İsrailin yeni bir siyasi partisi var; milyarder iş adamı ve İsrailin en tanınmış yardımseveri Arkadi Gaydamak gelecek perşembe günü Kudüste Sosyal Adalet Partisinin ilk kongresini açacak. Kamuoyu yoklamalarına göre seçimler şimdi yapılırsa bu parti 17 - 25 milletvekili çıkarabilir.
Sosyal Adalet Partisi böylece Likud ile İşçi Partisinden sonra İsrailin üçüncü büyük partisi olabilir ve iç politikada önemli bir rol oynayabilir. Ancak Gaydamak bu partinin kurucusu ve lideri olsa da Knesset üyesi olmayacak. Gaydamakın isteği İsrailin başkenti ve en kalabalık şehri Kudüsün belediye başkanı olmak. Bunda haklı olabilir, zira Knessette 120 milletvekili varken tarihi Kudüsün tek bir belediye başkanı var.
Ayrıca İsrail halkının milletvekillerine karşı sempatisi yok; milletvekillerini kendi çıkarlarını gözeten çoğu kez boş konuşan küçük politikacılar olarak görüyor. Oysa Gaydamak, özellikle 2. Lübnan Savaşı sırasında az konuştu ama çok iş yaptı. Hizbullahın füzelerinden kaçan binlerce insan için sığınaklar sağlayan ciddi bir iş adamı olarak algılanıyor. Halk onun bu iyiliklerini unutmuyor, parasının nereden geldiğine aldırış etmiyor. Bu nedenle bir çok kişi yeni partiyi desteklemeye hazır görünüyor.
Kimileri: Kudüsün başına geçmemesinin nedeni büyük bir parti kurmak istemesinden mi?; Yaptığı cömert jestler de propaganda mı? ;Bundan ötürü mü böyle hareket etti? sorularını ortaya atıyorlar. Ancak bu kuşkular kimseyi rahatsız etmiyor.
Parti sağ veya solcu mu olacak veya tam merkezde mi bulunacak? Netanyahu ile iyi ilişkileri olan Gaydamakın partisi dış politika ve komşularla ilişkiler açısından herhalde merkezde yer alamaya gayret edecek. parti programına göre ülke dışında bulunan İsraillilere de seçimlerde oy hakkı verilecek. Bu önemli bir nokta. Çünkü; diasporada yaşayan 700 bin İsraillinin seçimlere katılması her şeyi değiştirebilir.
Kısa vadede bir seçim görünmüyor. Son seçimler İsrailde geçen sene yapıldı. Ramonun katılımı Ehud Barakın savunma bakanlığına gelmesiyle Olmert hükümetinin koalisyonu güçlendi. Eylül veya ekim ayında yayınlanacak Winograd Raporu Olmerti zor duruma sokabilir, İşçi Partisi koalisyondan çekilmek zorunda kalabilir. Bu koşullarda 2008in haziran ayına doğru seçime gidilebilir.
Katsav davası sürüyor
Gelecek hafta Yargıtay, eski Devlet Başkanı Katsavın avukatları ve Başsavcı tarafından önerilen pazarlığı kabul edip etmeme konusunda bir karar verecek. Bu pazarlığa göre Katsav sadece bir senelik uzaklaştırma ve cinsel tacizde bulunduğu iki kadın çalışanına 12,000 Dolar tazminat ile cezalandırılacak.
Hükümet Yönetiminde Kalite hareketi ve çeşitli kadın organizasyonları Yargıtayın Başsavcı Meni Mazuzdan söz konusu pazarlık isteğini geri çekmesi talimatını vermesini ve olayın doğrudan mahkemede yargılanmasını talep ettiler. Mahkemenin geçen Ocakta Mazuzun hazırladığı suçlamada yer alan ama sonradan yeterli delil bulunamadığı için ispat edilmesi imkansız olduğu düşünülerek kaldırılan tecavüz suçlamasını yeniden gündeme getirmesini istiyorlar.
Gelecek salı Yüksek Mahkemenin beş hakimi Dorit Beinishin başkanlığında toplanarak pazarlığın iptalini talep eden dilekçeleri değerlendirecekler. Söz konusu dilekçelerHükümet Yönetiminde Kalite hareketi, çeşitli kadın organizasyonları ve Başkanlık konutunda çalışan, tüm olaylar zincirini başlatan ismi gizli kişi tarafından verildi.
Yüksek Mahkemenin kararı ne olursa olsun, Başsavcı ve hükümetin yasal danışmanı olan Mazuzun hatalı olduğu açık. Mazuz mahkemeye gitmeyi tercih etmediğini çünkü duruşmaların ülke gündemini uzunca süre meşgul edeceğini ve Devlet Başkanlığı makamının saygınlığının yitirileceğini, İsraile karşı önyargıların oluşacağını ifade etti. Ancak pazarlık konusu ve hiçbir tecavüz suçlamasının yer almaması zaten medyada öyle bir tartışma başlattı ki birçok aşağılık cinsel suçlamaların yer aldığı öyle çok yazılar yazıldı ki, zaten devlete ve başkanlığın saygınlığına zarar verilmiş oldu. Hatta gazetelerdeki suçlayıcı yazılar öyle ayrıntılar içeriyordu ki aileler çok başarılı olamadılarsa da gazeteleri çocuklarından saklama çabasına girdiler.
Kudüste Yahudilerin Geleceği konferansı
Salı günü Kudüste üç gün sürecek Yahudilerin Geleceği konulu bir konferans başladı. İsrailden 80, ABDden 40, Avrupadan 10, Latin Amerikadan 2, Rusyadan 2, Kanadadan 3, Avustralyadan 1 ve Türkiyeden Lina Filiba konferansa katıldılar. Söz konusu konferans Yahudi Politikalarını Planlama Enstitüsü tarafından düzenlendi.
Kanada delegasyon Başkanı Irwin Cotler, Jerusalem Posttaki yazısında durumun II. Dünya Savaşı öncesi durum ile benzerlik gösterdiğini, Yahudi aleyhtarı, Batı değerleri karşıtı köktenci bir hareketin geliştiğini anlattı.Tabii en önemli farklılık şimdi güçlü bir İsrail devletinin varlığı. Ancak İsrailin müttefiki ABDde bile İsrailin varlığını gayri kanuni bulma hareketi küçükte olsa başlamış ve büyümektedir. Bu sorun konferansta incelenecek konuların başında geliyor.Aynı zamanda İngilterenin akademik ve ticari boykotu da tartışılacak konuların arasında. ABD delegasyonunun üyelerine göre Jimmy Carterin yazdığı o Filistin:Barış Irk Ayrımı Değil kitap İsrailin tenkit edilmesinde diğer yayınlardan daha fazla rol oynadı. ABD delegasyonu bu yayınlara tepkinin azlığından şikayet ettiler.
Likudda problemler
Uzun zamandır kamuoyu yoklamaları Likud ve başkanının tercih edildiğini gösteriyor. Netanyahunun 30 milletvekili ile bir sonraki seçimde hükümeti kuracağı düşünülüyor. Ancak bu genel kanıya şüphe düşürecek iki gelişme yaşandı.
Öncelikle İşçi Partisinin başkanlığına seçilen ve Savunma Bakanı Barak yitirilen oyların bir kısmının geri gelmesini sağladı. Her ne kadar Likudun lideri Netanyahu bir kaç puan öndeyse de, ara her geçen gün kapanıyor.
Diğer gelişme ise Likudda Netanyahu ile tehlikeli rakibi, partinin ikinci adamı sayılan ve başarılı eski Dışişleri Bakanı Silvan Şalom arasında yaşanan tartışmalar oldu.
Şalomu hazırlıksız yakalama amacıyla Netanyahu parti başkanlığı seçimlerinin eylül başında yapılmasına karar verdi.Netanyahu tarafından yenileceğini anlayan Şalom, Likud için yarışı terk etmeye karar verdi. Böylece Netanyahu rakipsiz kaldı. Ancak Şalom, Netanyahu aleyhinde şiddetli bir saldırı başlatarak onu Likudu Suriyedeki Baas Partisine benzer bir hale getirmekle suçladı. Her ne kadar Likudun Barakın İşçi Partisini yenme şansını yok edeceğini bilse de Şalom Netanyahuyu mahvetmeye kararlı.
Gözlemciler, Şalom saldırılarına devam ettiği takdirde Netanyahunun genel seçimleri kazanmasının çok zor olduğunu söylüyorlar. Netanyahu sürekli İran tehdidinden bahsederken, halk daha kıdemli bir asker olan, genelkurmay başkanlığı ve savunma bakanlığı görevini iki kere üstlenen Baraka daha çok güveniyor.