İç ve diş politikada yoğun gündem

Erol Güney Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Bu hafta  iç politikada Devlet Denetleyicisi Micha Lindenstrauss ile Başbakan Olmert arasındaki  söz düellosu gündeme oturdu. Şiddetli tartışmalar ilk bakışta Başbakan Olmert’in lehine  gibi görünüyor. Sonucunu kimse kestiremiyor.
Medyada ve İsrailliler arasında konuşulan diğer bir konu ise; Lieberman’ın partisine mensup olan Esterina Tartman’ın Olmert hükümetine Turizm Bakanı olarak atanmasından üç gün sonra  istifa etmek zorunda bırakılması oldu. Medya,  Tartman’ın yalan söylediğini, aldığını iddia ettiği yüksek diplomaların abarttığını açıkladı. Böylece medyanın gücü bir kere daha ispatlanmış ve İsrail politikacılarına dürüst olmaları, kendileri ile ilgili gerçekleri söylemeleri gerektiği ikaz edilmiş oldu. Burada Knesset üyelerinin dörtte birinin yüksek öğrenimi olmadığının ve Şimon Peres gibi bir politikacının da üniversite eğitimi almadığını, bu nedenle diplomanın herşey demek olmadığını  da eklemek gerekiyor.

Olay belgesel
Dış politikada İsrail gündeminde,  “İran’a ekonomik yaptırımlar uygulanması için baskı yapılması; Hamas’ın da yer alacağı olası bir birlik  hükümeti  karşısında, İsrail’in tutumu konusunda ABD ile anlaşmak; ılımlı Arap ülkelerinin Filistinli mültecilerin 1948 öncesinde yaşadıkları topraklara dönmelerinde ısrar etmemelerini sağlamak” gibi konular vardı.
Riyad’da gerçekleşecek Arap ülkeleri toplantısında, mültecilerin İsrail’e dönmektense kurulacak bağımsız Filistin Devleti topraklarına yerleşmeleri yönünde  olumlu bir karar çıkarsa,  İsrail Suudi Arabistan’ın 2002’de başlattığı barış planına daha sıcak bakacağını ima etti. Bu sorunun çözülmesi hem ılımlı Arap ülkeleri, hem de İsrail için  aciliyet taşıyor.  Zira kimse İran ve  Ortadoğu’daki radikal etkenlerden hoşnut değil.
Bu kapsamda İsrail şimdilik,  Mısır’ın  Müslüman Kardeşler tarafından körüklenen kızgınlığını yatıştırmaya çalışıyor. Geçtiğimiz hafta İsrail televizyonunda gösterilen, 1970’li yıllara kadar Mısır sınırında faaliyet gösteren “Shaked” komandoları hakkındaki belgesel film kızgınlığa neden oldu.  Belgeselde,  1967  Savaşı’nda esir alınan 250 Mısırlının şimdiki  Altyapı Bakanı Ben Eliezer kumandasındaki Shaked birimince öldürüldüğü iddia ediliyor. Film Mısır’da öyle bir infial yarattı ki Ben Eliezer, Kahire gezisini tehir etmek zorunda kaldı. İsrail ile diplomatik ilişkilerin kesilmesi istenirken, öte yandan Mısırlı diplomatlar konuya temkinli yaklaşıyorlar.
Bugün medyada  bir düzeltme yer aldı: “Belgesel 250 Mısır askerinin uzun seneler süren çarpışmalar sonucu öldüğünü, Shaked tarafından öldürülmediğini açıklıyor.” denildi. Eski Shaked üyeleri, esirleri öldürdükleri iddiasını yalanladılar.
İsrailli yetkililer İstanbul’da kaybolan İranlı general hakkında, hiç bir şey bilmediklerini söylediler. İran’ın öç almak, değişik ülkelerde bulunan  İsrailli görevlilere saldırma ihtimaline karşı özel güvenlik önlemleri alındı.
Bu arada İsrailli yorumcular ve gözlemciler önümüzdeki günlerde gerçekleşmesi beklenen, Irak’ın geleceği ile ilgili görüşmelerin yapılacağı Suriye- İran buluşmasını merakla bekliyorlar.   ABD’nin bu iki ülke ile Irak dışı diğer konular hakkında da konuşmasını, böylelikle İsrail -Suriye arasındaki barışın yeniden gündeme gelmesini  umuyorlar.  İsrail kamuoyunun büyük bir bölümü, Suriye’nin  bu konudaki tekliflerine olumlu yaklaşılması gerektiğini düşünüyor. İsrail’de bazı çevreler bir Amerikan başkanının şu sözlerini söylüyorlar:  “Asla sadece korkudan dolayı  görüşmemeliyiz.  Ama görüşmekten de asla korkmamalıyız.”
Endişelerden konu açılmışken, bu hafta İsrail Şin Bet Başkanı Diskin: “ Gazze’ye kaçırılan silahlardan çok, Hamas’ın Hizbullah’ın yaptığı gibi İran’a  askeri eğitim  için adam yollaması endişelendiriyorum” dedi.
Diskin aynı zamanda, Mahmut Abbas’ın FÖY başkanı olarak çok etkili olamadığını, onun iyi bir arabulucu ama iyi bir parti başkanı olmadığını söyledi. El-Fetih’in Gazze’deki Dahlan ile hapishanedeki Barguti arasında bölündüğünü ancak yeni bir seçimde Batı Şeria’daki taraftarları sayesinde  yine Hamas’ın kazanacağını düşündüğünü belirtti.
Yargıtay yeniden iş başında
Bu satırları yazdığım sırada  Devlet Denetleyicisi  ve hükümeti kontrol etmek isteyen Knesset komitesi ile   Genelkurmay ve Başbakanlık Ofisi arasında tartışma başladı.  Denetleyici ve Knesset komitesi,  Lübnan Savaşı sırasında ordunun durumu hakkındaki yargılayıcı raporun açıklanmasını isterken ,  Başbakanlık Ofisi ve Genelkurmay ise  savunmalarını hazırlamadan raporun açıklanmasını istemiyorlar. Hükümetin bazı kurumları diğerlerine karşılar ve Yargıtay’ında bir karar vermesi gerekiyor.
Herşey iki sene önce emekli Hakim Micha Lindestraus’un Devlet Denetleyicisi  olarak göreve geldiğinde yeni bir konsept geliştirdi. Önceleri bu görevde olanlar, hükümeti eleştiren raporlar yazmamaya gayret ederler,  eleştiri yaptıkları zaman da temkinli kelimeler kullanırlardı. Genelde de süregelen konular olduğundan kati bir rapor yazmamaya özen gösterirlerdi. Dolayısı ile bu tür raporlar asla manşet olmazdı. Birçok rapor doğrudan arşivlere girer, devletin kurumlarının işleyişi hakkında alınacak dersler olsa bile, devletin işleyişinde  etkin olmazdı.
Oysa Lindenstraus, basından hiç korkmadı. Çünkü  eleştiriler medyayı yakından ilgilendiriyor,  doğruların bilinmesini kolaylaştırıyor.  Öyle ki  Lindenstraus, başbakanın makamına layık olmadığı inancındaydı. Olmert’in Kudüs Belediye Başkanı  olduğu  dönemde yaptığı gayrimenkul alım satımlarında yolsuzluk bulabilmek amacıyla inceleme yaptı.
Bütün bunlar, Lübnan Savaşı’nın yanında çok önemsizdi. Savaştaki askeri yaklaşım şimdilerde Winograd Komitesi’nce inceleniyor. Komite Mart sonunda  raporu halka açıklayacak. Ancak Genelkurmay’ın davranışı, Kuzey İsrail’deki halkın asker tarafından korunmasındaki  hükümetin eksikliklerinin incelenmesi,  Devlet Denetleyicisine bırakıldı ve 600 sayfalık bir rapor hazırlandı. Raporda yerel yönetimin ve devletin  birçok eksikliklerine yer verildi.  Aslında birçok yerde hükümet mevcut değildi. Milyarder Gaydamak, kuzeyde  ve güneyde Sderot’ta yaşayanlara kendi imkanları ile yardım ederek meşhur oldu.
Devlet Denetleyicileri, Olmert ile Genelkurmay’ın savaştaki tutumunu soruşturmak istediler, ancak başbakan bunu reddetti. Sorular kendisine verilerek  mart ayı başında yanıtları istediler.  Olmert’ten yanıtlar gelmeyince, muhalefet tarafından desteklenen Knesset komitesine raporun hazır olduğu söylendi.
Başbakanlık ofisi ve Genelkurmay,  suçlamalara cevap hazırlayana kadar beklemeleri gerektiğini açıkladı. Yargıtay bu Salı sabahı  raporu okuyacağını ancak eleştiri getirmeyeceğini belirtti.
Denetleyici raporunu sunarken, Başbakanın  verilen süre zarfında soruları yanıtlamadığını da söyledi. Yargıtay’a  saygı göstererek eleştirilerini doğrudan yapmadı sadece imada bulundu. Şu anda  önemli olan Genelkurmay’ın eksikliklerini gidermek için herhangi bir önlem alıp almadığıdır.