Anlatmak ya da yazmak

Avram VENTURA Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

Hiçbir çalışma ya da birikimi olmadan, “Evvel zaman içinde” ya da “Bir varmış, bir yokmuş” diye söze başlayıp çocukları masallarla avutanlar kadar, bir solukta öykü kurgulayanlara imrenmişimdir. Hele okuma yazması bile olmayıp, yaşadıkları ve dinledikleriyle, zengin bir hayal dünyası yaratanlar ve bunları renkli bir dille aktaranlar, her zaman ilgimi çekmişlerdir. Özellikle çocukları uyutmak için başuçlarına oturup, onları da masallarının kahramanları yaparak öykü kurgulayanlar yok mu? Bayılıyorum onlara. Bir solukta, çocukların düşlemlerini zenginleştiren yeni serüvenler üretiyorlar.
Her ne kadar Bin bir Gece Masallarını anlatan Şehrazatlar adım başı yetişmiyorsa da, çocuklarını heyecanlı öyküleriyle oyalayanları, bir geleneğin sürdürücüsü Dengbejleri, Anadolu kahvelerinde dinleyenleri renkli anlatımlarıyla etkileyenleri, yine kadınların toplantı günlerinde kurgularıyla söyleşileri sürükleyenleri alkışlamak gerekir.
Yazın tarihine damgasını vurmuş büyük yazarlar için ayrı bir yer açmak gerekir. Onlar, bir kelebeğin kanat çırpmasını, bir akarsuyun sesini, bir tomurcuğun çiçek açmasını, bir bebeğin ağlayışını, bir çocuğun gülüşünü, bir insanın çelişkili ya da tutku dolu duygularını, yine insanların birbirleriyle olan ilişkilerini ayrıntılarıyla anlatarak, beni gözlem ve hayallerine ortak ediyorlar. Canlı betimlemeleriyle, hayal güçlerinin çekimine kapıldığım bu büyük yazarları her okuduğumda, onlara duyduğum hayranlık bir yana, imrenmediğimi söylesem yalan olur.
Kendimi bu konuda o denli yetersiz görüyorum ki!..
Bir bütünü oluşturan ve onun güzelliğini sağlayan ayrıntıları yakalasam bile, yazı ve anlatımlarımda, bunları yansıtabildiğimi söyleyemem.
Bir hazırlığım olmadan, çoğu kez bildiklerimi aktarmada zorlanırken, bir masal kurgulayıp onu doğaçlama anlatmayı hiç beceremiyorum. Özellikle çocuklara olsun, daha önce okuduklarımı yeniden süsleyerek sunmakta bile zorlanıyorum.
Biliyorum, bu savunma karşısında şunu söyleyebilirsiniz:
Hiç yoktan, bunu niye sorun ediyorsun?...
Ya da...
Herkes resim yapacak, roman yazacak, şarkı besteleyecek değil ya... Birinin yeteneğini, bir başkasıyla kıyaslamak da neyin nesi?
Doğrudur!
Kesinlikle bu konunun tartışılacak bir yanı da yok. Ben yalnızca şunu söylemek istiyorum:
Neden öykü ya da roman yazmadığımı soranlara, bu eksikliğimi söyleyerek, bir yanıt vermeye çalışıyorum.
Bu arada, bize öykü ya da roman diye sunulan kimi ürünler, yazarları açısından başarılı görülebilirler; ancak yayınevlerinin destek vererek bunları öne çıkarmaları öyle sıradanlaştı ki, bizi artık şaşırtmıyor. İster istemez bu yazarları, öncelikle sözünü ettiğimiz, çocuklara öykü kurgulayan eğitimsiz insanlarla kıyaslamak zorunda kalıyorum.
Ben, hiç değilse bu eksikliğimi biliyorum!