başarısız olmaya artık hakkımız yok dedi. Geçtiğimiz son senede Meşalin birçok şeyi öğrenmiş olduğunun altını çizmek gerekir. En azından şimdi İsrail gerçeğini gözardı edemeyiz diyor.
Arabulucularla yapılan temaslar ve mesaj alışverişleri sonucu her iki tarafın anlaşmaya çok daha yatkın olduğu görülüyor. Şimdilik ne tür formüller önerildiğini konuşmak anlamsız çünkü; Mekkede her an herşey değişebilir. Her ne karar alınırsa alınsın en azından Hamasın, Mahmut Abbasa İsrail ile görüşmeler yapma hakkını tanıyacağı ve 10 gün içinde gerçekleşmesi beklenen ABD Dışişleri bakanı Conoleeza Rice ve İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni ile üçlü görüşmesine rıza göstereceği görülüyor. İsrail Filistin sorununun son çözümlerinin tartışılacağı bu toplantı süregelecek üçlü toplantıların ilki olacak.
Özetlersek hem El-Fetihte, hem de Hamasta uzlaşma sağlanmaması taraftarı şahinler bulunuyor. Ancak Hamas Lideri Meşal, Suudi Arabistanın liderliğindeki toplantıya katılmak için istekli görünürken öte yandan da İrandan gelen askeri ve ekonomik yardımı da geri çevirmiyor. Mekkede ki toplantı Irak, Lübnan, Filistin gibi yerlerde görülen İran baskısının karşısında olan etkin Suudi politikasının bir göstergesi.
Bir Suudi diplomatının söylediği gibi bölgede ihtiyaçtan dolayı liderlik rolünü Suudilerin üstlenmesi gerekiyor.
İsrail, Gazzede yaşanan karmaşa ve kanlı çatışmanın bitmesi yolundaki her çabayı tercih edebilir. Öte yandan büyük devletlerin, İsraili tanıyıp tanımayacağı belirsiz bir Filistin hükümetini boykot etmeyeceği olasılığından tedirgin oluyor. Daha şimdiden 4lü üyesi Rusya, Hamasa uyguladığı boykotu sona erdirmeyi düşünüyor. Ulusal Birlik Hükümetinin kurulmasından sonra programı 4lünün şimdiye kadar üstünde durduğu şartlar üzerinde belirsiz bir formül içerse de, diğer ülkeler boykotu kaldırabilirler.
Bir öpücüğün siyasal sonuçları
İsrailin en tanınmış, hitabeti kuvvetli ve basın tarafından en sevilen politikacılarından biri olan Ramon, Yargıçların kararından ötürü Adalet Bakanlığına dönemedi ve bu bakanlık boş kaldı. Ramon bir komplo teorisine göre adalet sisteminde bazı değişikler yapmak istediğinden görevinden uzaklaştırıldı.
Olmert, halk tarafından takdir toplamak için hükümette bazı değişikliklere hazırlanıyor. Olmertin ilk işi yeni bir Adalet Bakanı atamak. Eğer son dakika bir değişiklik olmaz ise bu yeni bakan bir politikacı olmayacak. Tel-Aviv Üniversitesi Hukuk Fakültesi dekanı İsrailin en büyük ödülü sahibi olan Prof. Daniel Friedmanı bu göreve atayacak, Olmert böylece bazı suçlamalara da maruz kalmayacak. Prof Friedman, Ramon gibi adalet sisteminde reformlar gerçekleştirmek istiyor.
İsrail başbakanının hükümet için düşündüğü diğer bir değişiklik ise İşçi Partisine elinde bulunan ekonomi ile ilgili bakanlıklardan birini bırakması. Bunun karşılığında kendisine Sosyal Sorunlar Bakanlığını verecek. Bilindiği gibi Olmert uzun bir süredir Amir Peretzin Savunma Bakanlığından çekilmesini, yerine de Ehud Barakın geçmesini istiyordu. Ancak son dönemlerde siyasi durumunu sağlamlaştıran ve görevine ısınan Peretz görevi bırakmak niyetinde değil. ayrıca Peretz, mayıs ayı içinde yapılacak İşçi Partisi seçimlerine Savunma Bakanı statüsünde girerse şansının daha yüksek olacağını düşünüyor.
Üç aylık iznini alan İsrail Cumhurbaşkanı Moşe Katsav, zaten 2007 yazının sonunda tamamlanacak olan görevine dönmeyecek. Bundan ötürü İsrailde seçim kampanyası şimdiden başladı. Knessetin eski başkanı ve Likud Partisi üyesi Rubi Rivlin resmen adaylığını açıkladı. Rivlini eski görevinden ötürü bir çok dostu var. Eğer gizli seçim olmaz ise Şimon Peres de adaylığını koyacaktı. Ancak Olmertin yasayı değiştirmeyecek ve seçim gizli oylamayla yapılacak, Peresde aday olmayacak. Bu İsrail politikası için büyük bir kayıp, çünkü Peres bu göreve gereken prestiji sağlayacak bir isim.