Amerika Başkanı Bushun İsrail- Filistin çatışması ile ilgili beş sene önce yaptığı tarihi konuşma İsrailin yanıbaşında barışçı bir Filistin devletinin varlığının kabulu doğrultusundaydı. Bushun şimdi yaptığı aynı doğrultudaki konuşma İsrailde ve Batı Şeriada memnunlukla karşılandı. Bushun önerdiği adımlar, Eylül ayında bölgede bir toplantının ayarlanması; ılımlı Filistinlilere daha çok yardımın sağlanması; Hamas politikalarının ve yöntemlerinin eskisinden çok daha şiddetle kınanması. Bu yaklaşım gerek Olmert ve Abbası gerekse Ortadoğuda barışçı çözümler arayışında olan ülkeleri memnun etti. Bunun yanı sıra İngiltere Başbakanı Blairin, önümüzdeki hafta Kudüse geleceğini açıkladı. Blair, İsrail ve Batının güvendiği ilk Filistin Başbakanı Salah Fayad ile işbirliği yaparak Batı Şeriada gelecekteki Filistin Devletinin önemli kurumlarının temelini atmaya çalışacak. Blair, eylemleri ile doğru yolda ilerlediğini düşünüyor.
Ancak bazı yorumcular herşeyin çok geç olup olmadığını sorguluyorlar, çünkü gerek Iraktaki durum, gerekse döneminin sonlarında oluşundan dolayı Bushun nüfuzu her geçen gün daha da azalıyor. Özellikle Olmert hükümeti muhalifleri, yapılması düşünülen toplantı tarihinin Winograd Komitesinin 2. Lübnan Savaşı hakkında açıklayacağı raporun tarihi olan Eylüle kasten alınmış olduğu düşüncesindeler. Söz konusu raporun Olmertin savaşı iyi yönlendirmediği konusunda sert tenkitler içerdiğini, bunun da İşçi Partisinin hükümeti terk etmeye mecbur edeceğini ve bir hükümet krizine neden olacağı düşünülüyor. Ancak önemli bir bölgesel toplantı hazırlığı Olmerti tenkit edenlerin olumsuz yargılarını azaltacak.
Niçin bölgesel toplantı?
Şüphelerin artmasının bir nedeni de, basında yer alan konferans kelimesinin yerine niçin bölgesel toplantı ifadesinin kullanıldığı. Bunun nedeni; Olmertin, kimsenin fazla beklentiye girmemesi gerektiği düşüncesi. Nedeni gerçekten böyle olabilir ya da olmayabilir. Ancak her durumda İsrail ile yanyana barış içinde yaşayacak bir Filistin Devletinin varlığını kabul etmek için İsrail ve Arap ülkelerinin buluşmaya karar vermesi olumlu bir gelişme. Bu da İsrailin yasal varlığının yeniden kabul edilmesi sonucunu ortaya çıkarıyor.
Bush tarafından Mahmud Abbasa verilecek 190 milyon Dolar yardım, Olmertin önümüzdeki Cuma günü 250 El Fetih tutuklusunu serbest bırakma sözü, şiddeti kınayan, pişmanlık bildiren El Aksa Tugayı teröristlerine dokunulmazlık sağlanması, atılan diğer adımlar oldu. Bu yaklaşımların tek amacı bir numara olmayı hedefleyen Hamasın karşısında yer alanları güçlendirmek.
Olmert, Abbası uyararak:Hamas ile işbirliğinin herhangi bir kolda yenilenmesi İsrail ile Filistin arasındaki siyasal sürecin bozulmasına neden olacak dedi. Mahmud Abbas bunun asla olmayacağı konusunda söz verdi. Ayrıca İsrail, Bushun Batı Şeriadaki yasadışı yerleşimlerin boşaltılması talebini karşılamayı düşünüyor. Tabii bunu söylemek yapmaktan çok daha kolay. Yine de hepsi olmasa bile İsrail bir kısmını terketmek zorunda kalacak. Bunu yaparken yerleşimcilerin sert tepkileri ile karşılaşabilirler.
Nihai sınırlar konusuna gelince Bush, 1967 sınırlarının bazı yerleşimleri tutmak kaydı ile kabul edilebileceği fikrini verdi. Filistinlilere, bu bölgeler karşılığında başka topraklar verilebilir.
Peres ile gelen iyimserlik
Şimon Peres İsrailin devlet başkanı olmayı çok arzu etmişti. Uzun siyasi yaşamı süresince sadece devlet başkanlığı görevinde bulunmayan Peres, çok başarılı olabilir. Ülkenin de özellikle bu zor günlerde İsrailin güzel yüzünü dünyaya tanıtacak saygın bir devlet başkanına ihtiyacı var.
İsrail kamuoyu ve Peres bu durumdan oldukça memnun görünüyor. Basında yer alan yazılarda, daha önceki devlet başkanlığıyla ilgili kötü imaj göz önüne alındığında Peresin doğru zamanda, doğru yerde, doğru kişi olduğu vurgulanıyor. Yeni devlet başkanı, geçtiğimiz Pazar günü Knessette yaptığı duygusal konuşmasında yeni görevinde eski fikirlerine sadık kalacağını söyledi.
Peres, 1967 Savaşından sonra Batı Şariada Yahudi yerleşimlerinin kurulmasına taraftar ve yardımcı olmuştu. Ancak zamanla, barışa ulaşmak için yerleşimlerin boşaltılmasının zorunlu olduğunu anladı. Peres, bunu birkaç kere dile getirdi.
Genel olarak bir devlet başkanı ülkede ikilik yaratan bir sorun üzerinde taraf tutmamalı. Ancak Peres, İsraillilerin çoğunluğu yerleşimlerin boşaltılmasına taraftar diyerek bu zorluğu aşmaya çalıştı. Oysa sağcılar, bu açıklamayı kabul etmeyerek Peresi açıkça eleştirdiler. Böylece, Perese verilen tam destek uzun ömürlü olmadı.
Yine de ülkede %65lik bir çoğunluk, Peresin seçilmesinden memnun. Peres onlara İsrailin büyük liderlere sahip olduğu bir dönemi, Ben Gurion dönemini anımsatıyor. O döneme de özlem duyan çok.
Peresin sürekli projeler üretmesi bazı kesimlerde endişe yaratıyor. Kendisi tek başına bir dışişleri bakanlığıdır deniliyor. Peresin yapmak istedikleri Başbakan Olmert, Dışişleri Bakanı Livni ve ekonomi ile ilgili bakan arasında anlaşmazlık yaratabilir. Bu denli yaşlı, aynı zaman da bu denli faal bir devlet başkanı herhalde başka ülkelerde de pek görülmedi.
Peresin seçilmesi için ellerlinden geleni yapan Olmert ve Livn,i yeni devlet başkanı ile sıkı bir işbirliği içine girip deneyimlerinden faydalanabilirler. Yedi yıllık bir görev süresi için seçilen Peresin diğer gelecek hükümetlerle arasının nasıl olacağını şimdiden kestirmek mümkün değil.
Devlet Başkanının Knessetteki konuşmasında barış konusunda iyimserlik sezinlendi. İleri görüş olmadıkça iyimserliklerin de gerçekleşmesi mümkün olmaz. Peres, İsrailin güvenliği ile ilgili endüstriler kurduğunda yaptıkları bir fantezi gibi görünüyordu. Kendisi ileriyi görebilen bir teknokrat olarak nitelendirilebilir.
Bu haftadan itibaren Peres, şair sıfatını da kazandı. Radyoda bir şiirini okuduktan sonra yakında şiirlerini toplayacağı bir albüm çıkartacağını söyledi. Ben gençliğimde şiir yazan bir çoban olmak istiyordum diyen Peres, şiir yazan bir devlet başkanı oldu.
Sağ da, sol da memnun
Şimon Peres devlet başkanı olarak ilk görevinde bir partinin değil, tüm halkın başkanı olmaya çalışacağını kanıtladı. Geçtiğimiz pazartesi günü revizyonistlerin lideri Jabotinskynin ölüm yıldönümünde Herzl Tepesinde bulunan mezarını devletin en yüksek temsilcisi olarak ziyaret etti. Jabotinsky, Peresin idolü olan Ben Gurionun en büyük siyasi rakibiydi ve revizyonistlerle İşçi Partisi arasında derin bir düşmanlık vardı. Peres, Jabotinskynin mezarı başında yaptığı konuşmada: Ben Gurion ile Jabotinsky arasındaki görüş ayrılıkları zannedildiği kadar büyük değildi. Ayrıca, Arlozorofun katledilmesinden sonra revizyonistlere karşı haksızlık yapılmıştı dedi. Peres, konuşmaları ile hem sağ, hem de sol kesimi memnun etti. Devlet Başkanı olarak kolay olamasa da sağ ile sol arasındaki gerilimi olanaklar ölçüsünde gidermeye çalışıyor.
Peres ve Türkiye
Peres, Ben Gurion gibi Türkiye- İsrail ilişkilerini önemsiyor. Özellikle ekonomik sorunların giderilmesinde önemli rol oynayabilir. Örneğin; Salı gün Jerusalem Post Gazetesinde yayınlanan bir makaleye göre Gazze ve İsrailli işadamları sorunlarının çözümlenmesi için Türkiyeye müracaat ettiler. İki tarafın da Türkiyeye güven duyduğunu belirterek, İsrailden Gazzeye geçişlerin Türkiyenin kontrolüne verilmesini istediler. Habere göre konu Ankarada incelemeye alındı.