İsrail hükümeti bir yandan farklı televizyon kanalları aracılığıyla ve konuşmacıların demeçleriyle Suudi Arabistan`ın 5 yıl önceki önerisini değerlendiriyor. Öneri; 1948 Filistinli mültecilerin yerlerine geri dönmelerine izin verilmesi karşılığında, İsrail ile Arap Birliğine mensup tüm ülkelerin ilişkilerinin normale döneceği ve barışın sağlanabileceği vurg
İsrail hükümeti bir yandan farklı televizyon kanalları aracılığıyla ve konuşmacıların demeçleriyle Suudi Arabistanın 5 yıl önceki önerisini değerlendiriyor. Öneri; 1948 Filistinli mültecilerin yerlerine geri dönmelerine izin verilmesi karşılığında, İsrail ile Arap Birliğine mensup tüm ülkelerin ilişkilerinin normale döneceği ve barışın sağlanabileceği vurgulanıyordu. İsrailin karşı görüşü ise mültecilerin yeni kurulacak Filistin devletinin topraklarına dönmeleriydi.
Suudi planı, keşke İsrailin kabul edebileceği bir şekilde düzenlenebilse...Ancak birçok temas ve görüşmeler sonucu bunun olasılığı çok düşük görülüyor.Arap ülkelerinin ortak bir karar alacakları düşünülürse, 22 Arap ülkesinin birçoğunun Filistinli mülteciler konusunda geri adım atarak İsraile yardımcı olması beklenemez. Ayrıca gündemde olan Kudüs gibi başka problemler de var.
Şimdilerde yeni bir gelişme yaşandı. Olmert, AIPAC Konferansına katılan delegeleri, Bushun Irak politikası konusunda desteklemeleri yönünde ikna etmeye çalıştı. Çünkü ABD silahlı kuvvetlerinin Iraktan süratli çıkışı, İsrail üzerinde olumsuz sonuçlar yaratacak. Irakta savaşın sürmesini istemeyen ABD Yahudi lobisi bu konuya soğuk baktı. İsrail yanlısı Amerikalı Yahudilerle, İsrailin şimdiki liderleri arasında böyle fikir ayrılığının yaşanması oldukça nadir bir durum.
Grev dalgası
Öte yandan hükümet, İsrail ekonomisini felce uğratacak grev dalgası ile mücadele ediyor. İlk olarak Merkez Bankasında başlayıp bütün finans sistemini tehdit eden grevlere öğretmenlerin, üniversite öğrencilerinin ve ulusal sigorta kurumunun da grevleri eklendi. Tabii bu emekli maaşlarının ödenmemesi anlamına geliyor. Şikayetler farklı olsa da genelde sebepler hep aynı. Memurlar hükümetin zayıflığından istifade ederek, baskı uyguluyor, haklı buldukları isteklerini elde etmenin zamanının geldiğini düşünüyorlar.
Dünyaca ünlü bir ekonomist olan Merkez Bankası Genel Müdürü Stanley Fisher, salı akşamı 20.00 sularında bir basın toplantısı düzenleyeceğini açıkladı. Fisherin toplantıda istifasını açıklayacağı söylentileri yayılırken, borsada düşüşler yaşanmaya başlandı. Başbakan Olmert araya girerek Merkez Bankasının tehditlerini geri almasını istedi. Genel Müdür şimdilik basın toplantısını iptal etti. Çalışanlar ve Merkez Bankası arasında görüşmeler sürerken, grev hala devam ediyor. Ateşli tartışmalar henüz sonuçlanamadı.
İki tehdit: trafik ve virüs
İsrailliler geçtiğimiz hafta iki gelişmeden etkilendiler. İlki ülkedeki hastanelerde halihazırda 95 kişiyi etkileyen ve her türlü antibiyotiğe karşı direnç gösteren bir tür mikrobun bulunması oldu. Şimdiye kadar 150 kişinin mikroptan etkilendiği, ancak kesin sayılara ulaşmanın mümkün olmadığı zira mikrobun genelde yaşlı ve kronik rahatsızlığı olan kişileri vurduğu söyleniyor. Bu tehlikenin önüne geçmenin tek yolu; mikroba maruz kalan hastaların karantina altına alınması ve bulaşıcılığını engellemek için gereken her türlü tedbirin alınmasıdır. Ancak hastanelerde yeterli sayıda yatak yokken bu nasıl başarılacak? Ülke nüfusu hızla artarken İsrailin, diğer batı ülkelerinde olduğu gibi yatak kapasitesini arttırması gerekirdi. Şimdilerde hastaneye gitmek, riskli görünüyor. Son haftalarda araba kazalarının oranı da arttı. Bunun nedeni: insanların trafik ışıklarına uymamaları. Çoğu sürücü ya alkollü yada uyuşturucu alarak trafiğe çıkıyor.
İsraillilerin alkol kullanmak gibi bir alışkanlıkları yoktu ayrıca trafiğe çıkan araba sayısı da daha azdı. Oysa şimdi araba sayısı katlanırken, alkollü sürücülerin de sayısı aynı oranda katlandı. Yediot Ahronot gazetesinin geçtiğimiz hafta manşete taşıdığı bir trafik kazası haberi büyük etki yarattı. Ama ne kadar süre için?
Polis, kontrolleri arttırma kararı aldıysa da yeterli değil. Çünkü , içkili ve uyuşturucu almış şekilde araba kullananların sayısı oldukça fazla.
Alınacak her türlü önlem, belirli bir bütçe gerektiriyor. Yeni bir savaş olasılığına karşı ordunun güçlendirilmesi de ayrı bir maliyet yüklüyor. Ayrıca halkının %56sının asgari maaşın altında çalıştığı bu ülkede, karşılanması gereken birçok ihtiyaç var.
Winograd raporu Nisanda
Olmertin kendi ülkesinde bile oldukça yanlız bırakıldığı da bir gerçek. Son iki kamuoyu yoklamaları Olmertin, şimdiye kadar hiçbir başbakanın düşmediği kadar popülerliğini kaybettiğini gösteriyor. Olmert halkın sadece %2si ya da %3ün desteğine sahip. Halkın yarısı Lübnan Savaşında yaşananlardan sonra güvenini yitirmiş, diğer yarısı da doğru ya da yanlış maruz kaldığı usulsüzlükle ilgili suçlamalardan dolayı ona güvenmiyor.
Kamuoyu yoklamalarında Netanyahu, Barakın, Ami Ayalonun ve diğer tüm adayların önüne geçti. Ayrıca Kadima Partisinden Tsipi Livninin de onun karşısında şansı var gibi görülüyor. Olmert ,Barakın İşçi Partisindeki seçimleri kazanarak Savunma Bakanı Amir Peretzin yerine geçmesini istiyor. Böylece eğer Olmert hükümeti yaz mevsimine kadar hala görevinde kalırsa güvenirliliğini yeniden kazanacak.
Tabii Winograd Komitesinin yaz mevsiminde sunacağı son raporundan sonra olacakları kestirmemiz imkansız.
Son dakika haberlerine göre, Winograd Komisyonu resmi bir açıklama yaparak, raporu Nisan ayı ortasında sunacağını duyurdu. Beklenmeyen bu açıklama, ülkede bombe etkisi yaptı. Açıklamada Olmert ve Savunma Bakanı Peretzin bu raporun sonuçlarına katlanmak zorunda kalabilecekleri belirtildi. Böylece İsrail siyasetinde, kritik ve belirsiz bir dönem başlıyor ve hükümetin önemli kararlar alması zorlaşıyor. Sağ muhalefet, şimdiden hükümetin istifasını istiyor.