Bundan iki hafta önce İsrail uçakları Suriye üzerinde bir uçuş gerçekleştirmişlerdi. Bu konuda farklı yorumlar yapılıyor. İsrail askeri güçlerinin istihbarat şefi General Yadlin konu hakkında bir açıklama yaparak ;İsrail ordusu 2. Lübnan Savaşı sonucunda kaybettiği caydırma yeteneğini, şimdilerde Suriye ve İrana karşı artırdı dedi.
Yadlinin sözleri ilginç ve önemli idi. Ancak general bu kadarla yetindi. İsrail uçakları niçin Suriye hava sahasına girdiler, burada ne yaptılar? Sorumlular Başbakan Olmertin verdiği emirleri mi yerine getirmişlerdi? Bu konuda devletin üst düzey yöneticileri hiçbir açıklama yapmıyor, basına demeç vermiyorlar.
İsrail basını bu konu hakkında nereden malzeme buluyor? Bir tek yolla: dünya basınında çıkan yazıları tercüme ederek. Washington Post, New York Times, London Sunday Times, Observer, Der Spiegel, daha önce de CNN bu konuyla temas ettiler, doğru/yanlış bir çok haber yayınladılar. Ancak bunlara bir sansür uygulamak mümkün değil.
Yabancı basından farklı yorumlar
Yazıları özetlersek konu hakkında fikir edinmiş oluruz. Bu ne tam, ne de her açıdan doğru bir fikir olmayabilir. Yine de karmaşık sorunun ana hatlarını anlamış oluruz.
Bundan birkaç ay önce İsrailin Gizli İstihbaratı Mossadın şefi Meir Dagan, Olmerti uyararak, Suriyenin henüz İran gibi atom silahına sahip olma arzusu olmadığı, ancak Kuzey Kore yolu ile nükleer güçlerini arttırmak istediğini söyledi. Ayrıca Suriyenin Kuzey Koreden uzun süre önce satın aldığı uzun menzilli Scud füzelerine, nükleer başlıklı silahlar ekleme çabasında olduğunu belirtti.
Zaten kimyasal başlıklı füzelere sahip olan Suriye neden daha etkili ve insan sağlığına zararlı radyasyon içeren yeni bir tip silah olan Scud 2 füzelere sahip olmak istiyor? Çünkü bu gibi füzelerin güçlü etkileri var.
Kuzey Korede bu gibi sakıncalı nükleer malzeme bulabilir mi? Bulabilir.
Kuzey Kore bunu satmak ister mi? İster
Yabancı bir gazeteye göre Suriye, Kuzey Koreden satın aldığı radyoaktif silahlar için 50 milyon sterlin yardım gördü.
Haberin doruluğu konusunda bir şey söylemek zor. Zaten bu konuda çok bilgiye sahip değiliz.
Yalnız ABD Savunma Bakanı Robert Gatesin : Suriyenin atom ile ilgili çabaları endişe uyandırıyor açıklamasını biliyoruz.
3 Eylülde Suriyenin küçük bir limanına yanaşan bir Kuzey Kore bandıralı bir gemi çimento taşıdığı söylendiyse de, şüphe uyandırdı. Söz konusu çimento, bir ziraat araştırma enstitüsüne nakledildiğinde kuşkular daha da arttı. Sonrasında ne olduğuna dair yabancı basında çelişkili haberler yer alıyor. İsrail uçakları ziraat enstitüsüne roket atışında mı bulundu? Bir binayı kullanılamaz hale getirdiler mi? yabancı kaynaklara göre İsrail çalkarının operasyonu daha çok bir uyarı niteliğini taşıyordu.
Begin doktrini
Salı günkü Jerusalem Postun yazdığına göre hala Begin doktrini gücünü koruyor. Söz konusu doktrin yıllar önce Saddamın Bağdat yakınlarında inşa ettirdiği ikametgahını bombaladıkları zaman devreye girmişti. Doktrin İsraili yok etmek isteyecek herhangi bir ülkenin nükleer güce sahip olmasını engellemek için her türlü yolun denenmesi gerektiğini savunur.
Enteresan olan bir zamanlar İsrail uçaklarının Irakta imha ettiği nükleer reaktörün kurucusu Fransa Dışişleri Bakanının şimdi İranın nükleer askeri güce sahip olmasını önlemek için gerekirse savaş açacağını açıklaması oldu. Jerusalem Post, Fransanın Amerikan modelini benimseyerek savaşı önlemenin tek yolunun İrana ekonomik yaptırımlar uygulama düşüncesinde iken Almanyanın tam tersine ekonomik ilişkileri genişletmesini kınadı.
Bütün bu sorunların arasında cevap bekleyen Suriyede olanları neyin kışkırttığı sorusu da var.
Olmert Hükümeti tüm olanların karşısında neden sessiz kalmayı tercih etti? Cevabı şöyle verebiliriz: Eğer İsrail, Suriye- Kuzey Kore işbirliği ile neler planladığını açıklamış olsaydı, Suriye bir cevap vermek zorunda kalacak ve belki de savaş riskini arttıracak polemikler yaşanacaktı. Oysa İsrail böyle bir savaşı istemiyor ve elinden geldiğince engellemeye çalışıyor. Bu da Olmertin İsrailde yayınlanan Rus basınının temsilcisi ile yaptığı röportajda söylediklerini açıklıyor. Söz konusu röportajda Olmert, Esadı överek, saygı duyduğunu ve kendisi ile önyargılar olmaksızın görüşmeyi ümit ettiğini söyledi. Bir İsrail Başbakanının ülkesinin düşmanları arasında yer alan Şam yönetiminin başındaki Esada böyle iltifatlar yapması hiç olağan değil. Ama Olmert, savaş çıkmasını engellemeye çalışırken öte yandan da cesur askeri önlemler alıyor. Bu davranışı İsrail kamuoyunda takdir topladı. Lübnan Savaşından bu yana %15 sınırlarında dolaşan halkın Olmerte desteği bu günlerde %35lere yükseldi.
Kuzey Kore Suriye ile aralarında nükleer alanda bir anlaşma olduğunu inkar ediyor. Ancak Olmert her ne kadar Başkan Esadı takdir ettiğini söylese de bu Kuzey Korenin bu açıklamasına inanmıyor.
Riceın Ortadoğu ziyareti
ABD Dışişleri Bakanı Riceın Ortadoğu ziyareti İsrail- Filistin anlaşmazlığını çözmek açısından çok verimli olması bekleniyor. Çünkü iki ay içinde gerçekleşmesi beklenen Washington Konferansında İsrail- Filistin prensipler belgesi masaya yatırılacak.
Olmert, sağ kanatta yer alan Şas ve Liebermanın İsrail Beitanu partilerinin hükümetten istifa etmesini engellemek istiyor. Bu nedenle söz konusu prensipler belgesi yan yana barış içinde yaşayan iki ülkeyi kabul etmekten yana olan partilerin koalisyonda kalmaları anlaşma sağlaması yönünde önemli bir adım. Ama Mahmut Abbas için anlaşma, Kudüs ve göçmen sorunlarını çözmeyi hedefleyecek ayrıntılı bir plan ile mümkün olabilir. Eğer genel bir söylem olacaksa, Abbas konferansa katılmayacağını ifade etti. Böyle bir durumda Suudi Arabistan da görüşmelere gelmez. Suudi Arabistanın katılmadığı bir görüşmenin ise hiçbir değeri kalmayacak.
İsrail ve Filistinli yetkililerden oluşan bir ekip, karşılıklı tavizler içeren bir metin hazırlamak için seçildi. Ama acaba başarılı olabilecekler mi? Ramallah ve Kudüsü ziyaret edeceği iki günde acaba Rice verilecek tavizleri saptamada herhangi bir katkıda bulunabilecek mi? Olası ama şüpheli. İkincil sorunlarda anlaşma sağlanabilir ama hayati konularda anlaşma bir hayli zor görünüyor.
Devlet Başkanı Peres yeni yıl için verdiği gayet ince ve düşünceli mesajlarda savaşın insanları birleştirdiğini ancak barış için ödenen bedelin insanları ayırdığını ifade etti.
Bu konuda neler yapılabilir?
Peresin önerileri
Gizli tutulan politik bir diyalog başlatılmalı ve sonuçları açıklanmalı. Aynı zamanda ekonomik bir diyalog da başlatılmalı zira Avrupada ya da dünyada hiçbir şey ekonomik değişimler olmaksızın başarılamaz. Diyalogların merkezinde Ürdün, İsrail ve Filistinliler olmalı.
Peres:Diğer problemler kadar Ölü Denizin de artık ölüyor olması her üçümüzü de çok yakından ilgilendiriyor dedi.
Peres, başkanlığının ilk haftalarının çok verimli olduğunu vurguladı.Ben barış için çalışırken İsrail halkının çoğunluğunun fikirlerini ifade ediyorum. Azınlık aynı fikirde olmasa dahi ben çoğunluğu temsil ediyorum dedi.
Başkan hükümetin kendisinden bazı yabancı liderlerle görüşmesini istediğine dikkat çekti. Örneğin Ermeni Soykırımı ile ilgili kriz baş gösterdiğinde Peres, Türkiye Başbakanı ile görüşerek krizi önlerken, her şeyi hükümetin onayı ile yaptığını ifade etti. İsrail Devlet Başkanı sözlerine son verirken en önemli olanın geleceğe inanç olduğunu, geleceğe inanmayanların asla bir geleceği olmayacağını vurguladı.