Sahil lokantaları Adalarla özdeşleşmiş mekanlardır. Yol üstünde buzdolaplarında teşhir edilen balıkları; kiminde içi su dolu plastik leğenlerde halen canlı olanları; ve tabii mezesi, rakısı ile hem damağa hem göze hitap eden kıyı lokantalarında keyifli bir yemek istiyorsanız, hafta arasını yeğleyeceksiniz.
Doğma büyüme Adalı olduğumdan nerenin, ne zaman ya da niçin el değiştirdiğini az çok (!) bilirim. Kimilerini beraberlerinde götürdükleri için üzülürüm. Sonuçta, kalanlar bizim demekten başka çare yok.
* * *
Abidin Ustaya sözüm vardı. Abidin Usta kim derseniz, çoğu Büyükadalı onun Lidonun baş aşçısı olduğunu bilir. Bembeyaz kıyafeti ve kolalı gibi duran başlığıyla, çalışkan, siz bana bırakın edasıyla güleryüzlü dimdik karşılar sizi lokantanın girişinde.
Geçen sene Oral Çalışların muhteşem Pi- Arıyla, gelenekselleştirdiğimiz Adalı Gazeteciler Buluşmasını Lidoda gerçekleştirdik. Ardından köşe yazımda yemekten bahsetmiş, bir nüshasını da Abidin Ustaya vermiştim. Meğer, kaybetmiş. Arada bir aklına gelir, Abla, ne zaman yazacaksın, duvara asayım... der. Ben de, Oral Çalışlar bu sene de Adalı gazetecileri biraraya getirir, aynı vesile ile hem yazar, hem de Lido efradının gönlünü alırım, şeklinde düşündüm. Doğruya doğru, Abidin Ustanın mezeleri de, balıkları da mükemmeldir.
Nitekim, geçtiğimiz Çarşamba Büyükada, Burgaz ve Kınalıdan gelen gazeteciler keyifli bir akşam yemeğini, Belediye Kahvesinde devam eden sohbetle devam ettirdiler.
Ettirdiler diyorum, zira o geceki buluşmaya çok istememe rağmen katılamadım. Ancak, artık benden çok daha fazla gazetici dostu olan eşim, toplantının keyfini çıkaranlardandı. Belediye Başkanı Coşkun Özdenin masaya lakerda getirmesiyle şenlenen sofrada atılan kahkahaların yanısıra, yapılan eleştirilerin bir bölümünü bilmek istiyorsanız Oral Çalışların 5 Ağustos Pazar günü Cumhuriyette 3. Adalı Gazeteciler Buluşması başlıklı yazısını okuyun.
* * *
Gençlerin Lidoda bir araya geldiği gece ben de çok önceden tarihi konmuş liseliler yemeğindeydim. Eminim Lidonun patronu Sait Bey, sezonun ilk palamudunu bana verecek... Her ne kadar aklım gazetecilerde kalmış olsa da, mezun olduğumuzdan beri belli aralıklarla biraraya geldiğimiz lise arkadaşları toplantılarını çok önemli bir gerekçe olmadıkça aksatmam. Yemeğin ortasına kadar her tür şikayetin yapıldığı geceler, sonunda terapi seansına dönüşür ve herkes mutlu mesut evine döner. Böyle gecelerde değişik mekanlar deneyip, sıradışı yemeklerin tadına bakarız.
Nitekim, o gece de farklı bir gourmet olayı yaşamak istedik. O kadar farklıydı ki, ertesi gün ben mide sancıları ile kıvranırken, Lidoda Abidin Ustanın mezelerini yiyen eşim, gazeteci dostlarıyla sabahın erken vaktinde yürüyüşe çıkmıştı bile...