Pazartesi yayınlanan Winograd Komisyonunun raporu, beklenilenden daha sert oldu. Şimdi, sorulması gereken soru: Olmertin, olası yeni bir savaşa hazırlanmak için, önceden yaptığı hataları düzeltmeye vaktinin kalıp kalmayacağı. Yoksa, karar alma, hüküm verme yetersizliğinin ortaya çıkmasından dolayı, istifa mı edecek?
Bu can alıcı, çok önemli sorunun olası ve birbiriyle çelişen iki cevabı var. Salı günü nerdeyse tüm medya Olmertin, mümkün olduğunca en hızlı biçimde istifasının kaçınılmaz olduğu görüşünde birleşti. Knessetteki muhalefet partisi Likud da medyanın bu görüşünü paylaşıyor. Ancak, ondan daha etkin ve ses getiren diğer bir kesim ise, Lübnan Şavaşında oğullarını ya da eşlerini kaybeden ve tüm bunlardan Olmerti sorumlu tutan ailelerdir. Başbakanın savaş sürecinde kullandığı yöntemler bu aileleri düş kırıklığına uğrattı.
Kamuoyu belirleyici olacak
Önümüzdeki perşembe günü Tel Avivin Yitzhak Rabin Meydanında 200 250 bin kişinin bir araya gelebilmesi, Winograd Komitesi Başkanının sunduğu programın kamuoyu tarafından desteklendiği anlamını taşıyacak. Winograd Komitesi: Biz gerçekleri açığa çıkardık; şimdi, karar kamuoyunundur yorumunu yapmıştı. Güçlü ve yoğun bir toplumsal hareket, kamuoyunun cevabı olarak algılanacak. Bu durumda Olmertin, hatalarını düzeltmeyi hedefleyerek iktidarda kalmak istemesi imkânsızlaşacak. Medyanın da, bu görüşü paylaştığını gözlemliyoruz. Bu koşullarda, ya seçimlere gidilecek, ya da Olmertin yerini Tsipi Livninin alması şeklinde Kadima Partisinde bir değişiklik yapılacak. Livni, tüm olasılıklara açık kapı bırakmak amacıyla, şimdilik Olmerti ne destekliyor, ne de muhalefet ediyor. Knessetteki çoğu partinin yeni bir seçime hazır olmaması ve yapılacak bir seçimin İsraile zaman kaybettireceği gibi sebeplerle, Livninin başbakanlık görevini üstlenme olasılığı daha kuvvetli görünüyor.
Bu durum şüphesiz, Olmertin başında olmadığı bir Kadima ve Amir Peretzin başkanlığını yapmadığı bir İşçi Partisi koalisyonunun kurulmasına neden olacak. Zaten, mayıs ayı sonunda İşçi Partisi yeni başkanını seçecek; adaylardan biri Ayalon diğeri Barak.
Daha az radikal diğer bir çözüm ise, Winogradın nihai raporunun yayınlanacağı temmuz ya da ağustos ayına dek Olmertin iktidarda kalması. Yorumcuların çoğunluğu, yayınlanacak olan bu nihai raporun, şimdikinden daha sert ve Olmert, Halutz ve Peretzin aleyhine olacağını öngörmekteler.
Üçlünün başarısızlığı
Bu üçlünün öngördüğü zafer elde edilemedi. Çünkü, İsrail birlikleri Litani Nehrine ulaşamadı ve neredeyse bir hiç uğruna, çoğunluğu ihtiyat olmak üzere 33 asker yaşamını yitirdi.
Olmert, BM Güvenlik Konseyinin 1701 sayılı kararının İsrail açısından çok önemli bir kazanım olduğunu ileri sürüyor. Ancak bu kararın görüşmelerini yürüten ABDnin Güvenlik Konseyindeki elçisi aynı kanıda değil; İsrailin son anda Litaniye yaptığı harekât, elçiye göre 1701 sayılı kararın alınmasında etkili olmadı. Bu görüşün gerçek payı olabilir mi? Bunun kararını Winogradın nihai raporu belirleyecek.
Eğer söz konusu rapor, bu harekâtın bir hiç uğruna yapıldığını ve İsrailli askerlerin sadece Olmerte zafer kazandırmak adına şehit olduğunu ortaya çıkarırsa, başbakanın istifası kaçınılmaz olacak. Bu arada Olmert, temmuz ağustos ayına dek, saygınlığını koruma adına Winograd Komitesinin saptadığı hatalarını düzeltmeye çalışacak.
Bu süre zarfında bir savaş çıkarsa ne olacak? İsrailliler Olmertin başkanlığındaki bir hükümetin yönetiminde bu durumla karşı karşıya kalmak istemiyorlar. Ayrıca Winograd raporu da, reformların ancak yeni bir iktidar tarafından yapılabileceği önerisinde bulunuyor.
Bu aşamada durum belirsizliğini koruyor. Olmert iktidarda kalabilmek için, Winograd Komisyonunun reform önerilerini yerine getirmeye çalışacak. Görünen, başbakanın en iyi ihtimalle Roş Aşana Bayramına kadar görevine devam edeceği. O zamana dek Kadima yeni bir lider seçecek ve yeni bir koalisyon oluşacak.
Demokrasiye gerçek bir örnek
Winograd raporunun yayınlanmasının, İsrail açısından artılarının ve eksilerinin şimdiden ne olacağını kestirebilmek mümkün değil. İsrail, sadece Ortadoğu ülkelerinde değil, dünyanın birçok ülkesinde hayal dahi edilemeyecek bir demokrasi örneği sergilediği için övgüye layık.
Winograd raporunun ve yazın sonuçlanacak nihai kararın açıklanmasının, hükümetin saygınlığına leke süreceği inkâr edilemez. Ayrıca, açıklanacak nihai karar Hizbullahın kazandığı izlenimini de yaratacak.
Güvenlik açısından İsrailin kuzeyi, savaş öncesiyle kıyaslandığında çok daha iyimser bir durum sergiliyor. Bu arada Tsahal, daha tehlikeli bir savaş olasılığına karşı yapılan hataları göz önüne alarak, eksiklerini tamamlamaya çalışıyor. Tüm bu girişimler, olası bir savaş ihtimalini de dolaylı olarak bertaraf ediyor. Çünkü İsrailin düşmanları, Tsahalin kendi eksikliklerini gidererek daha güçlendiğinin ve onlar için zorlu bir rakip oluşturduğunun da farkındalar.
Yazımı kaleme aldığım sırada, hükümette yer alan İşçi Partisinin bir üyesi, Olmertin görevde kalma kararını protesto etmek için istifa etti. Öte yandan, koalisyondaki ŞAS ve Evimiz İsrael Partileri (İsrael Beitenu) Olmertin görevde kalma kararına destek verdi. Yani anlaşılabileceği üzere, her şey belirsizliğini koruyor.