Salvo; çok iyi bir aileden gelen genç bir delikanlıdır. Ailesi varlıklıdır. Kibir onlardan çok uzak bir kavramdır. Herkese yardım eden ve hiç gönül kırmayan asil bir ailesi vardır. O da bununla büyür, yetişir. Onlar hem dini vecibelerini yerine getiren hem de tüm insanlık değerlerine önem veren bir ailedir. Parmakla gösterilirler.
Salvo büyür. Bir gün Dalya adlı bir kızla tanışır. Birbirlerine ilgi duyarlar. Salvo, onun ailesiyle görüşür. Dalyanın ailesi de oldukça dindardır. Salvo, babasının bu işe çok sevineceği kanaatine varır ve bir gün babasının yanına gider. Söze başlar: Bir kız var baba. Birbirimizi seviyoruz. O, bambaşka biri. Beni büyülüyor. Yanında kendimi dünyanın en mutlu insanı sanıyorum. Aşık oldum. Ailesi de tam senin sevdiğin tipte. Tüm dini gerekleri uygulayan bir yapıda deyince, babası oğluna sarılır. Onu öper. Ardından Salvo, sevdiği kızın kim olduğunu açıklar. Babası: Olamaz! Onunla evlenirsen asla mutluluğu yakalayamazsın. İnan bana bu iş yürümez. deyince Salvo şaşkındır. Babasına hep saygılı davranmıştır. Hiddetlenir ama saygısını bozmaz: Onu seviyorum baba. Ben küçük bir çocuk değilim artık. Lütfen siz de anlayın. Bu evliliği kabul edin. En mutlu anımda yanımda olun der. Babası deliye dönmüştür. Biraz düşünmek için dışarı çıkar ve sonra gelir. Salvoya: Evliliğinizi kabul ediyorum; ama bir şartım var. Bu düğün tam bir sene sonra olacak. Çok uzun bir süre değil. Eğer kabul ederseniz senin mutluluğun için herşeyi yapmaya hazırım diye açıklar.
Salvo babasının tutumuna bir anlam veremez. Kendi kendine: Dalyanın ailesiyle bilmediğimiz bir düşmanlığı mı var acaba? Anlatmadığına göre özel bir durum. Neyse bir sene sonra Dalyacığım ile evleneceğim. Bu bana yeter der. Dalyaya gider: Çok güzel bir düğün hazırlayacağız. Hazırlıklar dört dörtlük olsun istiyorum. Bana bir sene izin ver. Düğümüzü seneye bu zamanlarda olacak der.
Aileler biraraya gelir. Söz yüzükleri takılır. Salvo şaşkındır; çünkü bu evliliğe karşı çıkan babası yeni dünürleriyle son derece samimidir. Hiçbir problem yoktur.
Hepsinde düğün telaşı vardır.
Herkes mutludur. Salvo ve Dalya ev ararlar. Aileleri mobilyacıdadır sürekli.
Birkaç ay sonra bir gece Salvo uyanır. İçinde tarif edemediği bir sıkıntı vardır. Bu sıkıntı birkaç hafta devam eder. Babasına açılır: Babacığım, nedenini bilmiyorum ama galiba Dalyayla evlenmek istemiyorum artık. Çok güzel bir kız. Ancak bazı davranışları beni ondan çok soğuttu diye başlayıp yaşadığı olayları babasıyla paylaşır. Ardından Sen tüm bu tehlikeyi önceden gördün. Peki nasıl anladın? Dalyanın bana uygun bir eş olmadığını nerden bildin? diye sorar.
Babası: Bak yavrum daha çok gençsin, anlatacağım. Bazı insanlar vardır, dindar gibi gözükürler ki ben onlara asla dindar diyemeyeceğim, aynı zamanda insan ilişkilerinde olumsuz davranışlar sergilerler. Dalyanın annesi ve babası da öyle. Dalyanın babaannesi çok rahatsızdı. Zavallı kadın tek başına yaşıyordu. Bir gün bile yanlarına almadılar. Sonra çok ağırlaştı. Hastaneye yatırdılar. Hasta ziyareti yapmanın önemini bilirim. Onu ziyarete gittim. Yine yalnızdı. Beni görünce sevindi. Ne olur torunum Dalyayı getir bana. Beni görmeye gelsin. Çok özledim. Hep onu rüyamda görüyorum. Çocuklara söyledim ama getirmediler. Sen halledersin paşa. Sen çok iyi birisin. Ne olur? diye yalvardı. Hemen evlerine koştum. Dalyanın annesi: Orası çocuklara uygun bir ortam değil. Hem sınavları var çocuğun. Boşver bırak. Haftasonu getiririz. Hem şimdi çok işim var. Evde parti veriyorum. Dostlarım gelecek deyip kapıyı kapattı. Çok şaşırmıştım. Ertesi gün o yaşlı kadının öldüğünü duydum. Birkaç ay sonra yolda yürürken bankta düşünceli düşünceli oturan Bay Salvatoru gördüm. Hal hatır sordum. Cevap bile vermedi. Aldım onu evine götürdüm. Karısı anlatmaya başladı: Birkaç sene önce yanında bir adam çalışmaya başladı. Herşey başlarda iyiydi. Adam çalışkan ve dinamik biriydi. Geçenlerde hesaplarda bir yanlışlık çıktı. Kocam uğraşırken kapıdan içeri adamlar girmiş. Tüm makinalara haciz koymuşlar. Meğer yanında çalışan çocuk ödemeleri yapmamış, paraları zimmetine geçirmiş. Kocamın saygın bir kişiliği var. Haciz memurları gelince kahrolmuş. Anlayacağın o kadar sıkıldı ki, ne yapacağını bilmiyorum dedi. Yanına aldığı kişi Dalyanın babasıydı!
İşte oğlum, anlayacağın Dalya böyle bir ortamda büyüdü. Hasta ziyaretinin önemini bilmiyor. Babası düzenbazlık yaparak zengin oldu. Annesi, kayınvalidesi ölüm döşeğindeyken evde parti veriyordu.
Böyle bir aileden yetişen bir kız aynen onları yansıtacaktır.
Böyle bir kızın, senin çocuklarının annesi olmasını ister misin? Onlara ne verebilir ki? Seçeceğin kişinin iyi bir aileden gelmesi demek duygularla dolu ve iyi bir karakterinin de olması demektir. Bunları sana, bana evleneceğini söylediğin gün anlatsaydım önem vermezdim. Yaşayıp görmeni istedim. Çok aşıktın o gün. Gözlerin kördü. Görmüyor ve duymuyordun. Senden zaman istedim. Onun ve ailesinin gerçek tutumlarını görmeni bekledim der.
Salvo, babasının ne denli haklı olduğunu biliyordur arıtk. Ona sarılır. Ardından Baba hani bugün Tant Merkadayı ziyaret edecektik. Hangi hastanedeydi? diye sorar yüreği artık doğru yolda ilerlediğini bilirken...