Bu hafta iç politikada Devlet Denetleyicisi Micha Lindenstrauss ile Başbakan Olmert arasındaki söz düellosu gündeme oturdu. Şiddetli tartışmalar ilk bakışta Başbakan Olmertin lehine gibi görünüyor. Sonucunu kimse kestiremiyor.
Medyada ve İsrailliler arasında konuşulan diğer bir konu ise; Liebermanın partisine mensup olan Esterina Tartmanın Olmert hükümetine Turizm Bakanı olarak atanmasından üç gün sonra istifa etmek zorunda bırakılması oldu. Medya, Tartmanın yalan söylediğini, aldığını iddia ettiği yüksek diplomaların abarttığını açıkladı. Böylece medyanın gücü bir kere daha ispatlanmış ve İsrail politikacılarına dürüst olmaları, kendileri ile ilgili gerçekleri söylemeleri gerektiği ikaz edilmiş oldu. Burada Knesset üyelerinin dörtte birinin yüksek öğrenimi olmadığının ve Şimon Peres gibi bir politikacının da üniversite eğitimi almadığını, bu nedenle diplomanın herşey demek olmadığını da eklemek gerekiyor.
Olay belgesel
Dış politikada İsrail gündeminde, İrana ekonomik yaptırımlar uygulanması için baskı yapılması; Hamasın da yer alacağı olası bir birlik hükümeti karşısında, İsrailin tutumu konusunda ABD ile anlaşmak; ılımlı Arap ülkelerinin Filistinli mültecilerin 1948 öncesinde yaşadıkları topraklara dönmelerinde ısrar etmemelerini sağlamak gibi konular vardı.
Riyadda gerçekleşecek Arap ülkeleri toplantısında, mültecilerin İsraile dönmektense kurulacak bağımsız Filistin Devleti topraklarına yerleşmeleri yönünde olumlu bir karar çıkarsa, İsrail Suudi Arabistanın 2002de başlattığı barış planına daha sıcak bakacağını ima etti. Bu sorunun çözülmesi hem ılımlı Arap ülkeleri, hem de İsrail için aciliyet taşıyor. Zira kimse İran ve Ortadoğudaki radikal etkenlerden hoşnut değil.
Bu kapsamda İsrail şimdilik, Mısırın Müslüman Kardeşler tarafından körüklenen kızgınlığını yatıştırmaya çalışıyor. Geçtiğimiz hafta İsrail televizyonunda gösterilen, 1970li yıllara kadar Mısır sınırında faaliyet gösteren Shaked komandoları hakkındaki belgesel film kızgınlığa neden oldu. Belgeselde, 1967 Savaşında esir alınan 250 Mısırlının şimdiki Altyapı Bakanı Ben Eliezer kumandasındaki Shaked birimince öldürüldüğü iddia ediliyor. Film Mısırda öyle bir infial yarattı ki Ben Eliezer, Kahire gezisini tehir etmek zorunda kaldı. İsrail ile diplomatik ilişkilerin kesilmesi istenirken, öte yandan Mısırlı diplomatlar konuya temkinli yaklaşıyorlar.
Bugün medyada bir düzeltme yer aldı: Belgesel 250 Mısır askerinin uzun seneler süren çarpışmalar sonucu öldüğünü, Shaked tarafından öldürülmediğini açıklıyor. denildi. Eski Shaked üyeleri, esirleri öldürdükleri iddiasını yalanladılar.
İsrailli yetkililer İstanbulda kaybolan İranlı general hakkında, hiç bir şey bilmediklerini söylediler. İranın öç almak, değişik ülkelerde bulunan İsrailli görevlilere saldırma ihtimaline karşı özel güvenlik önlemleri alındı.
Bu arada İsrailli yorumcular ve gözlemciler önümüzdeki günlerde gerçekleşmesi beklenen, Irakın geleceği ile ilgili görüşmelerin yapılacağı Suriye- İran buluşmasını merakla bekliyorlar. ABDnin bu iki ülke ile Irak dışı diğer konular hakkında da konuşmasını, böylelikle İsrail -Suriye arasındaki barışın yeniden gündeme gelmesini umuyorlar. İsrail kamuoyunun büyük bir bölümü, Suriyenin bu konudaki tekliflerine olumlu yaklaşılması gerektiğini düşünüyor. İsrailde bazı çevreler bir Amerikan başkanının şu sözlerini söylüyorlar: Asla sadece korkudan dolayı görüşmemeliyiz. Ama görüşmekten de asla korkmamalıyız.
Endişelerden konu açılmışken, bu hafta İsrail Şin Bet Başkanı Diskin: Gazzeye kaçırılan silahlardan çok, Hamasın Hizbullahın yaptığı gibi İrana askeri eğitim için adam yollaması endişelendiriyorum dedi.
Diskin aynı zamanda, Mahmut Abbasın FÖY başkanı olarak çok etkili olamadığını, onun iyi bir arabulucu ama iyi bir parti başkanı olmadığını söyledi. El-Fetihin Gazzedeki Dahlan ile hapishanedeki Barguti arasında bölündüğünü ancak yeni bir seçimde Batı Şeriadaki taraftarları sayesinde yine Hamasın kazanacağını düşündüğünü belirtti.
Yargıtay yeniden iş başında
Bu satırları yazdığım sırada Devlet Denetleyicisi ve hükümeti kontrol etmek isteyen Knesset komitesi ile Genelkurmay ve Başbakanlık Ofisi arasında tartışma başladı. Denetleyici ve Knesset komitesi, Lübnan Savaşı sırasında ordunun durumu hakkındaki yargılayıcı raporun açıklanmasını isterken , Başbakanlık Ofisi ve Genelkurmay ise savunmalarını hazırlamadan raporun açıklanmasını istemiyorlar. Hükümetin bazı kurumları diğerlerine karşılar ve Yargıtayında bir karar vermesi gerekiyor.
Herşey iki sene önce emekli Hakim Micha Lindestrausun Devlet Denetleyicisi olarak göreve geldiğinde yeni bir konsept geliştirdi. Önceleri bu görevde olanlar, hükümeti eleştiren raporlar yazmamaya gayret ederler, eleştiri yaptıkları zaman da temkinli kelimeler kullanırlardı. Genelde de süregelen konular olduğundan kati bir rapor yazmamaya özen gösterirlerdi. Dolayısı ile bu tür raporlar asla manşet olmazdı. Birçok rapor doğrudan arşivlere girer, devletin kurumlarının işleyişi hakkında alınacak dersler olsa bile, devletin işleyişinde etkin olmazdı.
Oysa Lindenstraus, basından hiç korkmadı. Çünkü eleştiriler medyayı yakından ilgilendiriyor, doğruların bilinmesini kolaylaştırıyor. Öyle ki Lindenstraus, başbakanın makamına layık olmadığı inancındaydı. Olmertin Kudüs Belediye Başkanı olduğu dönemde yaptığı gayrimenkul alım satımlarında yolsuzluk bulabilmek amacıyla inceleme yaptı.
Bütün bunlar, Lübnan Savaşının yanında çok önemsizdi. Savaştaki askeri yaklaşım şimdilerde Winograd Komitesince inceleniyor. Komite Mart sonunda raporu halka açıklayacak. Ancak Genelkurmayın davranışı, Kuzey İsraildeki halkın asker tarafından korunmasındaki hükümetin eksikliklerinin incelenmesi, Devlet Denetleyicisine bırakıldı ve 600 sayfalık bir rapor hazırlandı. Raporda yerel yönetimin ve devletin birçok eksikliklerine yer verildi. Aslında birçok yerde hükümet mevcut değildi. Milyarder Gaydamak, kuzeyde ve güneyde Sderotta yaşayanlara kendi imkanları ile yardım ederek meşhur oldu.
Devlet Denetleyicileri, Olmert ile Genelkurmayın savaştaki tutumunu soruşturmak istediler, ancak başbakan bunu reddetti. Sorular kendisine verilerek mart ayı başında yanıtları istediler. Olmertten yanıtlar gelmeyince, muhalefet tarafından desteklenen Knesset komitesine raporun hazır olduğu söylendi.
Başbakanlık ofisi ve Genelkurmay, suçlamalara cevap hazırlayana kadar beklemeleri gerektiğini açıkladı. Yargıtay bu Salı sabahı raporu okuyacağını ancak eleştiri getirmeyeceğini belirtti.
Denetleyici raporunu sunarken, Başbakanın verilen süre zarfında soruları yanıtlamadığını da söyledi. Yargıtaya saygı göstererek eleştirilerini doğrudan yapmadı sadece imada bulundu. Şu anda önemli olan Genelkurmayın eksikliklerini gidermek için herhangi bir önlem alıp almadığıdır.