Zar atmaktan daha iyi bir strateji bulmali...

Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Yaz aylarına ulaşmak ve bir eğitim öğretim döneminin daha sonuna gelmiş olmak her sene olduğu gibi meslek hayatına başlayacak binlerce genç için yine bir yol ayrımı ve dolayısıyla verilecek zor kararları beraberinde getiriyor. Çocukluk döneminde yöneltilen “büyüyünce ne olmak istiyorsun” sorusunu vermekte elbette çok özgürüzdür, zaten belki de bu soru çocuğun iç dünyasını ve gelecek beklentisini çözümlemekten ziyade söyleyeceği uçuk ve komik mesleki profilin aile sohbetine hoş bir meze teşkil etmesi amacıyla yöneltilir. Çocuk kovboy da olmak istese, aslan terbiyecesi de o sırada kimse için bir şey farketmez, beklenen gerçeküstü cevapla eğlence gelmiştir. Her nasılsa ‘büyüyünce’ karşımıza ÖSS kılavuzundaki seçenekler ya da iş ilanlarında kimlerin arandığı verileri döküldüğünde bir zamanlar aslan terbiyecisi olmak isteyen zihnimiz yavaş yavaş terbiye olmaya  başlar ve kasabadaki kovboyların aç kalmış olduğunu farketmek zorunda kalırız.
Başarılı bir kariyer için sıklıkla dile getirilen anahtar bir söylem “insanın sevdiği işi yaparak mutlu olabileceği”dir, peki insan henüz denemediği şeyler arasında neyi seveceğine nasıl karar vermelidir? Halihazırda birden çok enstrümanı denemiş bir müzisyen yetenek ve ilgisini değerlendirerek kendisini, üretmek istediği seslere hangisinin ulaştıracağı konusunda bir farkındalık geliştirebilir ama aksi halde ve istenildiği anda enstrüman değiştirme özgürlüğü vaadetmeyen bir dünyada başlangıç kararları neye göre alınmalıdır? Başarılı karar, hangi parametreleri hangi sırayla gözden geçirmeyi gerektirmektedir? Akademik hayatı ve girişimci olma alternatiflerini bir kenarda tutarsak özel sektörde kurumsal bir kariyer arayacak kişinin başvuracağı her işin, maddi olanakları dışında üç temel boyutu olduğu söylenebilir sektör, şirket ve görev fonksiyonu. Genellikle kariyerin ilk yıllarında odaklanılan parametreler öncelikle yetkinliklere uygun fonksiyon ve alternatifler arasında en iyi koşulları sağlayabilecek şirketler oluyor. Ancak hemen herkesin yönetici pozisyonlarına yükselmek için çıktığı bu yolda gözüne bir fonksiyon kestirmektense en baştan gözüne bir sektör kestirebilmek –yukarda bahsettiğimiz az bilgi ile karar verme güçlüklerine rağmen-  çok önemli. Kariyer planı olarak bir fonksiyona odaklanmak, bir fonksiyonda bilgi akümüle etmek aslında belki de uzmanlaşma patikasında ilerlemeye yardımcı bir strateji. Sektör zaten birkaç seneden sonra değiştirmenin güçleşmeye başlayacağı bir parametre iken ilk yıllarda doğru sektör yakalayıp sektör bilgisini arttırmaya başlamak daha avantajlı olabilir.  Tesadüflerin de etkili olabildiği kariyer yolculuğu konusunda elbette genellemeler yapmak güç ancak en basitinden kişinin kısa bir süre sonra değiştirmek için değil yükselmek için girmek istediği bir sektördeki lider şirketlerin CEO’larının ve diğer üst düzey yöneticilerinin özgeçmişlerini incelemek bile ortak durak noktalarını ve zamanlamaları analiz etmek için faydalı olabilir. Piyasadaki en çok satan iş kitaplarından bir kısmı CEO’larda en çok rastlanan davranış şekillerini sunarak ve okuycuya da bu modelleri taklit ederek başarıya ulaşmaya katkı vaadediyor. Davranış ve liderlik tarzı açısından da mutlaka yakalanabilecek ve adapte edilebilecek ortak noktalar olacaktır ancak ‘yenilik’ ve ‘farklılaşma’nın anahtar sözcükler olduğu günümüzde herkesin CEO olmak için benzer davranmaya çalıştığı bir ortamda kalablıktan ayrılabilenler CEO olmanın kuralını yeniden belirleyecektir. Bu noktada başarılı insanlara dair odaklanılması gereken şey bence çok fazla öznel unsur içerebilecek çalışma tarzlarından ziyade belli bir kademeye gelmeden önce aldıkları donanımı çözümlemek ve attıkları adımların rasyonelitesini takip edebilmek olmalı.
Meslek hayatına yeni başlayacaklara dikkate alabileceği bir başka konu da iş ilanlarının kılavuzluğu... İş ilanlarını ve ilanlarda talep edilen kaliteleri doğal olarak en çok onlara ihtiyaç duyduğumuzda dolayısıyla iş ararken okuruz. Ancak kişinin mevcut iş arayışı için değil de 3- 5 yıl sonra başvurabileceğini düşündüğü pozisyonları da zaman zaman dikkatle incelemesi bu süre zarfında alabileceği eğitimler, mevcut işindeki özgürlüğü kapsamında gönüllü olabileceği sorumluluklar, süreçlerini daha yakından gözlemleyebileceği departmanlar gibi proaktif olabilmenin birçok öğesini kullanabilmeyi dolayısıyla o ünvana yaklaşmayı sağlayabilecektir.
Maalesef kariyer konusunda hiçbir yerden garantili bir reçete temin etmemiz mümkün değil ama en azından arada kafamızı ‘bir günü sürdürmenin’ yüksekliğinden daha yukarı kaldırıp ‘yıllar seviyesinde bir manzarayı’ görerek günlük rutinimize yeniden müdahale edebiliriz. Pasteur’un dediği gibi ‘Şans, hazırlıklı zihinlerden yanadır’...