Şaron-Netanyahu çekişmesi

İsrail Başbakanı Ariel Şaron ülkesinde ve hatta tüm dünyada şimdiki kadar ünlü olmamıştı. Eylül ayı içinde dünya liderlerinin BM`de yapacakları toplantıda, dünyanın en cesur adamı olarak adlandırılacak.

Erol Güney Köşe Yazısı
9 Ocak 2008 Çarşamba

İsrail Başbakanı Ariel Şaron ülkesinde ve hatta tüm dünyada şimdiki kadar  ünlü olmamıştı. Eylül ayı içinde  dünya liderlerinin BM’de yapacakları toplantıda, dünyanın en cesur adamı olarak adlandırılacak.
New-York’taki zaferinin ardından, 26 Eylül’de İsrail’e geri döndüğünde  30 yıl gibi bir süreden beri kurulmuş olan Likud Partisi’nin merkez yönetimi, Ariel Şaron’un yerine getirilecek yeni  başkan adaylarının belirlenmesi için seçim kararı alacak.
Seçimlerin kasım sonu gerçekleştirilmesi bekleniyor. Binyamin Netanyahu’nun Likud Partisi başkanı ve  başbakan adayı olarak şansı oldukça yüksek. Bir İsrail başbakanı olma niteliklerine; özellikle çelikten sinirlere sahip olmayan Netanyahu’dan sonra  ikinci adam olmayacağını açıklayan Şaron, bir sonraki hükümetin  ve dolayısıyla kendi kurduğu partinin dışında kalacak.

Şaron  gerçekten parti dışında kalacak mı?
Siyasi yaşamında  birçok kez ümitsizliğe kapılacak kadar zor şartlar oluşmuş, fakat o her seferinde bir çıkış yolu bulmuştu. Lübnan Savaşı sırasında Agranat Komitesi onun artık Savunma Bakanı olarak devam edemiyeceği kararı almıştı. Oysa bir süre geçtikten sonra Şaron, başbakan  olarak geri döndü. Likud Partisi’nden  kendini destekleyen bir azınlıkla birlikte yeni Likud Partisi’ni kurdu. Bu eski / yeni parti,  İşçi Partisi ,Şinuy Partisi ve küçük bir grupla birlikte bir koalisyon hükümeti kurabilecek yeterli oyu aldı ve   Filistinlilerle birlikte Yol Haritası Planı’nın hayata geçirilmesinde liderlik yaptı.
Şaron geçtiğimiz Pazartesi günü televizyonda yaptığı bir açıklamada  ülkenin kesin sınırlarını  tanımlayarak, Batı Şeria’daki yerleşim birimlerinin tümünün kalamayacağını ifade etti. Bu da Guş Katif’teki sahnelerin yinelenmesi demek. Ancak Likud Partisi üyelerinin bunu kaldırabilecek gücü kalmadı. Bu nedenle 150 bin Likud üyesinin büyük çoğunluğu artık Şaron’u desteklemeyecek. Geçen seçimde Likud’a oy veren ve Şaron’u başa getiren 900 bin kişi ne diyor? Guş Katif’in boşaltılmasından sonra yapılan kamu oyu sonuçları; İsraillilerin %54’ünün Batı Şeria’da yerleşimlerin boşaltılmasını onayladığını, %40’ının da buna karşı olduğunu gösterdi. Bu da  ABD’nin desteği ve  Batı Şeria’daki yerleşimlerin korunması kaydıyla, hala Şaron’un liderliğinde  Likud’u destekleyen  bir kesimin  varlığını ortaya koyuyor.
Şaron ve Adalet Bakanı Tsippi Livni  Likud’un aslında uç bir parti olmaktan ziyade, muhalefet grubu olarak adlandırılan radikal grup tarafından  ele geçirilmiş bir merkez sağ parti olduğunu  savunuyorlar.

Netanyahu: "Karşılıksız toprak verdik"
Netanyahu, muhalefet grubu kadar  radikal  değil. Salı günü başkanlık için resmi adaylığını açıklarken  "topraktan feragat etmeyiz" söyleminde bulunmadı. Çünkü böyle bir açıklamanın onu Bush  yönetimi ve Avrupa’dan kopartacağını biliyor. Netanyahu "Batı Şeria ve Gazze’de biz sadece verdik ve karşılığında hiçbir şey elde etmedik" dedi. Gözlemcilere göre Netanyahu’nun bu tutumu, Filistinlilerle herhangi bir anlaşma yapılabilmesini engelleyecek ve İsrail devleti bir kez daha yanlızlığa mahkum bırakacak.
Öyleyse şimdi durum ne olacak? Şimdilik kimsenin tatmin edici bir cevabı yok. Birçok çözüm ortaya atılsa da bunlardan kimi Şaron, kimi de  Netanyahu tarafından anında reddediliyor. Zaten Şaron muhaliflerinin asıl amacı ondan intikam almak. Zamanlarının geldiğine inandıklarından bundan vazgeçmek gibi bir niyetleri yok. Bu nedenle bazı gözlemcilere göre gerçekçi bir politikacı olan Şaron, New-York gezisinde etkin dostları ile görüşecek, gelecek seçimlerde desteklerini isteyecek. Çünkü yeni bir parti kurmak, seçimlere hazırlanmak oldukça güç ve  maddi destek gerektirir.
İsrail medyasına göz attığımızda  Şaron muhaliflerinin  şu şekilde eleştirildiğini görüyoruz: " Aşırı sağcılar Likud tarafından kontrol edilen bir hükümeti  iktidardan atmaya çalışıyor, oysa gelecek yılın sonuna kadar iktidarda kalabilirdi. Bu milletvekillerinin Likud’un Şaron sayesinde Knesset’e ilk kez 40 milletvekili sokabildiğini ve gelecek seçimlerde kendilerinin artık yer alamayacaklarını göz önünde bulundurmaları gerekiyor."
 Muhalifler Netanyahu’yu Likud’un başına getirebilecekler ama başbakanlığa değil. Çünkü Netanyahu’nun son ikibuçuk yılda uyguladığı   ekonomik politika,  İsrail’deki yoksul  sayısını 700 bini çocuk olmak üzere 1,5 milyona  yükseltti. Bu nedenle ekonomik sorunları olanlar ona oy vermeyecekler. Hatta yazılanlara göre Şaron’un yerleşim merkezlerini boşaltma politikasına karşı olsalar da, Netanyahu’ya sempati duymuyorlar. Çünkü bu kişilere göre Netanyahu, Guş Katif’ten çekilme kararını üç kez reddetmesine rağmen bölgeye hiç destek ziyareti yapmadı. Çekilme gerçekleştikten sonra istifa etti.Öncesinde istifa etseydi durumlar değişebilirdi.
Son kamuoyu araştırmalarına göre Şaron’un Netanyahu’ya göre 8 puanlık bir üstünlüğü var.Hatta Şimon Peres’in de Netanyahu’ya göre küçük bir üstünlüğü var.
Doğal olarak Knesset seçimleri Mart ayından önce yapılmayacağına göre o zamana kadar da çok şey değişebilir.
Ayrıca Filistinlilerin de bütün İsrail seçimlerinde olduğu gibi önemli bir rolü var. Eğer terör yeniden tırmanışa geçer, Abbas Hükümeti Hamas ve İslami Cihad’a karşı etkili önlem alamazsa, Netanyahu "Biz neden Guş Katif’i boşalttık ve binlerce çalışkan, vatansever, dindar insana acı çektirdik? Bunun sorumlusu Şaron’dur" diyebilir. Netanyahu, Şaron’dan çok daha iyi bir konuşmacı olduğundan böyle bir propagandanın etkisi de büyük olabilir. Bu nedenle Filistinliler kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmeli ve aralarındaki aşırı uçları  kontrol altına alabilmeliler. Bu kez başarmalılar.
Yazımı kaleme aldıktan sonra Netanyahu’nun Likud Başkanı ve Başbakan adayı olarak ilk basın açıklamasını dinledim. Kendisi Şaron’u ; karşılık almadan Gazze’de bir Filistin devletinin kurulmasına fiilen olanak tanıdığı ve İsrail’de bir rüşvet ortamının yaratılmasına katkıda bulunduğu  gerekçeleriyle sert bir dille eleştirdi.