Kadınlar, çocuklar, 20 yıldan uzun süredir tutuklu olanlar ve hastalar. Mısır`ın belirlediği kriterlere göre Filistin`in elinde tuttuğu İsrailli onbaşı Şalit`e karşılık İsrail`in serbest bırakması gereken tutukluların listesi bu. Hamas, listeyi kabul ettiğini belirtiyor. Bana kalırsa İsrail de listeyi çoktan kabul etmiştir. Şu anda bu yönde adım atılmamasının sebebi ise salıverilmeyi doğru zemine oturtma çabasından kaynaklanmaktadır.
Kadınlar, çocuklar, 20 yıldan uzun süredir tutuklu olanlar ve hastalar. Mısırın belirlediği kriterlere göre Filistinin elinde tuttuğu İsrailli onbaşı Şalite karşılık İsrailin serbest bırakması gereken tutukluların listesi bu. Hamas, listeyi kabul ettiğini belirtiyor. Bana kalırsa İsrail de listeyi çoktan kabul etmiştir. Şu anda bu yönde adım atılmamasının sebebi ise salıverilmeyi doğru zemine oturtma çabasından kaynaklanmaktadır.
Bugünkü ortamda İsrail, Filistin tarafının istediği tüm tutukluları değil, bir kaç tanesini serbest bıraksa bile bu Hamasın, Hamas içinde de şu anda Suriyede bulunan politik lider Halid Meşalın zaferi olarak algılanacaktır. İsrailin buna izin vermesi beraberinde büyük sıkıntılar yaratacaktır.
Çünkü izin verdiği taktirde bazı gerçekler geri dönüşü olmaksızın kabul edilmiş olacak. Filistin lideri Mahmut Abbas gerçek anlamda tüm gücünü kaybedecek. Fiziki olarak bölgedeki gelişmeler üzerinde herhangi bir kontrolü olmayan Abbasın meşrutiyeti kağıt üzerinde de sona erecek. Buna paralel olarak, son aylarda üzerinde uğraş verdiği, İsrail hapishanelerinde tutuklu bulunan Filistinliler tarafından hazırlandığı için "Tutuklular anlaşması" olarak bilinen ve temelde Filistinin İsraili tanımasıyla iki devletli çözümü öngören tasarı da büyük ihtimalle tarih olacak.
İsrailin Şalite karşılık Filistinli tutukluları salmayı kabul etmesi sadece Abbasın otoritesinin sonu olarak da görülmemeli. Aynı zamanda bu, bölgede işlerin diplomasi ile çözüleceğine olan inancın da zarar görmesine neden olacak. Ne ödenmeyen memur maaşları, ne çalışmayan hastaneler, hepsi Abbas ve onun temsil ettiği siyasi otoritenin karnesine zayıf olarak yazılacak. Hamasın karnesinde ise sadece bu son zafer yer alacak. Ortadoğuda istediğini yaptırmanın yegane yolunun da güç kullanmak olduğu tüm taraflarca kabul edilmiş olacak.
Öyleyse İsrail ne yapmalı? Halihazırda içine sindirdiği Filistinli tutukluları serbest bırakma konusunu doğru zemine taşımayı başarmalı. Bu zemini bulana kadar da beklemeyi sürdürmeli.
Peki doğru zemin ne? Şüphesiz taraflar karşılıklı adım atmaya başlayacaklarsa bu, bölgeye uzun vadede huzur getirecek açılımları da beraberinde getirmeli. Bu nedenle doğru zeminden kastımız, İsrail ile Filistini yönetenleri biraraya getirecek ortamın sağlanması. Bu nedenle iki taraf arasındaki görüşmeler Şalite karşılık, Filistinli kadın ve çocuk tutukluların serbest bırakılması şeklinde gerçekleşmemeli. Eğer karşılıklı tavizler verilecekse bu paketin içine sürekli ateşkes, Filistin tarafının İsraili tanıması, Batı Şeriadan İsrailin geri çekilmesi ve sonuçta iki devletli çözüme kadar giden bir seri belirsizliğin de eklenmesi gerekiyor.
Bu ortamda Filistin lideri Mahmut Abbasın "tutuklular anlaşması" doğru bir başlangıç noktası olabilir. Gerek İsrail, gerekse Hamasın böyle bir zeminde buluşması, bugünlerde yaşanan gerginliğin daha derinleşmeden ve bir terör sarmalına girilmesine izin vermeden çözümlenmesini sağlar.
Karşılıklı tavizlerin, Hamasın İsraili tanımasına kadar giden bir şekilde önemli açılımları da beraberinde getirmesi, tüm bu süreci başlatanın bir terör saldırısı olduğu gerçeğinin önüne geçerek, olayların diplomasinin zaferi olarak hatırlanması sonucunu doğuracaktır.