ABD Başkanı Bush`un Ortadoğu ziyaretinin başlıca amacı İran`a karşı bir koalisyon oluşturmak. Ancak İsrail ve FÖY ziyaretinin nedeni farklı: İsrail-Filistin barış konuşmalarında ilerleme kaydetmek, ayrıca Batı Şeria`ya uluslararası bir askeri birliğin gönderilmesini görüşmek.
ABD Başkanı Bushun Ortadoğu ziyaretinin başlıca amacı İrana karşı bir koalisyon oluşturmak. Ancak İsrail ve FÖY ziyaretinin nedeni farklı: İsrail- Filistin barış konuşmalarında ilerleme kaydetmek, ayrıca Batı Şeriaya uluslararası bir askeri birliğin gönderilmesini görüşmek.
Buna gerçekten acil ihtiyaç var. Çünkü Annapolis Konferansındaki iyimser demeçlerden sonra İsrail- Filistin ilişkilerinde bir duraklama, hatta gerileme görüldü. Karşılıklı ithamlarda bulunan taraflar, bir türlü gerçek müzakerelere başlayamadılar.
2009 yılının Ocak ayında görev süresini tamamlayacak olan Başkan Bush, Beyaz Sarayı terk etmeden önce İsrail- Filistin barışını sağlamak istiyor. Bu nedenle 2008 yılının iyi değerlendirilmesi gerekiyor.
Fırsatlar kaçırılmamalı
Başkan Bush ve Dışişleri Bakanı Condolezza Rice, tarihte olumlu bir iz bırakmak istiyorlar. Ortadoğunun iki halkı arasında barışı sağlayabilirlerse veya barışa çok yaklaşırlarsa amaçlarına ulaşmış olacaklar. Bu konuda çaba göstermeye hazır, dünyanın en güçlü ülkesinden fayda sağlanabilir. Bu bir fırsattır, kaçırmamak gerekir. Yeni seçilecek ABD başkanının İsrail- Filistin barışına Bushun gösterdiği ilgiyi sürdürüp sürdürmeyeceği belli değil. Sürdürse dahi, konuyu yeniden ele alacağı için büyük bir zaman kaybı olacak. Oysa Ortadoğuda boşa geçen her süreç kişilerin yaşamına mal oluyor.
Ancak İsrailde herkes böyle düşünmüyor. Tam tersine zamanın İsrailin yararına işleyeceğini düşünen bir kesim, Batı Şeriada Filistinlilere ait topraklarda kurulan küçük yerleşimlerin zaman içinde İsrailin bir parçası sayılacağını umuyor.
Bushun söz konusu ziyareti sırasında Olmertten, yasa dışı Yahudi yerleşimlerinin boşaltılmasını isteyeceği biliniyor. Olmert, çaresiz olumlu yanıt verecek. Ama sözünü tutacak mı? Şaron da bu konuda vaatte bulunmuş fakat yerine getirmemişti. Haaretz gazetesinin yayınladığı haritada Batı Şeriada yasa dışı 102 köy hatta kasaba görülüyor. Bu yerleşimleri boşaltmak, günümüz koşullarında çok zor olabilir.
İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, buralarda ikamet edenlerle anlaşamaya varmak istediyse de, anlaşma mümkün olmadı.
Olmertin, ABD Başkanına koşullar uygun olduğunda yerleşimleri boşaltabileceğiz yanıtını vereceği öngörülüyor.
Batı Şeriaya uluslararası güç
Son haftalarda Batı Şeriada iki İsraillinin öldürülmesi, durumu daha da zora soktu. Olayın sorumluları tutuklandı. Bu kez katiller radikal örgütlere mensup kişiler değil Mahmud Abbasa bağlı güvenlik güçlerinin üyesiydiler. Bu da Abbasın güvenlik güçleri bünyesinde Hamasa veya daha da radikal örgütlere bağlı kişiler olduğunu gösteriyor.
Bu şartlar altında Abbasın güçlerine güvenmek zor. İsrailliler şimdi olduğu gibi bölgede sadece İsrail güçlerinin güvenliği sağlayabileceğini düşünüyorlar. Zira halen Batı Şeriada İsrail güvenlik güçleri geceleri serbestçe hareket ederek, aldıkları istihbarat doğrultusunda Hamas, İslami Cihad ve diğer radikal örgütlere bağlı kişileri tutukluyor, sorguya çekiyor ve yargıya sevk ediyor.
Bu nedenle İsrailli yetkililer, Filistinlilerle bir anlaşmaya vardıktan ve Batı Şeriadan resmi olarak çekildikten sonra dahi belirli bir süre için bölgenin güvenliğini sürdürmeyi uygun buluyor. Doğal olarak hiçbir özerk Filistin hükümeti, İsrail güvenlik güçlerine bu hakkı tanımaz.
Öyle ise ne yapılmalı? İsrailin Batı Şeriadan çekilmesinden sonra, Abbas gerçekten güvenli bir güce sahip oluncaya dek, tek çare uluslararası bir gücün güvenliği sağlaması. ABDde bunu ciddi bir şekilde tetkik ediyor.
Olası bir uluslararası gücün komutanı herhalde NATO eski şefi General James Jones olacak. Uluslararası gücün içinde Ürdün, Mısır ve AB ülkelerinden askerler bulunacak. FÖY Başkanına bağlı birlikler güçleninceye değin uluslararası güç, geçici bir süre görev yapacak. Bunun uzun zaman alacağı düşünülüyor.
Böyle bir planın gerçekleşmesi için bazı zor engellerin aşılması gerekiyor.
Şunu belirtmemiz lazım: Bushun bu yılın sonuna dek bir anlaşmayı imzalayacağız sözü tamamıyla temelsiz görünmüyor.
Tarafları kim denetleyecek
Özellikle her iki taraf da Yol Haritası Planının şartlarına uyarlarsa. Ancak bu kimin kontrolünde gelişecek? ABDnin Tel Aviv büyükelçiliğindeki ataşe, uzman kişilerle İsraillilerin, Kudüste bulunan ABD Başkonsolosluğundan bir diplomat ise Filistinlilerin faaliyetlerini kontrol edecek, Washingtona rapor verecekler. Washingtonda ise rapor henüz belirlenmeyen ancak olaylara tarafsız bir gözle bakacak bir siyasetçi tarafından tetkik edilecek.
Bu kişi zaman zaman bölgeye gelerek İsrail ve Filistinlilerle görüşecek, objektif olduğuna tarafları ikna etmeye çalışacak ancak bunda başarılı olamayacak. Nasıl başarılı olabilir ki? Batı Şeriada 270 bin Yahudi yerleşimci var. Bunların büyük bir kısmı İsrail sınırları içine dahil edilecek, güvenlik duvarının dışında kalan 80 bin yerleşimci ise Filistin bölgesinde kalacak. İsrail hükümeti Filistinlilerle anlaşabilir ve Knesset de bu anlaşmayı onaylarsa söz konusu 80 bin kişi evlerini boşaltmak zorunda kalacak.
Bush ile Riceın önümüzdeki günlerde Kudüs ve Ramallahda yapacakları görüşmeler sonrasında durum belki de açıklığa kavuşacak. Başkan Bush İsrail basınına verdiği demeçlerde : Bu yılın sonuna dek, bir İsrail- Filistin anlaşması imzalanacak. Uygulanması ise daha uzun bir zaman alacak dedi. ABD başkanın gösterdiği iyimserlik, pek de yersiz değil.
Çünkü Ortadoğuda durum her an değişebilir. Olumlu veya olumsuz gelişmeler yaşanıyor. Genellikle olumsuzluklar yaşansa da engellerin aşılması imkansız değil.
Bush karşıtları etkileyebilir
İsrail, Bushu sıcak ve onurlu bir şekilde ağırlamak için elinden geleni yapıyor. Başka yerlerde olduğu gibi Bush, İsrailde de eylemlerinden ötürü tenkit ediliyorsa da kimse onun İsrailin dostu olduğunu inkar etmiyor. Hatta şimdiye kadar Beyaz Saraya gelen en iyi dost olduğu düşünülüyor. Ama ben Clintonun da bu konuda onunla yarışabileceğine inanıyorum.
Bushun ziyareti çalışma kapsamında gerçekleşeceğinden çok fazla sosyal davetler olmayacak. Zaten iki buçuk gün sonra Ramallaha gideceğinden davetlere fırsat kalmayacak. Bush, Ramallahta Filistinliler ile görüşecek ve Betlehemdeki katedrali ziyaret edecek.
Bush onuruna verilecek yemeğe bir çok kişi katılmak istediyse de, kısıtlı kontenjan nedeniyle Olmert bu sorunla karşı karşıya kaldı. Yemeğe sadece koalisyon partilerinin başkanları davet edilecek. Bushun Filistinlilerle barış planına karşı olan iki parti başkanı, belki Bush ile karşı karşıya geldiklerinde fikirlerini değiştirebilirler.
Bush, Şaronun iki oğlu ve başka politikacılarla da görüşecek ancak İsrailin Batı Şeriadan çekilmesini istemeyenlerin protestolarıyla karşılaşacağı öngörülüyor. Polisin ciddi olayların çıkmasını engelleyebileceği düşünülüyor.
Olmertin istifası için baskı
Winograd Komisyonunun son raporunu 30 Ocakta yayınlayacağını açıklaması Olmertin istifa etmesi konusundaki baskıları iyice arttırdı. Ayrıca Ehud Barakın da istifa ederek partisini koalisyondan çekmesi için baskı devam ediyor. Ama Olmertin son günlerde gösterdiği diplomatik yaklaşımlar, Bush ile yakın dostluğu onun istifa etmesi için doğru zaman olmadığının göstergesi.