Donanımınız eksikse, özgüven eksikliğinden muzdaripseniz, sevgili bulmanız kolay değil. Sadece paranoya peşinize düşer. "Bu kış komünizm gelecek" ile "anneciğim Türkler geliyor" gibi söylemler bu sağlıksız sevgiliyle birlikteliğin sonucudur. Bakınız: Dünya ve Türkiye tarihi.
Paranoia mon amour*Korku duvarlarıyla örülmüş kaleler ve içindekiler
Bir zamanlar, milleti de "bu kış komünizm gelecek, ona göre ha!" diye korkutanlar, özgür düşünceden şeytan görmüş gibi korkanlar ve korkutanlar hala ortalıklarda.
Özgüven eksikliği, donanım yetersizliği ile birleşince korku ağları örüyor. Ve bunun adı, ister tıpta, ister sosyolojide ister siyasette, paranoyadır.
Öyle bir tutkuyla bağlanılır ki bu sevgiliye, onsuz oksijen bile hak getire! Ve sonra da gelsin, gitsin komplo teorileri. Dünyayı, yaşamı ve de insanı anlayamayan, çözmek için de uğraşmayan kifayetsiz muhterislerin yegâne sevgilisi olur paranoya. Ve sonra da kalelerinin içinden saldırıya geçerler.
ABDnin Mc Carthy döneminde, tek amacı dünyayı ve evreni bilimsel yöntemle çözmek olan Einsteinı bile ülkenin altını oyma şüphesiyle sorgulamışlardı paronoyak bürokratlar.
Hitler, Stalin, Pol Pot ve İdi Amin gibilerinin paranoyalarını vahşete dönüştürenleri unutmak ne mümkün?
Sonuçta, ne herhangi bir kış Türkiyede komünizm misafir bile oldu, ne de ABDli aydınlar ülkelerinin altını oydular. Ama arada olan da oldu işte. Tarih, biz seyircilere, adaletsiz dünyanın hüzün ve hazin hikâyelerini okutmuyor mu halâ?
***
Türkiye AB yoluna bu kez kesin olarak adım atınca, korku duvcarlarının içindekiler bu süreci destekleyenleri, istiklâlimize halel getirmekle suçluyorlar.
Lakin, Suriyeli bir genç kız ile Iraklı veya İranlı işsiz genç erkek ne düşünmüşlerdir, 3 Ekim İkibin beşte?
Onların, "siyasetimizin, geleneklerimizin, menfaatlerimizin bizi Avrupa Türkiyesine, daha doğrusu garba batıya teveccüh etmiş bir Türkiyeye meylettirdiğini" söyleyen ve ölümüne kadar, bu söylemi ödünsüzce uygulayan bir liderleri olmamıştı ne yazık ki!
Ne büyük şanstır, Atatürk gibi eşsiz bir lidere sahip olmamız, Tanrım!
Korkuya, paranoyaya kapılmak bir yana, yitip gitmiş bir imparatorluğun küllerinden, akıl ile, cesaret ile, bilim ile meydana getirdiği Türkiye neler borçlu büyük öndere!
Batının emperyalist taarruzunu sabırla geri püskürttükten sonra yine Batıyı çağdaş yapan ilkeleri, hiçbir şüphe, kuruntu ve paranoyaya kapılmadan, bu ülke için olmazsa olmaz hayati kıstaslar yapan, o büyük insandır, nitekim.
İstiklal Savaşından sonra Batıya yönelmenin en büyük göstergeleri olan devrimlerdir, bugün bizi 3 Ekime taşıyan! Bu tarih, kim ne derse desin, Atatürkün çağdaş uygarlık vasiyetinin siyasi hedefine yaklaşılmasının en büyük kilometre taşıdır.
Düşünün, öyle bir kudretli ve ileri görüşlü bir liderdir ki, 1924te ülkenin en muhafazakâr kentlerinden biri olan Kastamonuya gider ve İnebolu Belediye binasının önünde elinde panama hasır şapkası ile inerken, "vatandaşlarım" der, "bunun adı şapkadır".
Ama, bugün yaman bir çelişki olarak, zamanında Atatürkün adını anmakta zorlandıkları iddia edilenler, Onun vasiyetini yerine getirirken, Atatürkçü diye kendilerini adlandıran bazıları bu vasiyetin yerine getirilmesini, Atatürke ihanet olarak görüyorlar. Değişim korkusu ağlarını örüyor, zira.
Kendine güvenen hangi toplum, hangi devlet bugün başarısız konumdadır? Veya, paranoya ile yaşayıp etrafına korku kaleleri ören hangi toplumlar, devletler ilerleyebilmişlerdir?
En güzelini Süleyman Demirel söylüyor: "Bizim siyaset geleneğinde, muhalefetin her şeye karşı gelme alışkanlığı vardır
ABye girmeyi ilk önce biz istiyorsak karşılıklı anlaşmak zorundayız. AB süreci halkın, bireyin zenginleşme serüvenidir. Var mı bundan önemli bir şey?
"
***
Fransanın Polonyalı musluk tamircileri paranoyası Fransızların, AB Anayasasını reddederek bir anlamda geriye gitmelerine neden oldu. Fransız sağının, "Anneciğim Türkler geliyor" paranoyası ile dünyanın yegâne demokratik ve laik müslüman ülkesinin çağdaşlaşma serüvenine set çekmesi ise yine onların Anglosakson zihniyetinin çok gerisinde kaldıklarının yeni bir tezahürüdür.
Düşünme vakti artık onlarda galiba,
Paranoia mon amour meselesini!
.
* paranoya sevgilim