Yakup ALMELEK
Genç adam mal sahipleriyle görüşüyordu. İki avukatla,
“Odayı gördünüz mü’’?
“Gördüm efendim, çok hoşuma gitti. Kiralamak istiyorum.’’
“ Fiyatı telefonda söylemiştim, ayda 800 lira..
“ Söylemiştiniz, pahalı ama değer. Bir kere ana cadde üstünde, sonra binanız çok temiz.
Bu içtenlikli gözlem her iki hukukçunun hoşuna gitmişti. “O halde” dedi Ahmet Bey “kiracımız olacaksanız sizi biraz tanımamız gerekiyor, kendinizden azıcık bahsetsenize.!’’
Genç adam iyi bir öğrenci edasıyla evrak çantasını açtı, ,içinden telli bir dosya çıkardı, Ahmet Bey’e uzattı ve “Burada özgeçmişim yazılı, bence kiracı almakla işyerinize eleman almak arasında çok büyük bir fark yoktur. Ahmet Bey gülümseyerek okumağa başladı: “Otuz yaşındasınız, bugüne dek çalıştığınız işletmeler de belirtilmiş, yıl ve ay itibariyle, hatta o işletmelerin sorumlu kişileri de” Ahmet Bey bunu dedikten sonra dosyayı ortağı İsmet Bey’e verdi.
Genç adam “O kişilerden benle ilgili bilgi alabilirsiniz’.’ Yanıt bu kez İsmet Bey’den geldi “Olabilir, neden olmasın!’’
Genç adam “Size bir açıklamada bulunmak istiyorum’’diyerek söz aldı.
“Telefonda vurguladınız, kontratta kefil istiyorsunuz. Ben size kefil veremem, bu bir prensip meselesidir. Kimseye kefil olmam kimsenin de bana kefil olmasını isteyemem. Babamın da kontrata imza etmesini önerdiniz. Bunu babama söyleyemem. Şüphesiz hatırımı kırmaz. İmzalar ancak bu onu çok üzer. Zaten benim büyük bir şirkette çalışmamı arzuluyor. Koç gibi Eczacıbaşı gibi. Tek başıma iş yapmamı tercih etmiyor.
İki ortak da hiçbir yorumda bulunmadılar, salt dinliyorlardı. Genç adam devam etti.
“Küçük yaştan beri çalışıyorum. Hep iyi denebilecek ücretler aldım ve para da biriktirdim ancak bir yıl önce birkaç arkadaş daha önceden hiç bilmediğimiz bir sanayi işine giriştik. Zarar ettik ve firmayı kapattık. Bana odayı kiralarsanız önceleri çalıştığım bir yerde öğrendiğim işi yapacağım. Ancak korku içindeyim ya başarılı olamazsam ve kirayı bir yıl ödeyemezsem. Bunun için sizden ricam mümkünse kontrata istediğim zaman çıkabileceğim şartını koyun, kararınızı bekliyorum. Ahmet Bey’in yüzü aydınlandı. Size bir şey soracağım. Diyelim ki, odayı size kiraladık. Diyelim ki, hiç kazanmadınız. Elinizdeki para size kaç ay yeter.?
Gençten anında yanıt geldi: “Bunu ayrıntılarıyla hesaplamıştım. Dört ay.”
“Şimdi sizden rica ediyorum. Yanımızdaki odaya geçer misiniz? Ortağımla 15- 20 dakika görüşeceğim.’’ İsmet Bey’in bu sözleri üzerine genç adam hemen kalktı. Yandaki odaya doğru yürürken taburenin üstündeki günlük gazeteyi gördü. “Sizi beklerken gazeteyi okuyabilir miyim ?” “Elbette’’ yanıtı üzerine gazeteyi eline aldı, yan odaya geçti ve kapıyı arkasından sessizce dikkatle kapadı. Yarım saat sonra genci içeriye çağırdılar. Ahmet Bey “karar verdik, size kiralayacağız. Kefil istemiyoruz, ayrıca istediğiniz zaman odayı bırakabilirsiniz’’. Gencin gözleri mutluluktan ışıldadı. “ Teşekkür ederim’’diyebildi.
Ahmet Bey devam etti. “Niye bu karara vardık. Söyleyelim. Birincisi iyi bir aile görgünüz var. Babanızın üzülmesini istemiyorsunuz. Bu bizce çok mühim. İkincisi 20 dakika için bile gazeteyi aldınız, odada tembel tembel oturmadınız, okudunuz. Demek ki, boşuna vakit öldürmüyorsunuz. Bu da bizce mühim.’’
Kontratı imzalarken İsmet Bey “ 20 yıldır ilk defa böyle bir kontrat imzalıyorum. Her istediğinizi yerine getirdik’’ diyordu. Ahmet Bey de gülüyordu: “Böyle kiracı dostlar başına” diyerek.
Genç oradan vergi dairesine kontratla birlikte işe başlama dilekçesini götürdü. 9 Eylül 1967 tarihini taşıyordu dilekçesi.
* * *
Not: İşyerinde dört yıl kaldı. Bina ünlü bir bankaya satılınca başka bir yere taşındı.
Taşındığı ay orada beş odayı tutmaktaydı.