İsrail Başbakanı Ehud Olmert, geçtiğimiz pazartesi yayınlanan Winograd Komisyonunun geçici raporunun ardından muhalefetin Knessette verdiği güvensizlik önergesine rağmen hükümete yönelen tehditlerden kurtulmayı başardı. Kurduğu koalisyon hükümetinin on üyesinin karşı çıkmasına, II. Lübnan Savaşındaki hatalı tutumu nedeniyle, kendisine güvensizlik göstermelerine karşın bu başarıyı kazandı. Knesset tarihinde ilk kez koalisyonun ana partilerden biri olan İşçi Partisi, üyelerine hükümetin lehinde ya da aleyhinde istedikleri oyu verme özgürlüğünü tanıdı. Buna rağmen 62 milletvekili hükümetin lehinde oy kullanırken, 28i Likudu destekledi. Şimdilik hükümeti tehdit eden en yakın tehlike, bu ayın sonunda yapılması İşçi Partisinde yapılması planlanan başkanlık seçimi olacak. Şartlar böyle olsa bile Olmert, küçük bir dinci partinin desteği ile hükümetin ayakta kalabilmesi için gereken 61 oya ulaşabilir.
Yine de ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Riceın İsrail-Filistin görüşmelerinde ilerleme sağlama amaçlı bölgeye yapacağı olağan geziden son dakikada vazgeçmesi, kriz havasının yok olmadığının göstergesi. Rice, görüşmelerin gelişmesi konusunda gereken adımları atmak için Olmertin daha fazla zamana ihtiyacı olduğunu anladı. Aynı zamanda Gazzede yaşananlar, özellikle yeniden Sderot üzerine Kassam roket saldırılarının başlaması bölgede gerginlik yaratarak görüşmelerde ilerleme sağlanmasını engelleyebilir.
Dramatik gelişmeler
Hatırlayacağımız gibi komisyon, raporunda sorumlu kişilerin istifa etmesi gerekliliği üzerine belirgin bir açıklama getirmedi. Winograd yargıcı: Biz sadece gerçekleri açığa çıkartıyoruz. Karar halkındır dedi. Halk geçtiğimiz perşembe günü Tel-Avivde Rabin Meydanında yapılan büyük bir mitingde sesini duyurdu. Ancak verdiği mesaj beklendiği kadar açık olmadı. Öncelikle hava çok kötü olmasına rağmen 150 bin kişi meydanı doldurdu. Ama hala İsrail halkının tümünün Olmertin gitmesini istediğini söylemek mümkün değil. En önemlisi göstericilerin ikiye bölünmüş olmasıydı.
Bir kesim savaşın iyi yöneltilmediği ve daha şiddetli, daha kararlı olması gerektiği yönünde protestolarını dile getirirken, diğer kesim ise savaş aleyhtarı oldukları, Olmertin bölgede barışın sağlanması için yeterince çaba göstermediği için protesto etti. Kimi Araplarla asla barış olmayacağını savunurken, kimisi İsrailin gerçek barış için daha fazla taviz vermeye hazır olması gerektiği inancındaydı.
Seçime dair öngörüler
Ayrıca Netanyahu ve Likudu başa getirebilecek yeni seçimler, barışın daha da uzaklaşmasına sebep olabilir. Bu nedenle Olmertten pek hoşnut olmayanlar, Netanyahunun başa geçmesinden daha da rahatsız olacaklarından yeni seçimleri istemiyorlar. Kadimanın liderliğinde İşçi Partisinin de bulunacağı benzer bir koalisyon ile yeni bir başbakan istiyorlar.
Savaşın ve nasıl yönetildiğinin en önemli suçlusu eski Genelkurmay Başkanı Dan Halutzdur. Halutz, istifa ederek ve Harvardda okumaya gitti. Savunma Bakanı Amir Peretz mayıs ayında İşçi Partisinde yapılacak seçimlerin sonucunda görevini maliye yada başka bir bakanlık için bırakacağını söyledi. Şimdi problem Olmertten kurtulmak ve Kadimayı temsilen başka birini Başbakan seçmek. Bu isim normal olarak Kadimada ikinci kişi niteliğinde olan Dışişleri Bakanı Tzipi Livnidir. Ancak Livninin son davranışları böyle zor bir zamanda hükümeti yönetebileceği konusunda şüphelere yol açtı.
Yine de bu konuda yorum yapmak için çok erken zira ABD Dışişleri Bakanı Riceın Time Dergisinde yayınlanan makalesinde Livni dünyayı etkileyen 100 önemli kişi arasında yer alıyor. Şimdilerde Olmert ile aralarındaki ilişki düzeldi ve birlikte çok daha iyi çalışıyorlar. Bu nedenle Olmert giderse şansı fazlalaşıyor.
Kadimada başkanlık şansı olan diğer kişi ise yaşına rağmen Şimon Peresdir. Kimse onun iyi bir başbakan olacağından şüphe duymuyor ama bu konuda çabuk karar vermesi gerekiyor. Ama hala tereddütleri olduğundan henüz kimse bir sonraki Devlet başkanının kim olacağını bilmiyor. Tıpkı Türkiyede yaşananlar gibi.Tek fark Türkiyede Cumhurbaşkanlığı makamının yetkileri daha fazla olduğundan seçim büyük önem taşıyor.
Sarkozy ve İsrail
Geçtiğimiz Pazartesi Yediot Ahronot gazetesinde çıkan bir makalede eski Başbakan ve muhalefet lideri Netanyahu: Son altı yıldır Sarkozy ile Paris ve Kudüste defalarca görüştük.Uzun ve dostane konuşmalarımızda dünya problemlerini özellikle küreselleşme sürecinde Olmertin karşılaştığı ekonomik sorunları tartıştık. Bu görüşmeler bizim birbirimizle ilişkilerimizde ne denli yakın olduğumuzu ortaya koydudedi.
Netanyahu bu görüşmelere özellikle seçim kampanyaları sırasındaki son Paris görüşmesine dayanarak, Fransa ve İsrail arasındaki ilişkilerin son senelerde olduğundan çok daha yakın olacağına inandığını söyledi. İlişkilerde çok ani ve kökten değişimler beklenmese de, İsrailin problemleri ve tutumu konusunda daha çok anlayış gösterileceği umuluyor.
Amerika ve Fransa arasındaki ilişkilerin de iyileşmesi İsrail için olumlu sonuçlar getirebilir.
Netanyahunun söylediğine göre Sarkozy, İsrailde son yıllarda yapılan ekonomik reformların ülkeyi güçlendirdiğini ve bir dereceye kadar işsizliğin azaldığını ilgiyle izledi. İran tehlikesine gelince Netanyahu, Fransanın bu konuda da sert tutumunu devam ettireceğini düşünüyor.
Netanyahu- Sarkozy görüşmesinde Türkiyenin AB üyeliği gündeme gelip gelemdiği konusunda bir bilgi yok. Şayet konuşulmuşsa Netanyahu: Türkiyenin AB üyeliğinin İsrailde diplomatik ve politik çevrelerde de görüşüldüğünü ifade etmiştir. Ayrıca Türkiyenin bu birliğe üyeliğinin Avrupa ülkelerinin aynı sıra İsrail içinde büyük önem taşıdığını belirtmiştir. Sarkozynin, bu konudaki tutumu İsrailde onaylanmıyor.