Olaylar iki şekilde akılda kalır. Ya, okura sıcağı sıcağına sunarsınız ve böylece yakın zamanda yaşanılanla pekişir; ya da değişik nedenlerle olay soğumaya bırakılır. Aradan zaman geçtiği için okur yazılanı ilk kez yaşıyormuş gibi irdeler. Ve çoğu kez okumaktan öte, düşünme payını beraberinde getirir.
***
Dr. Cengiz Şişmanı ilk kez Ağustos 2005te Şalomu ziyaret ettiğinde tanıdım. O dönemde Boğaziçi Üniversitesinde Yahudi Tarihi ve Medeniyeti dersi veriyordu.
Harvard Üniversitesinde Osmanlı ve Türkiye Yahudileri konusunda doktora yapan Cengiz Şişman, 17/8/05te gazetemizde yayınlanan söyleşide, psikoloji eğitiminin ardından bu konuyu nasıl seçtiğini uzun uzun anlatmıştı. Cengiz Şişman halen Ankarada Bilkent Üniversitesinde Çağdaş Uluslararası Politikada Yahudi Dini ve Medeniyetinin Yeri dersini vermekte.
Kısa bir süre önce ağızdan ağza dolaşan bir yorum beni hayli şaşırttı: (...) Bilkentte alkış yok, Aşkenazda ise çok...
Neden acaba?
* * *
15 Nisan Pazar günü İstanbul dışındaydım. Dolayısıyla Aşkenaz Sinagogunda gerçekleşen, Holokostta yaşamlarını yitirenler anısına (Yom Aşoa) düzenlenen törene katılamadım.
Tanık olmadığım bir olay hakkında yorum yapmam. Diğer yandan en az on-on beş kişiden, aynı konuda kızgınlık ifadeleri duyduğumda, olayı yansıtmanın doğruluğuna inanırım. Özellikle konu Holokost olunca... Anlaşılan o ki, geleneklerine bağlı olan cemaat bireylerimiz bu sene yapılan değişikliklerden pek hoşnut kalmamış. Beş yıldır mumlar yakılırken Anneler, direnenler, çocuklar, yaşlılar... için Türkçe söylenen metinler, bu yıl nedense yoktu.
Asıl üzücü olan, coşkulu bir konsere dönüşen törende insanların ve Tevada bulunanların bir kısmının, kantoru ve koroyu alkışlamalarıydı. Holokostu Anma Gününde alkışın yeri neydi, bilmiyorum. Şarkıların metnini kimse anlamadığı için -program törenin ortasında dağıtılmış- insanlar beğeniyle dinliyordu. Acaba bis istese miydik şeklinde burukluğunu ifade etti bir dost. Şarkılar, türküler arasında Arvit okundu mu, onu bile anlamadım dedi bir başkası.
* * *
30 Nisan Pazartesi, Ankara.
Bir dönem Holokost Komisyonu Başkanı olan Süzet Sidi, Bilkent Üniversitesinde Dr. Cengiz Şişmanın öğrencilerine Holokost üzerine bir konuşma yapmak için davet edildi. Sekiz kişilik bir dinleyici grubuyla birlikte Ankaraya giden Sidiye dersin başında Üniversite Dekanı teşekkür ederek kısa bir konuşma yaptı. Cengiz Şişman ise dersin sonunda: Çocuklar, konuşmacımıza çok teşekkür ediyor, ancak alkışlamıyoruz. Konu Holokost olunca alkış yoktur diyor...
Anlatılanlar hoş değil; ama beni daha çok üzen, Sidiye deneyimlerini gazeteye yazmasını söylediğimde aldığım yanıttı: Ben yazarsam Süzet gene Holokosttan bahsedip, içimizi karartacak deyip okumazlar. Belki senin köşende...
* * *
Dilerim dostumuz bu sözleri karamsar bir gününde söylemiş olsun. Zira, Holokostu her istenen ortamda anlatmayı kendine görev edinen Süzet Sidi, asla unutmamamız gerektiğini hep anımsatmalı.