İnternet denilen çağdaş tutku hastalığı sayesinde Çin`deyken bile memleketten manzaraları izlediğinizde `dünya nelerle, biz nelerle uğraşıyoruz` demek pek yanlış kaçmıyor. Çin ise ABD`ye kafa tutarak, geleceğin tek süpergücü olacağının sinyallerini veriyor. Ama bir de, kapıda H5N1 var!...
İlginç bir haftaydı.
Bendeniz uzaklarda, Çindeyken bile internet denilen tutku bağımlısı post modern hastalık sayesinde memlekette neler olup bittiğini biraz da hayretle izliyorum
İsrailli işadamı Sami Ofer sayesinde liberallerimizde bile ortaya çıkan "İsrailleşme" paranoyasını gülerek takip ediyorum dünyanın öteki ucundan.
Bizim medya ve kamuoyu Ofer ile ilgilenirken aslında gerçekten de kayda değer gelişmeleri ıskalamaya devam eder.
Örneğin Ariel Şaronun BMde yaptığı, "Filistinlilerin de devlet kurmaya hakları var" dediği ünlü konuşmasını Çin gazeteleri bile başsayfalarda verirken, bizimkiler "Türkiyeyi kuşatan siyonist ekonomik saldırıdan" haberler ve dahiane yorumlar veriyordu. Yine örneğin, Suriye Devlet Başkanı Başar Esadın BMdeki toplantıya son anda niye gelmediğini biliyor musunuz? İddialara göre kendisine Tayyip Erdoğan ve Vladimir Putin bile randevu vermemiş, bir tek İran, görüşebilirim demiş
Kimi bizimkiler, karşıt fikirlerin söylenmesine müsade ettirmemek adına savunma refleksleri gösterirken; örneğin Afganistanın, nasıl da kararlı başkanları Hamid Karzai sayesinde aydınlığa doğru yürümeyi başladığından haberleri bile yoktu muhtemelen. Kuzey Korenin "nükleer silahlara sınırlama" anlaşmasına gönülsüz de olsa imza atmasının ne manaya geldiğini yine muhtemelen anlamamışlardır.
Bizim için dünyanın merkezi Türkiyedir. Geri kalan dünya kimin umurunda?
Üstelik başka kimilerimiz ilköğretim kitaplarından Darwinin evrim teorisini makaslayarak ABD Başkanı Bush ile nasıl da aynı çizgiye oturuyorlardı ama?
Ben en iyisi Çine döneyim
.
Rahmetli anneannemin bazı tarih saptamalarını ve referenslarını aklımdan hiç çıkarmam. 12 yaşındayken bana dünyanın sonunu sarı ırkın getireceğini söylediğinde herhalde Çinlileri kastediyordu. Bu gerçeğin de Tevratta yazılı olduğunu iddia etmişti. Yoksa haklı mıydı?
.
Büyük İskender dünyanın tamamını fethederek dünyanın sonunu getirmekten öte, mutlak barışa kavuşulacağını sanmıştı. Çin ise, Maodan sonra mütühiş bir politika güderek, sistemini kapitalist sistemle sentezleyerek hızla ikinci bir süper güç olma yolunda ilerliyor.
Çin şehirlerinin merkezleri adeta bir şantiyeyi andırıyor. Her yer gökdelen inşaatları ile dolu. Çinli yöneticiler, Avrupada sürekli yatırım programlarını tanıtıyorlar. Bir yandan nüfuslarını, birden çocuk sahip olanları cezalandırma yoluyla kontrol etmeye çalışırken, diğer yandan 1.5 milyara doğru giden nüfusun refah düzeyini artırmakla meşguller.
Yapılan projeksiyonlara göre 20 yıl sonra Çin gerçek anlamda ABDnin yegâne karşıt süper gücü olacak.
Belki de tek. Anneannem dememiş miydi??
Tabii ki müthiş bir avantajları var. Neredeyse kadın nüfusunun tamamı çalışıyor. Bir ülkenin yarısı "evde oturursa" o ülke nasıl gelişebilir?
İşte Çin mucizesinin arkasında yatan önemli unsurlarından biri kadınlar. Üstelik güleryüzlü ve yumuşak insanlar!
Şehir gençlerinin yaşam türleri ise tam bir Batı-Doğu sentezi.
Şahsen 20 yıl sonrasını heyecanla ama anneannemi hatırlayarak biraz da korkuyla bekliyorum!
Lakin, yine bizimkilerin neredeyse, çoğunun ıskaladığı bir kötü gerçek de var Çinde. Time dergisi bu hafta kapak konusu yapınca dünya "uyandı".
1918de tüm dünyada, 100 Milyona yakın insanı öldüren kuş gribi yine kapıda! Çinin kuzey batısındaki Qinghai Gölünde ortaya çıkan ve hastalığı yayan H5N1 virüsünün, Batıya doğru göç eden milyonlarca kuş tarafından taşınabilme olasılığı var.
Virüse karşı geliştirilmiş aşılar var ama hızla yayılma durumunda kaynaklar çok yetersiz kalacak.
Ama asıl tehlike, virüsün mütasyona uğrayarak - bizim Darwin karşıtları duymasınlar, mütasyon da ne ola ki? - insandan insana geçme yeteneğine sahip olma olasılığı. O zaman, bilim adamları, dünya, kapılarını kapar, tarihe karışır diyorlar.
Yani, Tevratta yazan bu muydu yoksa??
Yani, yaratılış teorisine göre yaman bir çelişki olarak, Darwinin "türlerin sonu" teorisinin bir başka örneği mi?
Biz en iyisi gerçek hain H5N1i düşünmeyip, "içimizdeki hainlerle" uğraşmaya devam edelim.
Böylesi daha kolay