Filippo Racitiyi tanır mısınız? Hani 2 Şubatta Sicilya derbisinde karşı karşıya gelen Catania- Palermo maçı sürerken, stadyumun dışında bir grup Catania holiganı tarafından etrafı çevrilen, daha sonra tuvaletten sökülen metal bir boruyla kafasına vurulan, sığındığı polis aracında soluklanırken kucağına ev yapımı patlayıcı bir madde atılan ve hastanede hayatını kaybeden İtalyan polis memurunu?..
Peki ya Ürfet Çabuku? Hani Mayıs 19da dünyanın en büyük derbisinde(!!!) karşı karşıya gelen Galatasaray- Fenerbahçe maçı öncesinde Galatasaray taraftarları ile polis arasında çıkan gerilim sırasında, gözüne gelen madeni para nedeniyle yüzde 80 oranında görme yetisini kaybeden polis memurunu?..
Peki iki olayın ardından neler yaşandı? İtalya Futbol Federasyonu Başkanı Luca Pancalli, Racitinin ölümünün bir saat ardından bir açıklama yaptı ve haftasonundaki tüm maçları tatil ederek ülkede futbolu durdurdu. Ardından hükümet benzer sertlikte bir tepki vererek, taraftarların sadece sıkı güvenlik kurallarının uygulandığı statlara alınmasıyla ilgili acil kararlara imza attı. Maçlar tekrar oynatılmaya başladığında birçok karşılaşma seyircisiz tribünler önünde oynandı. Daha sonra kademeli olarak sadece kombine kartı olanlara stat kapıları açıldı ve şampiyonluk maçı dahil birçok karşılaşma hava aydınlıkken oynandı.
Bu yazı yazıldığı sıradaysa dünyanın en büyük derbisinin(!!!) ardından on gün geçmişti. Ve ne Futbol Federasyonu, ne de hükümet, kanadından futboldaki şiddete dair elle tutulur bir politika ortaya konulamamıştı. Sadece maç gözlemci ve temsilcilerinin yazışmaları Federasyona gönderilmiş; buna karşın Federasyon kararın, yani Galatasaraya verilecek cezanın, 29 Mayıs tarihinde ilan edileceğini belirtmişti. Önemli olan Galatasaraya verilecek cezaydı ve bir polis memurunun görme kaybı yaşamasına neden olacak çaptaki olaylar İçişleri Bakanlığının ilgi alanına dahi girmiyordu!..
Hani hep sorguluyoruz ya nerelerden nerelere geldik diye... Balık baştan kokuyordu çoktan... Antrenman sahasında kendisine selam vermedi diye Gökhan Zanı azarlayan, yine aynı ortamda, puro içtiği için kendisine celallenen(!) Tiganaya tavır koyan yöneticilere sahip olduğumuz sürece... Locada maç izlerken takımın kalecisi Rüştüye küfür eden ve bu küfrün ardından aynı locada beraber maç seyrettikleri Ümit Özatın tecrübeli file bekçisini korumasına müteakip Sana mı soracağım kime küfür edip etmeyeceğimi diyerek takım kaptanının yaka paça locadan dışarı atılmasına izin veren sayın(!)- asbaşkanlara sahip olduğumuz sürece... Futbol tarihinin en karanlık sayfasının Ali Sami Yen stadyumunda yazılmasına sadece ve sadece bir şahsın neden olduğunu ileri sürme becerisini gösteren aydın fikirli(!) başkanlara sahip olduğumuz sürece...
Biz daha ne gözlerimizi, ne heveslerimizi, ne hayatlarımızı kaybederiz bu dünyanın en güzel sporu uğruna...