Otuz yılı aşkın bir süredir tanıdığım biriyle, ancak on beş yıl önce ilişkilerim ısınmıştı. Tanışmamızın ilk yıllarında, sıkça görüşmemize karşın aramızdaki bir boşluğun varlığını her zaman duyumsardım. Ne denli bazı değerleri paylaşsak, arkadaşlığın kimi gereklerini yerine getirsek, zaman zaman aynı coşkuları yaşamış olsak da, bu duyguyu uzun bir süre içimden atamadım. Onu tanıdığımı sandığım uzun yıllar sonra, bir başkası için yaptığı bir değerlendirmede, yaklaşımını anlamak fırsatını buldum.
- Ben diyordu, insanlarla çok kolay kaynaşamıyorum. Bu elimde değil. Uzun bir süre onu olumlu ve olumsuz yanlarıyla değerlendiriyor, ancak ondan sonra rahatlıyorum. İç dünyamı açtığım, bazı konuları tartıştığım insanlar o denli az ki... Biliyorum, çevremde birçok insan, beni kendini beğenmiş, kibirli olarak görür. Daha önce söylediğim gibi, tüm çabalarıma karşın bu önyargılı duygularımı törpüleyemedim.
Bu arkadaşın yaklaşımını gördükçe, zaman zaman düşünmüşümdür: Kendine olsun hiçbir şekilde ödün vermeyen, her fırsatta başkalarının davranışlarını değerlendiren, hoşgörüden tümüyle uzak bir kişi nasıl mutlu olabilir? Daha da ötesi, onun bu kuşkucu yaklaşımları karşısında, çevresi onun için ne düşünecektir?
Bu soruları yanıtlamaya gerek yoktur, sanırım; nasılsa herkes ektiği tohumların ürününü bir şekilde alacaktır. Bu arkadaşımın da çevresinde yeterince insan olmaması, bunun açık bir yansıması olarak görülebilir. Her birimiz, düşünce ve eylemlerimizin sonucuna da katlanmak zorundayız.
Şu da var: Bir ömür boyu insanlardan kuşku duyarak, onların davranışlarını gözlemleyerek yaşayamayız. Mutlaka yanlış yaklaşımlarımız nedeniyle yanılgılarımız, maddesel zararlarımız olacaktır. Bu olasılıklar karşısında yaşantımızı karartmanın gereği olmadığını düşünüyorum.
Tüm inançların, erdemsel öğretilerin buluştuğu bir Altın Yasa vardır. Bu, kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi, başkasına da yapmama kuralıdır. Binlerce yıldır, farklı bir söyleyişle dile gelse de, sonuçta aynı düşünceye kaynaklık etmektedir.
Ünlü bilim insanı Carl Sagan, bir makalesinde yaşamda benimsenmesi gereken kuralları şöyle sıralamış:
Altın Kural: Başkalarının size nasıl davranmasını isterseniz siz de onlara öyle davranın.
Gümüş Kural: Başkalarının size yapmasını istemediğiniz şeyleri siz de başkalarına yapmayın.
Bronz Kural: Başkalarına onların size davrandığı gibi davranın.
Kısasa Kısas Kuralı: Başkalarıyla önce işbirliği yapın daha sonra size nasıl davranırlarsa siz de öyle davranın.
Saganın bu kurallarını okuduktan sonra, bunlardan hangilerine öncelik verdiğimizi düşünebilir ya da benimseyebildiklerimizi uygulamaya koyabiliriz; ama unutmayalım ki, altın kural binlerce yıldır değerini hiç yitirmiyor.