Einstein, Milevaya yazdığı bir mektupta şöyle diyor:
Aşk ve açlık... Bunlar dünyanın en önemli güdüleridir!
Gençlik yıllarıydı. Bu sözleri okuduğumda, nedense pek inandırıcı gelmemiş, üstünde yeterince durmamışım; ancak aradan geçen yıllar, yaşanmış olaylar, deneyimler, bu iki sözcüğün yalnızca bizi değil, bütün insanları nasıl yönlendirdiğini görme olanağı sağlıyor. Daha da önemlisi, bunların sanat ve edebiyata olan yansımaları kadar, okudukça, kimi tarihsel olayların gelişimini anlamamızda, bu duyguların ne denli etkili olduklarını öğreniyoruz.
Bir yanda yaşamın gerçekleri, öte yanda bu gerçeklerden etkilenerek ortaya çıkmış sanat ürünleri... Dünya yazını yaşamdan kopuk olamayacağına göre, sayabileceğimiz tüm örnekler, konularını bu iki duygunun yansımalarından almıştır desek, yanılmış olmayız. Özellikle her çağda, aşk üstüne o denli çok kitap yazılmıştır ki, sayısını kestirmek olanaksız. Yine her ülkenin sınırlarını aşmış, aşk öykü ve söylenceleri saymakla bitmez. Ayrılanlar, kavuşanlar, canına kıyanlar, kıskançlık yüzünden öldürenler, öldürülenler... Bunlar bildik, ama her zaman edebiyatın güncel temaları. Yine aşkın, sanat ve bilim insanları üstündeki yaratıcı güdülerini göz ardı edemeyiz.
Konu açlığa gelince; okuduğumuz, bildiğimiz tüm yaşanmış olumsuzluklar, ne yazık ki anımsanacaktır:
Soygun, gasp, hırsızlık, cinayet gibi suçlara kaynaklık etmesi...
İnsanlık tarihi içinde, kimi savaşların, başkaldırıların, devrimlerin tutuşturucu kıvılcımı olması...
Her yıl bütün dünyada, açlık yüzünden giderek artan ölü sayısının, geleceğimiz açısından ürkütücü boyutlara ulaşması...
Bu sorunların hangisine iyimserlikle yaklaşabiliriz ki?..
Olumsuzluğa düşmek istemesek de, gerçeğin duvarları her an önümüze dikiliyor. Daha sabahları güne başlamadan, gazeteleri elimize alıyoruz, birinci sayfalar bir yana, nerdeyse tümünün üçüncü sayfaları, bir insanın ölümüne ya da bir başkasını öldürmesine neden olan aşk ve açlığın günlük yansımalarıyla dolu olduğunu görüyoruz.
Bir an soluklanmak için de olsa, Turgut Uyarın dizelerine sığınalım:
- İşte o zaman diyorum ki- / Gelişin şen olsun senin / Her şey esirgesin seni / Çünkü açlık çoğunluktadır / Ve ezecektir gücüyle dünyayı / -İkimize bir aşk elbette yetmez / Türlü şeylerin savunulduğu- / Diriliğe eşitliğe tokluğa / Artık ayıp olan tokluğa / Çünkü açlık çoğunluktadır / Açlık.
Düşündükçe, hayatın gerçeklerinin Einsteinın sözlerini doğruladığını görüyor, yaşıyoruz. Sözlerimizi uzatmadan şunları söyleyebiliriz:
Aşk da, açlık da öznel olduğu kadar, insanı tümüyle değiştirebilir.
Bu iki duyguyu yaşamayan, karşısındakinin duygularıyla özdeşleşmeyen kişinin bunları anlaması gerçekten güçtür.