Tal al Abiad, Urfa Akçakale'nin tam karşısında, sınırın Suriye tarafında sakin küçük bir kasaba.
Nüfusu 12.000 kadar, yerel halk çoğunlukla tarım ve sınır ticareti ile geçimini sağlıyor.
5 Eylül günü kasabanın merkezine yakın Tarım Araştırma Merkezi'nde yoğun bir faaliyet var. Akdeniz kıyısındaki Tatrus Limanına üç gün önce Kuzey Kore bandıralı bir gemi tarafından teslim edilen üzerinde "çimento" yazılı kargo Araştırma Merkezi'ne ulaşıyor.
Aynı gece, İsrail ordusunun elit birliği Sayeret Matkal komandoları gizlice bölgeye gelerek delil topluyor ve lazerle potansiyel hedefleri işaretliyor.
6 Eylül gecesi İsrail jetleri sürpriz bir operasyonla Abiad Tepesi'ndeki "Tarım Araştırma Merkezi'ni" bombalıyor.
İsrail Hava Kuvvetleri, Suriye'ye Kuzey Kore'den gelen nükleer teknolojiyle ilgili silah sevkıyatını hedef alıyor.
Suriye'nin Washington büyükelçisi Imad Mustafa, haberlerin kesinlikle saçma ve yanlış olduğunu söylüyor, ancak iki ülkenin askeri işbirliği sır değil.
Suriye, Scud füzelerini bu ülkeden temin ediyor.
Mayıs 2004'te Kuzey Kore'de askeri yük taşıyan bir tren kaza yapmıştı. Ölenler arasında 10 Suriyeli teknisyen de bulunuyordu.
Mayıs 2005'te Suriye kimyasal başlık taşıyabilen 700km menzilli iki başarılı füze denemesi gerçekleştirdi. Tel Aviv, Riyad, Kahire ve Ankara şehirleri artık Şam'ın füze menzili içinde.
Temmuz 2007'de Halep'te bir askeri üste yaşanan kazada Scud füzelerine kimyasal başlık takmaya çalışan onlarca İranlı ve Suriyeli teknisyen patlamada yaşamlarını yitirdi.
8 Eylül 2007'de, sınırın Türk tarafında İsrail jetlerine ait olduğu düşünülen iki boş yakıt tankı bulundu.
TSK herhangi bir sınır ihlali bildirmedi. Hükümet ise Türkiye'nin protestosunu Ankara'ya gelen Suriye Dışişleri Bakanı'nın ağzından duyurdu.
İsrail yönetimi alışılmadık bir sessizlik içinde. AB, ABD, Rusya ve Çin konuyla ilgili doğrudan yorum yapmaktan kaçınıyor. Haliyle, dünya basının da konuya ilgisi sınırlı.
En ilginci Suudi Arabistan, Ürdün, Irak, Mısır ve körfez ülkelerinden çıt yok...
Operasyonu resmen kınayan tek bir ülke var, Kuzey Kore.
İsrail Askeri İstihbarat Şefi Amos Yadin, ülkesinin İkinci Lübnan Savaşı sonrası nükleer silahlara karşı yıldırma kapasitesini yeniden kazandığını söylüyor.
Buraya kadar tüm yazılanlar operasyon öncesi ve sonrasında çeşitli kaynaklardan dünya basınına yansıyan haberlerin bir derlemesi.
Tüm bu yaşananların İsrail'in 1981 yılında Saddam'ın Fransız yardımıyla inşa ettiği nükleer tesisi Osirak'a gerçekleştirdiği operasyonun bir ikincisi olup olmadığını ancak zaman gösterecek.
Yıllarca Öcalan'ı besleyen Şam yönetimi bugün Hamas lideri Halid Meşal'e kol kanat geriyor.
Bu arada, dinci basınımızda açıkça "Hamas TSK'dır" söylemlerinde bulunanlar çekinmeden Türk ordusunu yıpratmaya çalışıyor.
Siyasetçiler ve panarabist kalemşörler ne derlerse desinler devletlerin yaşamsal çıkarları reelpolitik'e göre belirlenir.
Buna en iyi örnek AB içerisinde Türkiye karşıtlığının bayraktarı Sarkozy'nin cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasından sonra ülkemizle ilgili söylemlerinin usta bir dansözün gerdan kırmalarını aratmayacak şekilde değişmesi...
İş yaşamsal çıkarlara gelince söylemler yumuşar, sivri uçlar törpülenir. Bunun kanıtı Arap ülkelerinin İsrail'in operasyonuna açıkça sessiz kalmasıdır.
İran- Suriye- Hamas- Hizbullah koalisyonu ılımlı Arap ülkelerinin canını sıkmaktadır.
Bölgede Suudi Arabistan, Mısır, Türkiye ve İsrail hava kuvvetleri güçlü ve gelişmiş ülkelerdir. Askeri uçak teknolojisinden yoksun İran ve Suriye ile, it dalaşlarında onlarca uçağını kaybeden, Yunanistan ise füzelere yatırım yapmaktadır.
Son tahlilde, İran hariç, bölgedeki hiçbir ülke yanı başında diktatörlükle yönetilen bir ülkenin kimyasal ve nükleer silahlarla oynamasını istemez.
Bu nedenle iki boş yakıt tankının açık araziye düşmesi kimyasal başlıklı füzenin yanlışlıkla da olsa bir yerleşim yerini patlatmasına tercih ediliyor.