Her ne kadar halk arasında salı sallanır denilse de, burada tam tersi yaşanır. O gün baskıya yetişmesi gereken gazetenin en yoğun günüdür. Dolayısıyla değil sallanmak ayaklarımızın iyice yere basması gerekir. Olağanüstü bir durum olmadığı sürece salı günleri bir yere kıpırdamamız söz konusu değildir. Bu yaşam tarzımız haline gelmiştir ve hem biz hem de ailelerimiz için doğallık kazanmıştır. Öyle ki, programlarımızı (MÖ/MS) milattan önce, milattan sonra der gibi salıdan önce salıdan sonra şeklinde oluştururuz. Çarşamba günü konuştuğumuz dostlar ise, salıdan sonra gazete çıktı artık işimiz bitti zannederler. Bazı konuları anlamanın da anlatmanın da imkansız olduğunun ayırdına vardığımdan, artık açıklama yapmaktan vazgeçtim.
Dönelim salı günlerine. Özellikle kış aylarında etkinliklerin yoğun olduğu zamanlar, katılmamız gereken davetlere çoğunlukla gidemeyiz. Çok nadir de olsa, keşke gidebilseydim dediğim olmuştur. Tıpkı, 28 Ağustos günü Ankaradaki görevini bitirip ülkesine dönecek olan İsrail Büyükelçisi Pinhas Avivi ve eşi onuruna verilen davetin bir salı gününe denk düşmesi gibi. Özellikle değer verdiğim insanlarla gerektiği anlarda birarada olamamak buruk bir tat bırakıyor.
Avivi göreve başlayıp gazetemizi ziyaret ettiğinde ve daha sonraları çeşitli vesilelerle biraraya geldiğimizde, kendisinden öğrendiğim ince noktaların yaşam boyu kılavuz olacaklarını biliyorum. Her diplomatın iyi olması gerekmez. En azından benim tanıdıklarım öyle. Avivi bana göre iyi bir insan ve iyi bir diplomat. Bir gün, Eşim ne yaparsa, en iyisini yapar, bu her konu için geçerlidir dediğinde, bayan ağırlıklı bir ortamda ne kadar takdir aldığını tahmin edersiniz...
Avivileri yolcu ederken, bir sonraki duraklarında huzur ve sağlık diliyorum.
* * *
Hayatımda bir çok güzelliği kaçırmışım, farkında değilim. Dönüşü yok, ama imreniyorum işte. Pazar günü çok sevdiğimiz iki gencin evlenme törenindeydim. Selin Saylağ ile İzzet Ers, Tevada elele birbirlerinin gözlerinin içine bakıyorlardı. Tören sonrasında da mekan alkışlarla evliliği onayladı adeta. Ne kadar güzel.
Bizler ise fi tarihte ne on nedime arasında girdik, ne elele tutuştuk, ne de kimse alkışladı. Nasıl imrenmeyeyim... Bu arada gençlerin fotoğrafları çoktan DVDlerde; bizimkiler ise hala Belmanda...
* * *
2 Eylül Pazar günü Galata yolları, ara sokakları, özgün restoranları bir renk ve insan cümbüşüne tanıklık edecek. Avrupa Yahudi Kültürü Günü, bu yıl da yerli yabancı herkese çok farklı bir ortam yaşatacak. Olağanüstü bir ortak çalışma ürünü olan etkinlik sanırım çok insanın merakını giderecek. Avrupa Gününün tanıtım broşürü kentin birçok bölgesine dağıtıldı.
Tabii ki, herkes broşürleri dükkanına almak durumunda değil. Ancak reddetmenin de bir adabı vardır. Teşvikiyede içinde sinema da olan işlek bir pasajda çoğumuzun keyifle oturduğu mekanları seçerken sanki daha dikkatli olmak gerekir.
Müşteri bir gelir, bir gelmez...
* * *
Dostlarınıza farklı bir dünya yaşatmak istiyorsanız akşamüstü Galata Kulesi etrafında konser ve gösterileri izletin.