Bu yazıyı okuduğunuz sırada Pesah bayramını geride bırakmış olacağız. O halde hepinizin geçmiş Pesahı kutlu olsun diyerek başlayalım. Pesah geçse de mesajları bizler için kalıcı. Bu hafta bu mesajlardan anladıklarım ve Pesahın anımsattıkları üzerine birkaç söz etmek istiyorum.
Pesah Yahudilikte özgürlüğün simgesidir. Toplum olarak özgürlüğe kavuşma fikri hepimizin aklında aşağı yukarı benzer şekilde yer alır, Pesah sederi boyunca okuduğumuz agada bu konuyu detaylandırarak açıklar ama konu kişisel özgürlüğe gelince iş biraz karışıyor. Özellikle günümüzün ortalama Türkiye Yahudisinin düşünce yapısını hesaba kattığımızda... Dindarlık ortalama Türkiye Yahudisi için hayatını kısıtlamak anlamına gelir. Herkesin kendine... Ama bence bu kadarı fazla! denilerek uzaktan bakılan dine yakın yaşamların baş aktörleri kendilerini hayatın her alanı (yemek, traş, giyim, ulaşım, elektrik, vs.) için geçerli olan seçeneklerin bazılarından (kimine göre oldukça fazla bir kısmından) mahrum etmektedirler. Peki Tora özgürlüğü bu derece ön plana çıkarırken, kişinin özgür yaşamasını şart koşarken, kişinin kendini din bağlamında kısıtlaması buna tezat oluşturmaz mı? Özgürlük Ortodoks Yahudi yaşamının neresindedir?
Örnek olarak ( fanatikler için!) önemli bir aile yemeği ile tuttuğunuz takımın çok önemli bir maçının çakıştığını düşünelim. Muhtemelen aile yemeğine gidersiniz. İçten içe maça gitmek isteseniz de... Ve özgürlüğünüzün kısıtlandığını düşünürsünüz. Ama bu tamamen özgürlüğe ne şekilde baktığınızla ilgilidir. Yahudilikin özündeki kişisel özgürlük bugün, globalleşen dünyada dalga dalga yayılan her istediğini yapma fikrinden biraz farklıdır. Yahudilikin özgürlük anlayışı senin için önem arz eden değerleri özgürce sergileyebilmeyi öngörür. Yani mesele hangisini daha fazla istediğinizden çok hangisinin sizin için daha önemli olduğuyla ilgilidir. Bu paralelde bana uzaklarda bulunan yakın bir dostum tarafından anlatılan hoş ve acıklı bir yaşanmış hikayeden bahsetmek istiyorum:
Bir Pesah gecesi toplama kampında gizlice bir araya gelen Yahudiler, Pesah agadasını okuduktan sonra ellerindeki ekmekleri tutarak Tanrıya dua ettiler. Dua şu şekildeydi: Tanrım bugün Pesahta ekmek yemek zorundayız. Bizlere yeniden ekmek yememe özgürlüğünü ver, bir dahaki Pesah matsa yiyebilelim.
Toplama kampındaki Yahudilerin özgür olma arzularının vücut bulduğu nokta kendilerini Tanrı için ekmek yemekten alıkoyma istekleri oluyordu.
Bugüne baktığımızda ise birçoğumuz, aslında içimizde var olan birçok değeri ancak çeşitli şekillerde kısıtlandığımız zaman önemsiyoruz. Kendimizi bugünün rüzgarına kaptırıp gidiyoruz, belki de savruluyoruz. Bir adım geriye çekilip nereye gidiyorum, bir dakika benim değerlerim nediri sorgulamıyoruz. Değerlerimizi biz değil trendler şekillendiriyor. Her istediğimizi yapıyoruz belki ama bu her zaman yolumuzu özgürce çizdiğimiz anlamına gelmiyor.
* * *
Elimde detaylı bir araştırma yok, tamamen ortalama (common sense) konuşarak belirtiyorum: Türk Yahudi toplumunun göreceli olarak okuyan, entellektüel seviyede kendini geliştiren bir grup olduğunu düşünüyorum. Özellikle toplumumuzun geçmişini düşündüğümüzde bu gözlemimin daha bariz olduğu söylenebilir. Ancak toplumumuzun entellektüel kesiminin çoğunluğunun bağlı olduğu dini araştırmadığı, bu konudaki görüşlerini de işin kaynağından bilgi almadan şekillendirdiği kanısındayım.
Pesah hikayesi 4 farklı çocuktan bahseder. Bilge, asi, saf ve soru sormayı bilmeyen... Bilge çocuk Tanrımız Aşemin kuralları nedir? der, saf çocuğun sorusu Bu ne? olurken, asi çocuk Bunların size ne yararı var? diye sorar. Yahudilikin derinliğiyle, bu işlerin Madonna-Kaballah konferansları ilişkisinde olduğu gibi moda olmasını beklemeden biraz ilgilenirsek, sorgularsak, bunların size ne yararı var diye değil bu ne diye sorarsak, okuduklarımızın, araştırdıklarımızın arasına kökten bağlı olduğumuz Torayı da katarsak sanırım ki işte o zaman anlamlandıramadığımız, saçma bulduğumuz detayların en az bizler kadar akıllı olan insanlar için neden önemli olduğunu, dine yakın kişilerin enerjilerini neden bu noktalara odakladıklarını anlayabiliriz. Her ne kadar tersi düşünülse de Yahudilik sorgulamayı teşvik eder, ama sorgulamak çaba gerektirir. Uygulamak herkesin kendine kalmış ama herşeyden önce bilgi sahibi olmak için çaba sarfetmek gerektiği konusunda sorumluluğumuz olduğunu düşünüyorum.
Özgür kalmanız dileğiyle...