Sona eren sekiz günlük Pesah Bayramı tatilini, ben de bir çok İsrailli gibi ülkenin kuzeyinde geçirdim, hem de ta kuzeyinde Metullada.
Lübnan sınırının 100 metre uzağında, bir dostumun evinde kaldım. Son Lübnan Savaşından önce Hizbullah militanları, evin penceresinin tam önünde bulunuyorlardı. Şimdi ise, kimse yok. Karşıdaki köy ve kasabalarda her şey sakin. Katyuşa füzelerinin Metullada kaldığım evde de dahil, verdiği hasarlardan hiçbir iz kalmadı. Savaş bir gün yeniden alevlenebilir deniliyorsa da, şimdilik kısa vadede böyle bir olasılık yok. Savaşın, bazı olumlu sonuçları da var.
Öncellikle BM Güçleri bu bölgede oldukça etkili, bu nedenle Hizbullah taraftarları silah taşıyamıyor, saldırıda bulunamıyorlar. Suriye ile İranın, onlara gizliden silah yardımında bulunduğu biliniyor. Suudi Arabistanın etkisiyle, Hizbullah sakin duruyor, Nasrallah da eskiye oranla daha temkinli görünüyor.
İsrail de Lübnan Savaşından dersini aldı, güven uyandıran bir kişiyi genelkurmay başkanlığı görevine getirdi. 2. Lübnan Savaşında, Tsahalde görülen eksikliklerin giderilmesi zaman alacak. Ne Lübnan, ne de Suriye- Golan cephesinde savaş yakın görünmüyor. Bu nedenle Tsahalin eksikliklerini gidermesi, savaş ihtimalini azaltacak.
Filistin cephesinde durum farklı; bir ateşkes var ancak her iki taraf da ona pek uymuyor. Gazzeye gizlice silah sokulmaya devam ediliyor, bu nedenle İsrail güçleri Gazzede bir
temizleme operasyonu yapabilir. Her ne kadar Hamas, Hizbullahın seviyesine ulaşmasa da bu kolay bir operasyon olmayacak. Ancak İsrail, bu konuda çok deneyimli.
Bir onbaşıya 450 Filistinli
Şimdi her şey Gilad Şalitin özgür bırakılmasına bağlı. Hamas, Şalit karşılığında serbest bırakılacak 450 Filistinli tutsağın listesini İsraile sundu. Sorun kişi sayısı değil, tutukluların kimliği. Hamas genç bir onbaşının özgürlüğü karşılığında, İsraile ne çok zarar veren, elleri kanlı katilleri istiyor.
İsrail Güvenlik servisi Şin Bet ve terör kurbanlarının aileleri bu takasa karşılar. Dolayısıyla pazarlık uzun zaman alabilir. Eninde sonunda bir sonuca varmak gerekir, aksi halde kan dökülmeye devam edebilir.
Diğer yandan bu takas yeni ufuklar açabilir. Çünkü Riyaddaki Arap Konferansından çıkan kararlar İsrail için bir düş kırıklığı olmadı. Arap devletleri imkansız olduğunu bildikleri halde, 1948 Filistinli mültecilerin çocukları ve torunlarının İsrailde evlerine dönme hakkını savunuyorlar. Bir ültimatom niteliği taşımayan bu karar, İsrail ile bir pazarlığın temelini oluşturabilir.
Riyad Konferansının kararları ile 1967deki 6 Gün Savaşından sonra Hartumda gerçekleşen konferansın kararları arasında çok umut verici farklar var. Hartumda Araplar İsrail ile diyalog kurmaya, barış yapmaya hayır demişlerdi. Oysa aradan geçen 40 yıl sonra aynı devletler, İsraili tanımaya, barış yapmaya, normal diplomatik ilişkiler kurmaya evet dediler.
Bütün bunların karşılığında, İsrailin kabul edemeyeceği şartlar koştular. Ama bu şartların değiştirilmesi zor olmakla birlikte, olanaksız değil. Çünkü bu kez, işin anahtarı Mısır değil, Suudi Arabistandır ve Arap devletleri İrandan çekindikleri için, İsrail ile bir uzlaşmaya varmak istiyorlar.
İntihar bombacısı neden vazgeçti?
Bu Salı sabahı Şin-Betin bir açıklaması tatilden dönen İsraillileri endişelendirdi. Pesah Bayramı gecesi bir Hamas intihar girişimcisi 100 kilo patlayıcı madde taşıyan bir araçla Kalkiyadan Tel-Avive girdi. Birkaç sokakta dolaştıktan sonra bilinmeyen bir nedenle, geri döndü ve aracı bir evin arkasında park etti. Teknik bir nedenden ötürü araç bir süre sonra infilak ettiyse de, can kaybına yol açmadı.
Ardından Şin-Bet Kalkilyada Hamasa bağlı bir hücreden 19 kişiyi tutukladı, bunun arkası gelebilir. Bu Hamas hücresi 2001de Tel Avivde Dolphinarium önünde gerçekleşen ve 21 gencin ölümüne neden olan saldırının sorumlusu.
Bilindiği gibi Hamas ateşkes ilan etti ve istisnai durumlar hariç buna sadık kaldı. Bu Pesah gecesi planlanan intihar girişimi Hamasın farklı bir taktiği idi. Ve bu doğru ise sonucu her bakımdan vahim olabilir.
Bazı yorumcular değişik bir izah getiriyorlar: Hamasın askeri teşkilatının şeflerinden Ahmed Cabari, Hamasın El Fetih ile ortak bir hükümete girmesine karşı ve Kalkilya hücresinin saldırı planı ile ilgisi var.
Şayet bu doğru ise; Hamasın içinde bir bölünme başladı. El Fetihin bir sözcüsüne göre Hamas- El Fetih ortak hükümeti içinde bulunan Hamas bakanlarının görüşleri, El Fetih bakanlarının görüşleriyle örtüşmeye başladı. Diğer yandan, Hamasın başka bir kanadında da sertleşme gözlemleniyor. Bu da zaten karmaşık olan durumu, daha da içinden çıkılmaz bir hale sokuyor.
Kalkilyalı intihar girişimcisi kararını değiştirmeseydi hoş geçen bayram havası değişecekti.
Hamaslı bir teröristin 100 kilo patlayıcıyla İsraile kolaylıkla girip çıkması şöyle izah ediliyor: Terörist İsrailli Arap bir kadınla evlenerek İsrail vatandaşı olmuş ve aracında İsrail plakası vardı. Bu nedenle şüphe uyandırmamıştı.
Geçtiğimiz Cuma İsrail medyasında yer alan bir habere göre Arap Partisi Baladın Başkanı Dr. Azmi Bishara Knessetten istifa edecek. Şu anda Ürdünde olan Bisharanın geri dönmeyeceği tahmin ediliyor. Eğer istifa doğrulanırsa bir çok yorumlara yol açacak.
İsrailli yetkililer İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecadın son demeçlerinde İranın nükleer gücünü zenginleştirme olanaklarına sahip olduğunu açıklarken kendini fazlaca methettiğini ve abarttığını düşünüyorlar. İsrail ve batı istihbaratına göre İran, söylediği miktarda zenginleştirme tesisine henüz sahip değil.
Yine de İranın nükleer bomba imalatı için gereken yaklaşımlarda bulunacağı düşünülüyor. Son aylarda bölgede yaşanan olaylar Beyaz Sarayı yakında terk edecek olan Bushun yeterli önlemler alamayacağını gösteriyor. Ahmedinecad Bushun nükleer tesislere silahlı bir saldırı gerçekleştiremeyecek kadar yalnız kaldığına inanıyor.