ABD Başkanı Bush’un İsrail ziyaretinin ilk ve en önemli sonucu bu pazartesi alındı. İsrail Dışişleri Bakanı Tsipi Livni ile Mahmud Abbas’ın sağ kolu FÖY Başbakanı Ahmed Kurey her iki halkı ilgilendiren sınırlar, Kudüs, göçmenler gibi konularda doğrudan görüşmeye başladılar. Söz konusu görüşmeden çıkan sonuçlar iki haftada bir Olmert ile Mahmud Abbas tarafından gözden geçirilecek. İkili, Livni ile Kurey’in görüşmelerin kilitlendiği noktaları çözüme ulaştırma yolları arayacaklar.
Olmert ve Abbas problemlere çözüm bulabilecekler mi?
Knesset’te Dışişleri ve Savunma komitesinde konuşan Olmert:“Size doğruyu söyleyeceğim. Çözüm bulup bulamayacağımızı gerçekten bilmiyorum” açıklamasını yaptı.
Olmert ve Abbas seviyesinde bile bazı sorunların çözümsüz kalacağı tahmin ediliyor. Öyleyse ne olacak? ABD’nin öyle ya da böyle anlaşma sağlama yolları bulacağı şüphesiz.
Gezisine Körfez Ülkeleri ve Suudi Arabistan’ı ziyaret ile devam eden Bush, İsrail’den ayrılmadan önce Olmert’i desteklediğini ve mayıs ayında yeniden İsrail’i ziyaret edeceğini; İsrail Devleti’nin 60.kuruluş yılı nedeniyle yapılacak kutlamalara katılacağını ifade etti. Ancak ABD Başkanının mayıs ayında yapacağı ziyaretin asıl amacı İsrail ve Filistinli üst düzey arabulucular arasında ilerki dört ay zarfında çözüme ulaşamamış sorunları halletmek olacak. Bush, İsrail’e giderken herhangi bir çözümü dayatmak niyetinde olmadığını ancak biraz baskı gerekiyorsa da uygulamaktan çekinmeyeceğini söylemişti.Bütün bu görüşmeler neye yarayacak?
ABD ve İsrail Yol Haritası Planı’na göre hareket edilmesini sağlayacak. Ancak terörün sona ermesi, silahsızlanma, İsrail’in yasal olmayan yerleşim bölgelerini boşaltması şartı söz konusu. Gerçi Hamas’ın, uzunca bir süre Gazze’yi kontrol altında tutacağı aşikar. Eğer Hamas’a karşı büyük bir operasyon gerçekleşmezse, Sderot üzerine füzeler yağmaya devam edecek. Öte yandan İsrail de Batı Şeria’daki tüm yasal dışı Yahudi yerleşim bölgelerini boşaltamayacak. Böylece Yol Haritası Planı’nda ileri sürülen şartlar gerçekleşemeyecek. Bu nedenle barış antlaşması, imzalanmaktan çok uzak görülüyor.
Ancak ABD Başkanı Bush, Beyaz Saray’daki görevini tamamlamadan önce, barış antlaşmasını imzalatmaya kararlı görünüyor.
Gazze’de Hamas’ın kontrolü sona erene dek, ertelenebilecek şartlarla bir barış antlaşması imzalanabilir. Her ne kadar şartlı bir antlaşma sağlansa da, savaşmaktan yorgun düşen çoğu İsrailli ve Filistinliden destek göreceği düşünülüyor.
Böyle bir çoğunluk gerçekten var mı? Çok da emin değilim. Bush’un gelişi ve ileri sürdüğü barış planı nedeniyle yapılan çeşitli protestolar, Netanyahu’nun gelecekte başbakan olacağı, sağ kanadın kuvvetleneceği şeklinde çıkan kamuoyu araştırmaları bu düşüncemi destekliyor. Winograd Raporu ve sonuçları da Olmert’i politik olarak zayıflatacak.
Ayrıca Stratejik Planlama Bakanı Liberman’ın Filistinlilerle sınırlar ve Kudüs üzerinde anlaşma yapmak konusunda itirazı olduğundan bu günlerde istifa etmesi bekleniyor. Winograd Raporu, tüm iç politika dengelerini değiştirebilir.
Filistinlilere gelince, Bush’un barış planına yaklaşımlarından, konuya sıcak bakmadıkları hatta koşullara uymaktan çok uzak oldukları görülüyor.
Bush’un önerileri
Bush’un ileri sürdüğü fikirler şöyle özetlenebilir:
1- İki devletli çözüm- Filistinlilerin ulusal vatanı Filistin, İsraillilerinki de İsrail Devleti olacak. İlk bakışta şartlar, her iki ülke için eşit görünüyor. Ancak daha çok İsrail lehine, çünkü 1948 yılında toplu göç yaşayan Filistinlilerin, çocuk ve torunlarının istedikleri gibi İsrail’e dönüşlerine izin verilmiyor. Onlar ancak Filistin topraklarına dönerek orada ikamet edebilecekler.
2- Sınırlar - 1949 ateşkes sınırları şimdiki duruma uygun bir şekilde değiştirilmelidir. Bu da büyük İsrail yerleşim bölgelerinin varlığının korunması anlamına geliyor. Öte yandan Filistin Devleti sınırları içinde kalacak İsrail yerleşim bölgeleri boşaltılırken yeni belirlenecek sınırların, İsrail’in güvenliğini sağlaması gerekecek. İlk bakışta Bush’un sınırlar konusunda İsrail’in tarafını tuttuğu gözlemleniyor. Zira Filistinliler kesinlikle 1949 ateşkes sınırlarını geri istiyorlar. ABD Başkanı değişiklikler yapılmasının, bazı Yahudi yerleşim bölgelerinin kalmasının ancak Filistin Devleti’nin bütünlüğünü bozacak bazı yerleşim bölgelerinin de boşaltılmasının gerektiğini savunuyor. Bu şart İsrail’in sağ kanadınca, ve Yahudi yerleşimlerinin boşaltılmasının dine aykırı olduğunu ileri süren din adamlarınca şiddetli tepkiye neden oluyor.
3- Göçmenler- Çözüm ancak bir Filistin devletinin kurulması ve uluslararası toplanacak tazminat ile gerçekleşecek. İsrail böylesi bir çözümü desteklerken, Filistinliler her ne kadar sayıca az olsalar da evlerine geri dönmeyi talep ediyor ve çözüme itiraz ediyorlar. En ılımlı Filistinli bile en azından göçmenlerin bir bölümünün evlerine geri dönmesini desteklerken, İsrail buna tamamen karşı duruyor.
4- Kudüs- Bush’un Kudüs için çok net bir düşüncesi yok. Sadece, oldukça karmaşık bir sorunla karşı karşıya olduğunun bilincinde. Clinton, Arap nüfuslu yerleşim bölgelerinin Filistin’e, Yahudi nüfuslu yerleşimlerin de İsrail’e katılması, Eski Şehrin ise birlikte yönetilmesi fikrini ileri sürdü. En zor sorun Kudüs görünüyor ama o da çözülebilir.
5- Güvenlik- Terör devam ettikçe bir Filistin Devleti kurulamaz. Bu koşul, ABD’nin İsrail’in güvenliğini çok önemsediğinin göstergesi.
6- Uygulama- Bunların gerçekleşmesi ancak her iki tarafın Yol Haritası Planı’nın şartlarını yerine getirmesiyle mümkün olacak. Bu da İsrail’in yasadışı yerleşim bölgelerini boşaltması ve terörün tamamen sona ermesi, Hamas gibi terör örgütlerinin çökertilmesi ile sağlanacak. Tabii bunun için bir seneden daha fazla bir süre gerekecek. Aynı zamanda İsrail, koalisyonun çökmesi harici çok büyük risklere girmemiş ve şimdikinden çok farklı bir uygulamaya imza atmış olacak.
Farklı eğilimler
“Şimdi Barış” adlı örgüt İsrail’in yasadışı yerleşim bölgelerini boşaltması, yenilerinin inşasının durdurulmasının zamanının geldiğini, Livni ile Kurey’in görüştükleri konuların uygulanması gerektiğine dair bir ilan verdi. Örgütün ilanının yer aldığı aynı gazetede, yüzlerce din adamının imzasının bulunduğu bir açıklama ise Başkan Bush ile Başbakan Olmert’e seslenerek terörist bir devlet yaratılmaması, İsrail Dini Kanunu olan Halaha’ya atıfta bulunarak, Kutsal Toprakların her hangi bir bölümünün verilmemesine dikkat çekti. Tam sayfa boyutunda olan bu ilan çok geç olmadan durmak gerektiğini irdeliyor. Oysa görülüyor ki tam aksine Olmert, Bush ve Livni kararlarını gerçekleştirmekte aceleci davranıyorlar.
Kamuoyu araştırmaları şu anda bir seçim gerçekleşecek olsaydı sağcı partilerin Knesset’te çoğunluğu kazanacaklarını gösteriyor. Buna rağmen Olmert, barış planını yürürlüğe koyma yolunda ilerlemekte kararlı.
Şu anda seçimlerden oldukça uzaktayız. Ancak önümüzdeki 15 gün içinde yayınlanacak nihai Winograd Raporu seçimlerin yakınlaşmasını sağlayacak gelişmeler yaratabilir. Lieberman’ın partisinin koalisyondan istifası da bu süreci başlatabilir. İşçi Partisi Lideri Barak’ın tutumu şartları değiştirebilir.