Önce insaniz

Seda Şirem Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba
Ben Yahudi olduğum kadar Ermeniyim ve Müslümanım. Hoşgörünün, saygının tükendiği yerde, kim dinden bahsedebilir? Beyazı beyaz yapan, biraz da siyah değil midir ki, ya da Müslümanı Müslüman yapan Hristiyan? Hrant’ın ölümünün üzerinden daha birkaç gün geçmeden nasıl kilise duvarlarına Biz ermeni değil Türk’üz,  Müslüman’ız diyebilirler. Daha insan olmayı bile becerememişken nasıl olur da Müslümanlık, ya da milliyetçilikten söz edilebilir? Bu işin arkasında örgüt var ya da yok; ama arkasındaki tek bir gerçek var, o da bu zihniyettir.
Örgüt ya da değil zihniyet aynıdır, çok sesliliği susturmak ve ırkçılık. Tabii onlara kalırsa bu milliyetçilik; ama asıl milleti bölenlerin kendileri olduğunu göremeyecek, farklı fikirlerin, kültürlerin ve dinlerin bu milletin bir parçası olduğunu; renkleri olduğunu anlayamayacak kadar da cahil ve körler.
Doğru belki de biraz bu yüzden, bize hep susmak öğretildi; çünkü susmazsan seninle aynı görüşte olmayan geri kafalılar başına bela açabilirdi. Daha ilkokul yıllarında bazı haksızlıklara isyan ettiğimde, büyüklerim “aman kızım sakın dışarda böyle konuşma” deyip, beni sustururlardı. Eğitim hayatında bile, çoğunluğun verdiği bir kararda bile, tartışma açılmadan azınlık susturulurdu. Aslında hep susturulmaktan tepkisiz kalmayı, sessiz kalmayı öğrendik biz; ama bu sefer cenazede toplanan sessiz kalabalık sonunda sesini yükseltmeyi başardı.
Hrant Dink’te fikirlerini, görüşlerini cesurca beyan ettiğinde onu yargılayarak susturmaya çalıştılar; ama o susmadı. “Benle aynı fikirde olmayabilirsiniz ama beni yargılamayın, bırakın ben de kendi inandığımı, kendi görüşümü savunayım” dedi.
Cuma günü Agos Gazetesi’nin önünde o kurşunu sıkan ve sıktırtan eller de Hrant’ı susturabileceklerini sandılar; ama aslında tam tersine Hrant’ın sesini yükselttiler.
Daha önce adını bile duymamış  binlerce insan, şimdi hem Hrant Dink’i hem de fikirlerini tanıyor, verdiği kardeşlik ve özgürlük savaşını biliyor. Daha da önemlisi arkasından gözyaşı döküp, tepkisini dile getiriyor. Hrant Dink öldürüldü; ama arkasında binlerce Hrant bıraktı. Bu suikastın arkasındaki karanlık eller bunu atladılar, herkese kurşunlarının yetemeyeceğini atladılar.
Kimse kimseyi sevmek, kimse kimsenin fikrine katılmak zorunda değil; ama saygı duymak zorundadır. Hiçbirimiz dünyaya gelmeden önce doğacağımız ülkeyi, dini, aileyi, vs. seçemiyoruz; bu yüzden de hepimiz eşitiz ve kardeşiz.