Geçtiğimiz hafta
İvo Molinasdan yerime yazmasını rica ettim. İvo, son derece dengeli bir dilde, tüm Şalom yazarları olarak altına imzamızı atabileceğimiz, uygulamada yaşanan bazı aksaklıklara ilişkin eleştirilerini dile getirdi.
Yine İvonun sık sık kullandığı bir deyimle "çıtayı yükseltme" adına kişi ve kurumların
"Bir eleştiri yazısı" başlıklı yazıda sözü edilen aksaklık/abartıları gidermek için çözüm yolları üreteceklerine inanıyorum.
- Tanahta yer alan
"Megilat Ester"in simgesel anlamının daha derinden kavranmasını ve Purim Bayramının tüm toplumumuzu kucaklayacak şekilde kutlanmasını kim istemez ki ?..
- Düğün sonrası tebriklerde yaşanan kargaşanın bu mutlu günün sevincini yaşayanlar için eziyete dönüşmemesini istemez miyiz ?
- Cemaat kurumlarında yıllar boyu özveriyle gönüllü çalışmalarda bulunanlara manevi bir teşekkür herkesin borcudur. Ancak plaket törenlerinin tevazuu ölçülerini aşmadan gerçekleştirilmesi sanırım pek çok kişiyi daha mutlu edecek ve gereksiz israfların da önüne geçecektir.
* * *
Köşemi kişileştirmek istemiyorum. Ancak geçen hafta yazı yazmamamın nedeni Purim günü çok sevgili ağabeyim
Rıfat Barokası kaybetmemdi. Purim neşeli bir bayramdır, ağabeyim de yaşamı boyunca etrafına neşe saçtı... Son dört yılını eşi ile baş başa yalnızlık içinde geçirmesi kendisini bekleyen sonu kara mizaha dönüştürmesini engellemedi, hayata bağlılığını ise hiç ortadan kaldırmadı. Toprağı bol olsun...
Bu arada İsrailden dostum
Rav Yaakov Kohenden aldığım mektubun bir bölümünde şöyle yazar:
"2400 yıl önce Mordehay, Estere Yahudi olarak yaşamımızı sürdürebilmemizin sırrını şu üç ilke ile ifade etti (Ester 9/22):
"Yüksek ahlak sahibi olmak (Yom mişte ve simha),
birbirimize karşı sevgi ve saygı duymak (Mişloah manot iş lereev),
muhtaçlara yardım etmek (matanot laevyonim)."
Aynı ilkeler sadece Purimde değil yaşamımız boyunca cemaat olarak birbirimize sıkıca kenetlenmemize neden olsun...
* * *
Tüm dünyanın dikkatini üzerine çeken, Ortadoğunun geleceği açısından büyük önem taşıyabilecek İsrail Parlamentosu seçimleri gazetenin baskıya hazırlandığı salı günü gerçekleşti.
Bir önceki seçimler de, ne rastlantı ise, yine salı gününe isabet etmiş ve kesin sonuçlar henüz belli olmadığından, Dış Haberler yönetmenlerinden
Viktor Kuzu ile kamuoyu yoklamalarını da göz önünde bulundurarak, bir tahminde bulunmuş ve neticeleri çarşamba günü okurun eline geçen gazeteye öylece yansıtmıştık. Risk aldık ve yüzümüz kara çıkmadı.
Bu kez de seçim sonuçları hemen hemen belli. Önemli olan partilerin 120 kişilik "Knesset"te kaç üye ile temsil edilecekleri değil, seçim sonrası kurulacak koalisyonun Hamasın oluşturduğu Filistin yönetimine karşı tutumu olacaktır.
Kadima-İşçi Partisi eksenli merkez-sol bir ortaklık daha ılımlı ve çözümden yana bir siyaset izleyebilecek iken uzak bir varsayım olarak görülse de -seçim öncesi söylemler ile sonrası uygulamalar pek örtüşmeyebilir- Kadima ve Likudun içinde yer alacağı merkez-sağ bir koalisyonunun daha ödün vermez bir çizgi sergileyeceği öngörülebilir.
İsrail siyasetinde merkez partiler kısa bir süre varlık gösterebilmiş, uzun vadede ise politik arenadan silinmişlerdir. Parti listesinde
Ehud Olmertten sonra
Şimon Peresin ikinci isim olarak yer aldığı Kadimanın oy potansiyelini sağdaki Likud ve soldaki İşçi Partisi seçmenleri oluşturmaktadır.
Kamuoyu araştırmalarında 42 milletvekilliğinden başlayarak sürekli kan kaybeden Kadimanın 37 yerine 35 sandalye kazanması durumunda, 20şer sandalye kazanabilecek İşçi ve Likud Partilerinin zıt görüşlere sahip oldukları dış siyaset stratejilerini bir yana bırakarak ekonomik bir program çerçevesinde bir araya gelmeleri ve muhalefetteki Kadimayı çökertmek istemeleri seçim sonrasında gündeme gelebilir.