Bu haftaki yazımı kaleme aldığım sırada oylamaları halen devam eden ve Batı Şeria`daki yerleşim birimlerinin geleceği ilişkin bir referanduma dönüşen 2006 seçimleri, belki de İsrail tarihinin en önemli seçimi olacak.
Bu haftaki yazımı kaleme aldığım sırada oylamaları halen devam eden ve Batı Şeriadaki yerleşim birimlerinin geleceği ilişkin bir referanduma dönüşen 2006 seçimleri, belki de İsrail tarihinin en önemli seçimi olacak.
Bilindiği gibi bu sorun 1967 savaşından beri, İsrail politikasının hem önemli, hem de en tartışmalı sorunu oldu ve halkı ikiye böldü. Şimdi ise Ehud Olmert, bu sorunu halletmek için büyük bir adım atmak istiyor. Niyeti dört yıl içinde, Batı Şeriadaki yaklaşık 80 bin yerleşimciyi buradan tahliye ederek, bölgenin %90ını Filistinlilere devretmek.
İsrail bu seçimde adeta seçmenlerine, bu kararı oylayıp, oylamadıklarını soruyor. İsrailli seçmenler, olumlu veya olumsuz yönde yanıt verebilirken, "Ben bu işe karışmam, bana vız gelir. Kararı siz verin" diyemez. Oysa yapılan kamuoyu yoklamalarına göre seçmenlerin üçte biri oy kullanmamakla ister istemez, böyle bir yanıt vermiş oluyorlar.
Seçmenlerin isteksizliği
Bu durumun nedenlerini şöyle izah edilebiliriz: son 7 yıl içinde dördüncü kez genel seçimlere gidilen İsrailde, halkta bir bıkkınlık gözlemlendiği gibi, kararsızlar bu seçimin referandum tarafını kavrayamadılar.
Şayet Ariel Şaron, Kadima Partisinin başında olsaydı, seçmenlerini oy kullanmaya ikna edebilirdi. Ehud Olmert ise, akıllı, başarılı hatta cesur bir politikacı imajı çizse de, Şaronun sahip olduğu "baba" imajına sahip değil. Bir lider olarak görülmüyor. Ancak, Olmert bu seçimi büyük bir farkla kazanırsa- ki öyle görünüyor- Şaronun gölgesinden çıkabilir.
Halkın bir bölümü, son yıllarda yapılan seçimlerden sonra herhangi bir değişim olmadığını vurguluyor. Ülke güvenliği hala gündemini oluştururken, bu seçim gününde vatandaşların güvenliği korumak için ciddi önlemler alındı ve bu sayede bir saldırı girişimi engellenebildi.
Geçen yıllara oranla ekonomi düzeldi denilebilirse de, halen bir çok vatandaş ve özellikle çocukların üçte biri yoksulluk sınırlarında yaşamlarını idame ettirmek zorunda. İsrailde 240 bin işsiz var. Anlaşılan seçmenlerin üçte biri, seçimlerin bu gibi ciddi sorunlara yanıt getirebileceğine inanmıyor ve onlar için bu seçimde oy kullanmanın anlamı yok. Deneyim gösteriyor ki, kim seçilirse seçilsin bu gibi sorunlara, özellikle teröre çare bulunamayacak, zira politikacılar başka konularla ve kendi çıkarlarıyla ilgileniyorlar; " biz onlara oy vermekle uğraşmayacağız" diyorlar.
İsrail politikasında değişimler
Bu sorunu daha derinine incelemek gerekirse öncelikle seçimin hiçbir menfaat gözetmeksizin yapıldığı ve bir etkisi olmayacağı düşüncesinin çok da doğru olmadığını görürüz.
Gazetecilerin de gözlemlediği gibi geçtiğimiz son dört ay içinde İsrail politikasında dramatik olaylar gerçekleşti. Bir anda teşkilatı bile olmayan Kadima Partisi gündeme geldi. Bu partinin adayları İsrail halkı tarafından çok bilinen kişiler değiller. Şaronun kurduğu bu parti bir anda meclisin en önemli partisi haline geldi; bu parti İsrail halkının Şarona duyduğu sevgi ile başarılı oldu. Şaronun, geçirdiği rahatsızlık sonucu İsrail politikasından çekilmesine rağmen Kadima onun vekilinin başkanlığı altında gelişmeye devam etti. Bu seçim sonucunda Kadima belki daha az milletvekili çıkaracak ama yine de ilk parti olarak İşçi Partisi, Meretz Partisi, Şas Partisi ve Birleşik Tora Partisi olmak üzere bir koalisyon kurma görevini üstlenecek.
İsrailliler Olmertin sadece zeki değil aynı zamanda çok cesur ve risk alan bir politikacı olduğunu anladılar. Olmert seçimden önce Batı Şeriadan Tek Yönlü Çekilme Planını açıklamakla ne kadar cesur olduğunu İsrail halkına gösterdi. Şaronun, Gazzede uyguladığı şekilde ciddi bir risk altına girdi ve bu tutumunun kendisine oy kazandıracağı öngörülüyor.
İsraillerin yerleşimler konusunda sabrı tükendi. Tabii ki sağ kesimin düşüncesinin ne derece etkili olduğu, sonuçlar alındığında belli olacak. Ancak sağın gücünün düşünüldüğünden daha zayıf olacağı belli oluyor.
Likud geriliyor
Aynı düşünce 1977 yılından beri İsrail politikasında ilk parti konumunda olan Likud Partisi için de geçerli. Partiye taze kan arayışına giren Netanyahunun bu konuda pek de başarılı olduğu söylenemez. Netanyahu hükümette maliye bakanı iken yaptığı uygulamalar sonucu büyük zorluklarla karşılaşan ve bunları unutamayan düşük gelirli vatandaşların karşısında sihrini kaybetti. Bu kesim Netanyahunun ekonomiyi kurtarmak adına böylesine ciddi önlemler aldığını, ekonominin düzeldiğini, artık düşük gelirli kişilerin mali sorunlarına çare bulunabileceği özrünü kabul etmek istemiyor.
Görünüyor ki; Netanyahunun maliye bakanı iken daha iyi bir ekonomiye sahip olmak için aldığı ve zamanında Şaronun da mükemmel olarak nitelendirdiği önlemler, kendisine politik yaşamında büyük bir engel oluşturacak.
Likud ve Netanyahunun geleceği sorusu tartışılırken, öte yanda Liebermannın İsrael Beitenu Partisi başarılarıyla gündeme geldi.
İşçi Partisinin geleceği de parlak görünüyor. Fas doğumlu bir sendika lideri partinin yeni lideri Amir Peretz, istemeyerek de olsa, Şimon Perez, Haim Ramon ve Dalia İtzikin İşçi Partisinden istifa ederek Kadimaya geçmelerine neden oldu. Onların arkasından birçok parti üyesi de Kadimaya geçti.
Peretz partiyi yeniledi
Öte yandan Amir Peretz, İşçi Partisinin özellikle bir Aşkenaz partisine oy vermeyi düşünmeyen doğu kökenliler gibi birçok sosyal çevrelerle olan ilişkilerini güçlendirerek partiyi yeniledi. Taraftarlarına göre bu kampanya birkaç hafta daha sürebilseydi İşçi Partisinin çıkartacağı milletvekili sayısı olarak Kadimaya çok yaklaşacaktı.
Tabii bu bir abartı ama görünüyor ki eğer Peretz kabinede önemli bir görev alırsa, bir süre sonra onu başbakan olarak görmek halkı korkutmayacak. İşçi Partisi başta doğu kökenliler olmak üzere işçi kesimine ve çoğunluğu Aşkenaz olan orta sınıfa hitap edecek bir parti olabilir. Böylece son 30 senedir İsrail politikasına hakim olan Likud ile İşçi Partilerinin ortaklığı gibi, şimdi de Kadima ile İşçi Partisi kuvvetli bir hükümet kurabilirler.
Seçimden çıkarılacak dersler
İsrailin yüksek tirajlı Yediot Ahronot gazetesi, bu seçimden alınacak dersleri ve yarattığı tartışmaları şöyle özetliyor:
-Yerleşim bölgelerini ve yerleşimleri boşaltmaya devam etmeliyiz.
-Ülkedeki sosyal sınıf farklarını indirmeliyiz.
-Ülke sivil bir yeni lider için hazır.
-Rüşvet sona ermeli ve tüm politikacılar halka hesap verebilmeli.
Bunlar gazetenin sağlıklı ve olgun mesajlarıdır.
Haftaya sonuçları ve ne tür olanaklar sunulduğunu analiz edeceğiz......